Esas No: 2020/7439
Karar No: 2022/1822
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7439 Esas 2022/1822 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalılardan biriyle beraber şirket kurmuş ve daha sonra %99 hisse sahibi olmuştur. Ancak dava dışı bir ortakla devir anlaşması yapılırken davalının başka bir şirkette hissedar olması sebebiyle işlem dava dışı başka bir ortak üzerinden gerçekleşmiştir. Davacı, şirketin kötü yönetilmesi sonucunda zarara uğradığını, tazminat hakkının doğduğunu ve maddi-manevi tazminat istemiştir. İlk derece mahkemesi, dava dışı ortağın aktif husumet yokluğu sebebiyle davadan çıkarılmasına karar vermiş, diğer davalı için ise davanın reddine hükmetmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay, verilen kararları onaylamıştır.
Kanun Maddeleri:
HMK'nın 353/b-1 ve 370/1. maddeleri uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddi ve bölge adliye mahkemesi kararının onanması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca HMK'nın 372. maddesi gereği işlem yapılmak üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 30.06.2017 tarih ve 2016/1426 E- 2017/822 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.09.2020 tarih ve 2017/2221 E- 2020/757 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Polytech Poliüretan ve Polimer Kimya San. Ltd. Şti. unvanlı şirketi 15/09/2009 tarihinde dava dışı %15 pay sahibi diğer ortağıyla birlikte kurduğunu, daha sonra %99 pay sahibi olacak şekilde hakim ortak haline geldiğini, 2012 yılı içerisinde davalı ...'yla %75 payın devri konusunda anlaştıklarını, ancak davalının aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirkette hissedar olması nedeniyle şirketinde çalışan diğer davalı üzerine devrinin yapıldığını, bu davalının da davalı ...'ya şirketin işleri için vekaletname verdiğini, devirden 1 yıl sonra şirketin davalı ...'nın Tekirdağ Muratlı İlçesi'ndeki şirketine taşındığını, içinin boşaltıldığını, envanterindeki ürünlerin piyasanın yarı fiyatına satışının yapıldığını, gereksiz yere vergi cezaları ödemesine neden olunduğunu, dava dışı Adalı Kauçuk firmasının başlattığı takip sonrasında şirketin aracının haczedildiğini, müvekkiline tahsis edilen telefonun iptal edildiğini, şirketin know - howunun anılan şirkete aktarıldığını, müvekkiline bilgi verilmediğini, davalı müdür ...'ün ortaklara eşit işlem yapmadığını, müvekkilinin tazminat hakkının doğdunu, kâr kaybı oluştuğunu, şirketin sermayesini kaybettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şirketin kötü yönetilmesinden dolayı şimdilik 50.000,00 TL, sermaye kaybından dolayı 156.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, iddiaların yersiz olduğunu, müvekkilinin davacının dilekçede açıklanan şirketteki hisselerini devir aldığını, müdür yetkisi verildiğini, şirket menfaati nedeniyle ve de İzmir'de kimsenin ilgilenmemesi sonucu merkezinin değiştirildiğini, davacının sermaye koyma borcunu dahi yerine getirmediğini, bir alacağının olmadığını, istemin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin ortak olmadığını, diğer davalı tarafından hisselerin devir alındığını, müvekkiline vekalet verdiğini, bunda bir usulsüzlük olmadığını, vekaletin kötüye kullanılmadığını, doğrudan tazminatın davacıya ödenmesinin mümkün olmadığını, manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia,savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ... yönünden, bu davalının dava dışı Polytech Poliüretan ve Polimer Kimya San. Ltd. Şti.'nin vekili olduğu ve davacı ile vekalet ilişkisi bulunmadığı, bu davalı hakkındaki istemlerin vekalet ilişkisinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayandığı,bu hususun da iş bu davanın konusunu oluşturmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı ... yönünden davacının davalının şirketi kötü yöneterek zarara uğrattığı ayrıca şirket sermayesini kaybettirdiğini ileri sürdüğü, ileri sürülen maddi olguların tamamen dava dışı limited şirketin zararına neden olan eylemler olduğu, açıklanan zararların dava dışı limited şirketin doğrudan, davacı ortağın ise, dolaylı zararı kapsamında kaldığı, davanın istenilen tazminatın şirkete verilmesi şeklinde açılmasının zorunlu olduğu, yine davacının kötü yönetim nedeniyle, manen zarara uğraması isteminin de aynı kapsamda kaldığı, davacının doğrudan nasıl manen zarara uğradığı açıklanmadığı gibi, bildirilen hususların tarafların ortak olduğu şirkete yönelik olduğu, davacı yararına manevi tazminat koşullarının da bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... adına açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, somut uyuşmazlıkta, iddiaya konu zararların tamamının şirketin doğrudan, davacı ortağın ise dolaylı zararı olup, Yargıtay 11.HD'nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere, ancak davaya konu alacağın şirket adına ödenmesinin talep edilmesinin gerektiği, bu durumda, davacının şirket adına ödeme yapılmasını istemesi gerekirken kendisine ödeme yapılmasını istemesinin davacının manevi zararlarının oluşmaması ve manevi zararlar içinde aynı ilkelerin geçerli olması karşısında, ilk derece mahkemesince, şirket müdürü davalı ... hakkında davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, davalı ...’nın davacının ortağı olduğu Polytech Poliüretan ve Polimer Kimya San. Ltd. Şti. Şirketi'nin vekili olduğu, davacı ile arasında vekalet ilişkisi bulunmadığı, davacı tarafça, vekalet ilişkisi bulunmayan bu davalıya karşı, vekalet ilişkisinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla dava açıldığından, ilk derece mahkemesince, davalı ...'ya karşı açılan davanın, aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin de yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.