14. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/1418 Karar No: 2020/571 Karar Tarihi: 20.01.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/1418 Esas 2020/571 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2019/1418 E. , 2020/571 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 06/11/2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08/01/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, paydaşı olduğu 421 parsel sayılı taşınmazda davalının satış yoluyla 22.11.2012 tarihinde edindiği payın tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Davalı, davacının kötüniyetli olduğunu, taşınmazda rıza-i taksim bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 21.05.2015 tarih, 2014/14227 Esas, 2015/5651 Karar sayılı ilamı ile "...davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince; davacı önalım hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafından temyiz dilekçesi ile fiili taksim savunmasında bulunulmuştur. Fiili taksim ve dolayısıyla dürüst davranma savunması davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu durumda mahkemece; davalının fiili taksim savunmasında bulunduğu göz önüne alınarak taraf delilleri toplanıp usulüne uygun keşif yapılmalı, özellikle zeminde davalının veya davalıya pay satan kişilerin kullandığı yer olup olmadığı belirlenmeli ve davacının taşınmazın belli bir yerini kullanıp kullanmadığı araştırılmalı, bilirkişilerden tanıkların ve tarafların gösterdiği yerleri belirtir şekilde denetime elverişli krokiye bağlanmış rapor alınmalı, tüm delillerle birlikte bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.01.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.