11. Hukuk Dairesi 2017/4657 E. , 2019/2104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/01/2017 tarih ve 2014/842 Esas - 2017/14 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince verilen 06/07/2017 tarih ve 2017/347-2017/391 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... şirketinin 2005 yılından Aralık 2010"a kadar acentesi olduğunu, davalı tarafça acentelik sözleşmesinin haksız nedenle ve feshi ihbar süresine riayet edilmeksizin feshedildiğini, bu fesih nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı şirket nezdinde önemli bir portföyünden mahrum kaldığını ileri sürerek denkleştirme tazminatı olarak 20.000 TL, feshi ihbar süresine uyulmadığından 5.000 TL, maddi, 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkilinden izinsiz olarak başkaca şirketlere acentelik hizmeti vermesi sebebiyle davacıdan elde edilen prim gelirlerinin sürekli düşüşte olduğunu, hasar/prim oranının sürekli yüksek olduğunu, bu nedenle davacı işlemlerinden zarar edildiğini, ayrıca davacı tarafından müvekkiline kazandırılmış bir müşteri portföyünün de bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacının başka sigorta şirketleri ile çalışmasına izin verilmiş olmasının mevcut portföyü davalı zararına açıkça küçültmesine izin verildiği anlamına gelmediği, oluşan hasar/prim oranlarına göre davalı ... şirketinin acenteye ait portföyden kâr sağlamadığı gibi her yıl artan oranlarda zarar ettiği, davacının bilerek portföyü başka sigorta şirketlerine taşıması, portföyü geliştirmenin aksine tamamen davalı zararına yol açacak şekilde azaltması eyleminin sözleşmenin açıkça ihlali olup haklı fesih nedeni olarak değerlendirilmesi gerektiği, bunun yanında fesih sonrası portföyden önemli bir menfaat elde edilmesinin söz konusu olmadığı, bu nedenlerle davalının denkleştirme ve zarar taleplerinin hukuki dayanağının olmadığı, davalının sözleşmenin feshinde haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesiyle aynı gerekçelerle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 13/03/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.