Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2129
Karar No: 2021/1012
Karar Tarihi: 16.09.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2129 Esas 2021/1012 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2129 E.  ,  2021/1012 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)

    1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu ve Bingöl İl Özel İdaresi vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu ve Bingöl İl Özel İdaresi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı dava dilekçesinde; davalı ... İl Özel İdaresinde (İdare) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun (657 sayılı Kanun) 4/B maddesi kapsamında 10.02.1999 tarihinde sözleşmeli kurum avukatı olarak çalışmaya başladığını, her yıl yenilenen sözleşmelerle çalışmasının 15.02.2008 tarihine kadar devam ettiğini, bu tarihte sözleşmenin davalı İdare tarafından haklı sebep bildirilmeksizin feshedildiğini, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (506 sayılı Kanun) 2. maddesine göre çalıştığı süreye ait sigorta primlerinin davalı İdare tarafından yatırılması gerekirken topluluk sigortası kapsamında kendisinin ödediğini ileri sürerek davalı İdare bünyesinde 10.02.1999-15.02.2008 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının 01.11.1998-30.09.2008 tarihleri arasında topluluk sigortası primi yatırdığını, 01.10.2008 tarihinden itibaren ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 4. maddesinin (b) bendi kapsamında sigortalı olduğunu ve sigortalılığının devam ettiğini, diğer davalı İdare tarafından uyuşmazlık konusu dönem için işe giriş bildirgesi verilmediğini, davacının bu dönemde işyerinde çalıştığını ispat etmesi; ayrıca Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları ile belirlenen yönteme uygun biçimde tüm araştırmaların yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    6. Davalı ... İl Özel İdaresi vekili cevap dilekçesinde; davacının 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun (5393 sayılı Kanun) 49. maddesi kapsamında imzalanan kısmi süreli sözleşme ile çalıştığını, tip sözleşme niteliğindeki bu sözleşmelerle çalışanların SGK ile ilişkilendirilmesinin gerekmediğini, ayrıca davacının sözü edilen dönemde topluluk sigortasına tabi serbest avukat olarak mesleki faaliyetine devam ettiğini, primlerini de kendisinin ödediğini, öte yandan 10.02.1999-31.12.2007 tarihleri arasında görev yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    7. Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 21.06.2013 tarihli ve 2013/12 E., 2013/381 K. sayılı kararı ile; tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre 10.02.1999-15.02.2008 tarihleri arasında davalı İdarede 5393 sayılı Kanun’un 49. maddesi kapsamında sözleşmeli kurum avukatı olarak çalışan ve primlerini kendisi ödeyen davacının 657 sayılı Kanun’un 4/B maddesinde belirtilen statüde olduğu, 5393 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 5. fıkrasında da sözleşmeli personel hakkında bu Kanun’da hüküm bulunmayan hâllerde vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Kanun’un 4/B maddesine göre istihdam edilenlere ilişkin hükümlerin uygulanacağının belirtildiği, 657 sayılı Kanun’un 4/B maddesi kapsamında çalıştırılacak personelle ilgili usul ve esasları düzenleyen 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 8. maddesine göre avukatların dışarıda kazanç getirici iş yapmalarının mümkün olduğu, 7. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile 10. ve 11. maddelerinde ise sözleşmeli personelin 506 sayılı Kanun’a tabi olacağının hükme bağlandığı, bu nedenle yapılacak sözleşmelerde personelin Sosyal Sigortalar Kurumu dışında bir sosyal güvenlik kuruluşu ile ilişkilendirileceğine ilişkin bir hükme yer verilemeyeceği, dolayısıyla topluluk sigortası kapsamındaki süreler ile mükerrerlik oluşturmaması şartıyla zorunlu sigortalılığa öncelik tanınarak davacının 506 sayılı Kanun’un 2. ve 5510 sayılı Kanun’un 4. maddeleri gereğince zorunlu sigortalı olması gerektiği gerekçesiyle 10.02.1999-15.02.2008 tarihleri arasında kesintisiz zorunlu sigortalı olduğunun tespitine karar verilmiştir
    Özel Daire Bozma Kararı:
    8. Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararı süresinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    9. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 09.06.2015 tarihli ve 2015/2598 E., 2015/13236 K. sayılı kararı ile; “… Davacı, davalı işyerinde 10.02.1999 – 15.02.2008 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında geçen çalışmalarının tespitini istemiştir.
