Esas No: 2016/6838
Karar No: 2020/12717
Karar Tarihi: 14.12.2020
Danıştay 6. Daire 2016/6838 Esas 2020/12717 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/6838
Karar No : 2020/12717
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Zonguldak İli, Çaycuma İlçesi, … Mahalle, … ada, … parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacılar tarafından, söz konusu taşınmazın yolda kalan 20.04 m2'lik kısmının kamulaştırılmasına ilişkin … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararının kamulaştırma işleminin dayanağı … tarihli, …sayılı belediye meclisi kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgeler ile mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmaza nazım imar planı ile uygulama imar planında aynı kullanım kararı getirildiği, anılan imar planı değişikliğinde şehircilik ilkeleri, planlama teknikleri, imar mevzuatı ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yol olarak ayrılan kısmın kamulaştırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Temyize konu kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Zonguldak İli, Çaycuma İlçesi, … Mahalle, … ada, … parsel sayılı davacılara ait taşınmazın Çaycuma Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğiyle 20.04 m2'lik kısmının yol alanına ayrılması ve belediye encümeninin … tarihli, …sayılı kararıyla taşınmazın imar planında yol alanına isabet eden kısmının kamulaştırılmasına karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan halinde, nazım imar planı; varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hali hazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 7.maddesinin 1.fıkrasının (e)bendinde, "Planlar, diğer kademedeki planların büyütülmesi veya küçültülmesi yolu ile elde edilemez." 26.maddesinin 6.fıkrasında, "İmar planında gösterilen yolların genişletme, daraltma ve güzergahına ait imar planı değişikliklerinde:
a) Devamlılığı olan bir yolun belli bir kesimde şerit sayısı azaltılamaz ve daraltılamaz.
b) Yolların kaydırılmasında, mülkiyet ve yapılaşma durumu dikkate alınır.
c) İmar planlarındaki gelişme alanlarında geçiş amaçlı 3,00 metreden dar yaya yolu, 10,00 metreden dar trafik yolu açılamaz; yerleşik alanlarda mülkiyet ve yapılaşma durumlarının elverdiği ölçüde yukarıdaki standartlara uyulur. Ancak parseller 7,00 metreden dar yollardan mahreç alamaz.
ç) İmar planı değişikliği ile taşıt geri dönüş kurbu olmayan çıkmaz yol ihdas edilemez.
d) İmar planlarında Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda olan karayollarında yapılacak her türlü değişiklikte bu Kuruluştan alınacak görüşe uyulur.
e) Plan alanındaki trafik hacimleri ile yeni getirilen kullanımların trafik üretme ve trafik çekme hacimleri dikkate alınarak yol ve kaldırım genişlikleri belirlenir." düzenlemeleri yer almaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" başlıklı 13.maddesinde, "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz." hükmüne, "Mülkiyet hakkı" başlıklı 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmüne, "Yargı yolu" başlıklı 125.maddesinin 4.fıkrasında, "Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez." hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın 35. maddesinde; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından çeşitli kararlarda Sözleşme Eki 1 Nolu Protokolün 1. maddesi değerlendirilmiştir. N.A. ve Diğerleri Türkiye Davasında (Başvuru No:374451/97): "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, içtihadına göre özü itibariyle mülkiyet hakkını güvence altına alan Ek 1 Nolu Protokolün 1. maddesinin üç farklı kural içerdiğini hatırlatmaktadır. (Bkz. Özellikle 21 Şubat 1986 tarihli James ve diğerleri- Birleşik Krallıklar Kararı, A serisi no:98-B, s.29-30, 37). Birinci paragrafın birinci bendinde açıklanan ve genel bir niteliği olan birinci kural, mülkiyet hakkına riayet edilmesi ilkesini belirtmektedir. Aynı bendin ikinci cümlesinde yer alan ikinci kural mülkiyet hakkının kısıtlanmasını düzenlemeyi amaçlamakta ve bu kısıtlamayı da bazı koşullara bağlamaktadır. İkinci bentte yer alan üçüncüsü ise, Sözleşmeci Devletlere diğerlerinin yanısıra genel menfaate uygun olarak malların kullanımını düzenleme yetkisini tanımaktadır. Mülkiyet hakkına ihlallerin özel örneklerini oluşturan ikinci ve üçüncü kurallar, birincisi tarafından yer verilen ilke ışığında değerlendirilmelidir (Bkz. Bruncrona- Finlandiya, No:41673/98, 65-69, 16 Kasım 2004 ve Broniowski- Polonya, No:31443/96, 134, 22 Haziran 2004).
