1. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/15826 Karar No: 2013/1930 Karar Tarihi: 14.02.2013
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/15826 Esas 2013/1930 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2012/15826 E. , 2013/1930 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/03/2008 NUMARASI : 2004/24-2008/71
Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar N. G. I. ve G. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delilerden; davacı N.tarafından 413 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazlar hakkında eldeki davanın açıldığı ve davacının yargılama sırasında 22.09.2004 tarihinde öldüğü, Üsküdar 3. Sulh Hukuk mahkemesi’nin 24.03.2005 tarih ve 57-232 sayılı kararıyla, eldeki davada davacının terekesini temsil etmek üzere mirasçı A. K.’ın terekeye mümessil olarak tayinine karar verildiği, A.’ın kendi adına vermiş olduğu vekaletnameye dayalı olarak avukatının davayı takip ettiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, davacının terekesi adına (Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca) temsilci atandığına göre, davanın sürdürülmesinin onun veya tereke temsilcisi sıfatıyla vekil kıldığı avukatı huzuru ile gerçekleştirileceği tartışmasızdır. Terekeye temsilci atanmakla, mirasçıların davadaki sıfatları biter, davayı temsilci takip eder. Anılan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden ve öncelikle nazara alınması gerekeceğinde kuşku yoktur. Ayrıca, davada terekeye temsilci atanmasıyla sıfatı kalmayan tereke ortaklarından bir veya birkaçının davayı takip etmiş olmaları neticeye etkili değildir. Nitekim bu husus Yargıtay uygulamalarında da benimsenen bir kuraldır. (6.HD. 23.03.2009 tarih 2008/13496 esas, 2009/2379 sayılı karar). Somut olayda; davacının terekesine temsilci olarak atanan A.’ın davayı takip eden avukatına tereke temsilcisi sıfatıyla vekaletname vermediği, anılan avukatın A.’ın kişisel vekili olduğu; Dairece, anılan noksanlığın giderilmesi yönünde verilen geri çevirme kararları sonrasında da tereke temsilcisi sıfatıyla verilen bir vekaletnamenin dosyaya sunulmadığı, böylece yetkisiz vekil tarafından davanın takip edildiği görülmektedir. O halde, tereke temsilcisine tebligat çıkarılarak, davayı bizzat veya tereke temsilcisi sıfatıyla tayin edeceği vekili aracılığıyla takip edip etmeyeceğinin sorulması ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, yetkisiz vekil aracılığıyla davanın sürdürülmüş olması ve bu hususlar göz ardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir. Davalılar N. G. I. ve G.vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü 6100 Sayılı HMK.nun geçici 3. maddesine göre) 1080 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,14.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.