17. Hukuk Dairesi 2009/7679 E. , 2010/1544 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araca, davalı ...’in malik, diğer davalıların murisi ... ’ın sürücüsü oldukları aracın asli kusurlu olarak çarpması sonucu hasar meydana geldiğini belirterek, sigortalısına ödediği 41.787.00 TL tazminattan, fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere, 16.340.00 TL’nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, kusur oranına ve tazminat miktarına itiraz ederek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Keleş, duruşmaya gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Diğer davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporuna ve kusur durumuna göre, davanın kısmen kabulü ile, 8.865.50 TL’nın, 21.09.2005 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...’tan (Kendisine asaleten, ... ’a velayeten) tahsiline, fazla talebin reddine, mirasçı olmayan diğer davalılar hakkında karar verilmesine yer
olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava, TTK.’nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, sigortalıya ödenen 41.787.00 TL tazminattan, kusur durumları da nazara alınarak, fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak üzere istediği 16.340.00 TL tazminatın, hangi hesaplama yöntemine göre belirlendiği dosya kapsamından anlaşılamamıştır. Davacı vekiline bu husus ayrıntılı olarak açıklattırılmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Dosyada mevcut kaza tespit tutanağında; davalı tarafa ait araç sürücüsü ... aynı istikamette önünde seyretmekte olan davacı aracına arkadan çarptığından birince derecede kusurlu, davacıya sigortalı araç sürücüsü ... ise, çarpmanın etkisi ile aracının hakimiyetini kaybederek, güvenli mesafeden takip etmediği önündeki araca çarptığından ikinci derecede kusurlu olarak belirtilmiştir. Hükme esas alının bilirkişi raporunda ise, kazaya karışan diğer araç sürücülerinin ve tanıkların beyanına göre, olayın oluşumu kaza tutanağında açıklandığı şekilden farklı kabul edilerek, davacı aracının önündeki dava dışı araca arkadan çarptıktan sonra, davalı aracının da arkadan gelip davacı aracına arkadan çarptığı, davalı tarafın, davacı aracının ön kısmındaki hasardan değil, arka kısmında meydana gelen hasarın tamamından (%100 oranında kusurlu) sorumlu olduğu belirlenmiştir. Olayın oluşumu yönünden kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmaz.
Bu durumda mahkemece, kaza tespit tutanağı ile rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için, İTÜ Trafik Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek yeni bir bilirkişi heyetinden kusur ve hasar yönünden, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün adı geçenler yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ... "a geri verilmesine 24.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.