Anılan Mahkeme bu kapsamda, kamu yararının gerektirdikleri ile kişisel hakların korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil bir dengeyi bozacak nitelikte olmaması gerektiğini belirtmekte (Karaman Türkiye Davası Başvuru No:6489/03), mülkiyetten mahrum edilme durumunda, ihtilaflı müdahalenin istenilen doğru dengeyi sağlayıp sağlamadığı ve özellikle başvuran üzerinde orantısız bir yük oluşturup oluşturmadığı yönlerinden yaklaşım göstermektedir (Temel Conta San. ve Tic. A. Ş.Türkiye Davası Başvuru No:46651/04).
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle 3. maddesinde, “İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler” ve 6. maddesinin son fırkasında “Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur.” hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.
Anılan ölçütlere göre hazırlanan imar planları zamanla planlanan alandaki koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilir. Plan değişikliği istemlerinin sadece plan değişikliği yapılan alanın değil plan bütünlüğü göz önünde bulundurularak planlanan yörenin tümünün çevre, ulaşım, trafik gibi ilişkilerinin kapsamlı bir biçimde ele alınarak, kamu yararına uyarlık bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir.
Davacılar tarafından, imar planlarında değişiklik yapılarak taşınmazın … Caddesi (eski …Caddesi)ni … Bulvarı ve …Caddesine (eski İ… Caddesi) bağlayan kısmında binanın köşe noktasının imardan çıkarılarak yola kaydırıldığı, dava konusu imar paftasının eski hali ve yeni hali mukayese edildiğinde yapılan değişikliğin keyfi olduğu, yolun taşınmazın karşısındaki mülkiyeti belediyeye ait imar planında park olan taşınmaz yönünden genişletilebileceği, yolun taşınmazları üzerinden genişletilmesi halinde mevcut binanın yıkılmasına sebebiyet vereceği ve mülkiyet hakkının özünü zedelediğinin iddia edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı idare tarafından, imar planı değişikliğinin parsel bazında incelenmediği, aynı belediye meclisi kararıyla çok sayıda taşınmaza yönelik imar planı değişiklği yapıldığı, taşınmaz yıkılmadan kamulaştırılan alanın yol olarak kullanılabileceği ve yol akışında taşınmazın bulunduğu kavşaktan dönüş yapılabilmesi için imar planında yol olarak değişiklik yapıldığı savunulmuştur.
İdare mahkemesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemsi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda, "1/5000 ölçekli nazım imar planı revizyonunda, dava konusu parselin büyük bir kısmının “ticaret alanı”, bir kısmının da yaya yolu kullanımında kaldığı, dava konusu parsele üst ölçekli planda getirilen kullanım kararının 1/1000 ölçekli uygulama imar planı revizyonuna ayrıntılandırılarak aktarıldığı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı revizyonunda dava konusu parselin büyük bir kısmının “blok nizam 4 kat yapılaşma koşuluna sahip ticaret alanı”, bir kısmının da yaya yolu kullanımına ayrıldığı, Çaycuma Belediye Encümeninin … tarihli,… sayılı kararı ile … ada, … parselin kuzey-batı cephesinde yer alan ve planda imar yolunda kalan 20,04 m2’lik kısmının Kamulaştırma Kanunun 8 ve 12. maddeleri uyarınca kamulaştırılmasına karar verildiği, kent merkezleri, kentsel yaya mekanları, parklar, kent meydanları, kentsel açık mekanların en etkin olarak kullanıldıkları yerler oldukları, bu alanların, kentli tarafından özel günlerde sosyal, kültürel, siyasal ve ticari amaçlar için kullanılan, kısaca kentsel yaşamın geçtiği önemli bir kamusal mekanlar olduğu, bu açıdan, dava konusu bölgenin taşıt trafiğinin azaltılarak yaya trafiğinin hakim olduğu bir kentsel odak noktası olarak düzenlenmesinin kent kimliğinin korunması ve şehircilik ilke ve esasları ile kamu yararı açısından doğru bir planlama yaklaşımı olduğu, bu kapsamda … ada, … sayılı parselde bulunan yapının bir kısmının imar yolunda kalmasının teknik zorunluluk olduğu, kavşak düzenlemesi sonucu … sayılı parselin büyüklüğünün 20,04 m2 azalarak yaklaşık 380,96 m2 olarak kalacağı, imar planındaki parsel büyüklükleri dikkate alındığında, kavşak düzenlemesi sonrası … ada, … parselde geriye kalan miktarın yapılaşmaya uygun olduğu, gerek dava konusu planlarda gerekse de yayalaştırma projesi kapsamında getirilen düzenlemeler doğrultusunda kavşak düzenlemesinin yaya ağırlıklı ulaşım sistemi için gereklilik olması nedeniyle dava konusu parselin bir kısmının ulaşım sisteminin bir parçası olarak düzenlenmesinin şehircilik ilke ve esasları ile kamu yararı açısından uygun olacağı" yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava dosyasına sunulan ekspertiz raporunda taşınmazın üzerindeki yapının … Bulvarı cephesindeki 3 aksındaki kolon ile … Caddesi cephesindeki I aksindaki kolondan kesilmesi gerektiği, mevcut binada … Bulvarı cephesinde 7,20 metre, … Caddesi cephesinde 8,30 metre olacak şekilde her katta yaklaşıl 60 m2, toplamda 180 m2 lik bir kısmının yıkılacağı ancak bu değişikliğin nasıl ve ne şekilde olması gerektiğinin konunun uzmanlarınca yapılacak tetkik ve deneylerle kesinlik kazanacağının belirtildiği, taşınmazın anılan akslardan yıktırılmasının taşıyıcı sisteme olan etkisinin ortaya konulmadığı, dosyadaki imar planı değişikliğine ilişkin plan paftaları ve fotoğraflar incelendiğinde taşınmazın bulunduğu … Caddesi (… Caddesi) üzerinde yer alan yapıların yol boyunca sürekliliği sağlayacak şekilde nizami olmadığı hatta kamulaştırılmasına karar verilen taşınmazın yolun sürekliliğini bozmadığı hatta yol hattında en geride kalan taşınmaz olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda kent merkezlerindeki taşıt trafiğinin azaltılarak yaya trafiğinin hakim olduğu bir kentsel odak noktası düzenlenmesinin kent kimliğinin korunması ve şehircilik ilke ve esasları ile kamu yararı açısından doğru bir planlama yaklaşımı olduğu değerlendirilirken aynı bilirkişi raporunda 20 m2lik kısmı yıkılırken kolonların yıkılacak olmasının yapı bütünlüğünü olumsuz etkileyeceği ancak yıkıldıktan sonra kalan yapının kullanılıp kullanılamayacağı konusunda teknik uzmanlarca değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca imar planlarında değişiklik yapılarak yolların kaydırılmasında mülkiyet ve mevcut yapılaşmanın gözetilmesi gerekmektedir. Dava konusu taşınmazın 04.11.1977 tarihli yapı ruhsatına göre yapılaştığı, taşınmazın karşısındaki park olarak kullanılan parsel yapılaşmadığından bu parselden yolun genişletilmesi mümkün olup kamu yararının bu şekilde karşılanabileceği anlaşılmıştır. Dava konusu imar planı değişikliğinin imar mevzuatına uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Kamulaştırma işlemi tesis edilirken kamu yararı ile kişinin mülkiyet hakkı arasındaki adil dengenin sağlanması önem arz etmektedir. AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen ilkeler ışığında uyuşmazlık konusu olayda bu dengenin kişi aleyhine orantısız olarak bozulduğu, mülkiyet hakkının ölçülülük ilkesine aykırı olarak kısıtlandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile bu değişiklikliğe göre tesis edilen kamulaştırma işleminin iptali gerektiğinden davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 14/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.