15. Ceza Dairesi 2014/13589 E. , 2017/673 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 158/1-a,43/1, 52/2-4, 53/1 maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, o yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
07.06.1935 gün ve 32-14 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile 10.06.1942 gün ve 26-16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı üzerine tayini merci makamlarınca görevli olduğu belirlenen mahkemenin, merci kararına karşı direnme hakkı bulunmamaktadır. Nitekim; 10.06.1942 gün ve 26-16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça ifade edildiği üzere; merci tarafından görevli olduğu belirlenen mahkemece verilen hüküm, temyiz incelemesi sırasında “velev ki görevsiz mahkeme tarafından verilmiş bile olsa, görev cihetinden bozulamayacaktır.” Buna göre, Yargıtay 5.Ceza Dairesinin 19/09/2011 tarih ve 2011/4758 esas 2011/ 20941 sayılı kararınca görevli sayılan mahkemenin verdiği hükmün, görev yönünden bozulmasını içerir o yer Cumhuriyet Savcısının temyizinin reddi ile yapılan incelemede:
Sanığın dosya kapsamında bulunmayan ... ile arkadaş olduğu; ...’in olay tarihi öncesinde kendisini ... adıyla tanıtarak katılanın evine gittiği, katılan ... ile arkadaşlık kurduğu, ...’in katılan ...’a “seninle evleneceğim, niyetim ciddi, ancak önce bir hocaya gidelim, senin bahtının kapalı olup olmadığını soralım” dediği ve hoca diye tanıttığı sanık ...’ın katılan ...’a telefonda “... seni çok seviyor, çok iyi anlaşacaksınız, ama ilerde engel çıkacak, ...’in ailesi seni gördükçe kara yılan gibi görüneceksin, sizin evinize muska yapmışlar, hepiniz etkilenmişsiniz, ben bunu çözebilirim, yanıma gel.” dediği, katılan ... ve annesi ...’ı alarak sanık ...’in işyerine getirdiği, sanık ...’in katılan ...’dan, iç çamaşırlarını çıkarmasını istediği, katılanın külotunu çıkarmayı kabul etmediği, sanığın katılana “babasının İskenderun’da bir kilisenin papazı olduğunu, babasının yanına giderek kilisede domuz keseceğini, domuzun kanıyla ve iç çamaşırı ile muskayı bozacağını” söylediği ve bunun için de 1000 Dolar ile 500 TL istediği, katılan ...’nin 1000 Amerikan Doları orada sanık ...’e verdiği, kalan 500-TL’yi de iki-üç gün sonra sanığın arkadaşı ...’e verdikleri, sanığın arkadaşı ...’in daha sonra katılan ...’ı tekrar telefonla arayarak sanık ...’in yanında olduğu halde, evlerinin bahçesinde bir küp altın olduğunu, hocanın isterlerse bu altını gelip çıkartabileceğini, bunun için 2.000-TL para istediğini söylediği, katılan ...’ın paralarının olmadığını söyleyerek bunu kabul etmediği daha sonra katılanın telefonlarına da cevap verilmeyerek ortadan kayboldukları, katılanlar ... ve ... tarafından kendisini hoca olarak tanıtan sanık ...’ı teşhis ettikleri, sanık ... ve suç ortağı ... hakkında çeşitli soruşturmalarda ...’in yanında “hoca”, “can hoca” gibi lakaplar kullanan sanık ...’ın bulunduğunun belirlendiği, bu şekilde sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği gerekçesine dayanan mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre;o yer Cumhuriyet Savcısının eylemin Ağır ceza mahkemesi görev alanında kaldığına, sanık müdafinin delillerin yetersiz olduğuna, zincirleme hükümlerinin uygulanamayacağına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.