    Mahkemece; davacının davalı ... İl Özel İdaresi"nde 10.02.1999 – 15.02.2008 tarihleri arasında kesintisiz zorunlu sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verişmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı ..."nde avukat olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep eden davacı adına davalı işyerince düzenlenen işe giriş bildirgesi ve davalı Kurum"a bildirilen çalışma bulunmadığı, davacı ile davalı idare arasında 657 sayılı Yasa"nın 4/b maddesi ve 06.06.1978 tarih ve 7/15754 sayılı kararnamenin değişik 14. maddesi gereğince 1999-2008 yılları arası birer yıllık sözleşme imzalandığı, davacı adına sözleşmeler süresince “ sözleşmeli personel ücret bordrosununun ” düzenlendiği, tanık olarak dinlenilen İl Özel İdaresi Yazı İşleri Müdürü tarafından; davacının talep ettiği dönemlerde çalıştığının, İl Özel İdaresinde odası olmadığının, kendi bürosunda çalıştığının, aynı zamanda serbest avukatlık yaptığının, davacının Valinin ve İl Özel İdaresi Sekreterinin talimatları ile hareket ettiğinin, ihtiyaç duyulduğunda çağrıldığının beyan edildiği, davacının 01.11.1998 – 2008/9. ay arası aralıksız olarak topluluk sigortası ödediği, ilgili baro tarafından da davacının 1999 – 2008 yılları arasında baroya kayıtlı olarak serbest avukatlık yaptığının bildirildiği, ayrıca; Bingöl"de bulunan noterlerce davacı adına İl Özel İdaresi dışında vekalete rastlanılmadığının, Vergi Dairesi tarafından; davacının 03.11.1998 tarihinden beri “Hukuki konularda bilirkişi faaliyeti işi” nden dolayı vergi kaydının olduğunun ve Bingöl Barosu Başkanlığı tarafından da davacının 2005-2006 yıllarında belli bir dönem CMK müdafiiliği yaptığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
    506 Sayılı Yasa"nın 2. maddesine göre; bir hizmet aktine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar. Hizmet aktinin unsurları; hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman içerisinde görülmesi, hizmet aktinin konusu olan edimin işverene ait işyerinde yerine getirilmesi, edimin ifasında işverenin denetimi ve gözetimi altında bulunması, edimin ücret karşılığında yapılması ve ücretin zaman esası üzerinden saptanmasıdır. Yani hizmet akdi; ücret, bağımlılık ve zaman unsurlarını taşımalıdır. Sigortalılığın oluşumu yönünden gerekli olan zaman unsuru, iş görecek kişinin belli bir zaman dilimi içerisinde, hizmetini işverenin emrine hasretmesidir. Bu zaman dilimi günün tüm süresini kapsayabileceği gibi günün veya haftanın belli saatlerine de hasredilebilir. Haftanın veya ayın belli gün ve saatlerinde dahi çalışma söz konusu olabilir. Sigortalı sayılabilme yönünden gerek ücretin kendisi, gerekse ödenme biçim ve yöntemi zorunlu bulunmamaktadır. Son olarak hizmet akdinin bağımlılık unsuru ise çalışanın, hizmetini belli bir zaman dilimi içerisinde, işverenin emrinde ve onun vereceği direktif doğrultusunda gerçekleştirmesidir. İşverence gösterilen işlerin, çalışan tarafından, işveren emir ve direktiflerine uygun olarak görülmesi gerekir. Bağımlılık, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında, çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir çalışmadır.
    Somut olayda ise; davacının kendi iradesi ile topluluk sigortası ödediği, CMK müdafiiliği yaptığı ve hukuki konularda bilirkişilik faaliyetinden dolayı vergi kaydı bulunduğu, ayrıca çalışmalarını kendi bürosundan yürüttüğü göz önünde bulundurulduğunda; davalı ile davacı arasında hizmet aktinin zaman ve bağımlılık unsurlarının oluşmadığı göz ardı edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    10. Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 12.01.2016 tarihli ve 2015/502 E., 2016/14 K. sayılı kararı ile; Bingöl Vergi Dairesi ile Bingöl’deki noterlere yazılan müzekkere cevapları dosya içine alındıktan sonra davacının sözleşmeli kurum avukatı olarak 10.02.1999-15.02.2008 tarihleri arasında çalıştığı, primlerini kendisinin ödediği, müzekkere cevaplarına göre adına düzenlenmiş vekâletname bulunmadığı, CMK müdafiliği yaptığı, davacının çalışmalarını vali ile il özel idaresi sekreterinin talimatları doğrultusunda yapmadığının düşünülemeyeceği, işin ve işyerinin niteliği dikkate alındığında bağımlılık unsurunun oluştuğunun kabulü gerektiği, avukatlık mesleğinin mahiyeti icabı günün ya da haftanın belli saatlerinde işin yapılmasının mümkün olduğu belirtilerek önceki gerekçe de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    11. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı ... İl Özel İdaresinde 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49/5. maddesine göre sözleşmeli avukat olarak görev yapmış olan davacının 10.02.1999-15.02.2008 tarihleri arasında mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. maddeleri kapsamında zorunlu sigortalı sayılıp sayılamayacağı ve hizmet akdine tabi olarak çalışıp çalışmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    13. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Dairece yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

    IV. GEREKÇE
    14. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
    15. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
    16. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre, mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, yeni hüküm olarak kabul edilir.
    17. Somut olayda mahkemenin ilk kararı hizmet akdinin bağımlılık ve zaman unsurlarının oluşmadığının göz ardı edilmesinin hatalı olduğu belirtilerek bozulmuş, bunun üzerine Özel Dairenin geri çevirme kararı çerçevesinde yapılan yazışmalar sonucu dosyada aynı konuda müzekkere cevapları bulunmasına rağmen mahkemece bozma sonrası Bingöl’deki noterliklere ve Bingöl Vergi Dairesine davacı adına düzenlenmiş vekâletname ve vergi mükellefiyet kaydı bulunup bulunmadığının bildirilmesi için yeniden müzekkere yazılarak gelen yazı cevaplarına da gerekçede dayanılmak suretiyle karar verilmiştir.
    18. Görüldüğü üzere mahkeme bozmadan sonra bozma kararından esinlenerek yeni deliller toplamış ve topladığı bu delillere de gerekçesinde dayanmıştır.
    19. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, bozmadan esinlenerek toplanan yeni deliller çerçevesinde verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
    20. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
    21. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu ve Bingöl İl Özel İdaresi vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi