Esas No: 2015/33375
Karar No: 2016/1439
Karar Tarihi: 01.02.2016
Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/33375 Esas 2016/1439 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2015/33375 E. , 2016/1439 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ..." in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 62 ve 52 (2’şer kez) maddeleri uyarınca 2 kez 1.500 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2015 tarihli ve 2004/161 esas, 2005/195 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/10/2015 gün ve 301315 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi uyarınca, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçu ile ilgili yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerekip gerekmediği karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I-Olay:
Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2015 tarihli kararıyla adli para cezası ile cezalandırılmasına, 10/06/2014 tarihli celsede sanığa eyleminin sübutu halinde 6008 sayılı Yasa ile değişik CMK’nın 231. maddesinin yasal sonuçları açıklanarak uygulanmasını isteyip istemediğinin sorulduğu, sanığın CMK’ nın 231. maddesinin uygulanmasını kabul ettiği, gerekçeli kararda ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun hiç tartışılmadığı, yüze karşı verilen kararın hüküm tarihi itibariyle cezaların kesin olduğu, bu kararın infazı sırasında, CMK" nın 231. maddesinin talep edilmiş olmasına karşın hatalı gerekçeyle uygulanmadığından, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanığın hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul etmesine rağmen, gerekçeli kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının tartışılmamasının hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının bulunmaması,
Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık ... hakkında hakaret suçundan iki kez adli para cezası verildiği, sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı, hakaret suçunun somut zarar suçu olmadığı anlaşılmaktadır. Sanık da 10/06/2014 tarihli duruşmada CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasını kabul etmiştir. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluşması karşısında, mahkemece subjektif koşul da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu kurum tartışılmaksızın sanık hakkında uygulanmaması hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2015 tarihli ve 2004/161 esas, 2005/195 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 01.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.