Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17079
Karar No: 2020/310
Karar Tarihi: 21.01.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/17079 Esas 2020/310 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/17079 E.  ,  2020/310 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.01.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat vd. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babası ...’in kardeşi ... ile ... İnşaat isimli komandit şirkete ortak olduklarını, ... ve ...’ın ölümü üzerine şirket işlerini çocukları olan davalılar ... ve ...’ın takip ettiğini, davalıların şirket işleri ile silah ruhsatlarının takibi konusunda vekaletname gerektiğini söylemesi üzerine kızkardeşleri ile birlikte davalı ...’i vekil tayin ettiğini, bilahare yaptığı araştırmada mirasbırakan ...’ten intikal eden ... ada ... sayılı parseldeki 3/80 payın vekil ... tarafından anneleri olan davalı ...’ye satış gösterilerek devredildiğini öğrendiğini, davalı ...’nin taşınmazı temellük ettiğinden haberi dahi olmadığını, alıcı vekili olarak davalı ...’ın hareket ettiğini, durum ortaya çıkınca davalılar ... ve ..."ın kızkardeşlerine sus payı olarak 300.000,00’er TL verdiğini, satış nedeniyle kendisine bir ödeme yapılmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın 3/80 payının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa devre konu payın rayiç değerinin ( 1.371.666,67 TL’den az olmamak üzere ) davalılardan tahsilini istemiş, 31.01.2013 havale tarihli dilekçesi ile; tapu müdürlüğünün şirketlere yapılan satışlar hakkında kendisine yeterli bilgi vermediğini, bu nedenle şirkete karşı dava açmadıklarını, gelen kayıtlardan ikinci temliki öğrendiğini ileri sürerek, 6100 sayılı HMK’nin 124. maddesi uyarınca kayıt maliki ... isimli şirketin davaya dahil edilmesini istemiştir.
    Davalı ..., davacı ile eşinin kendisine ve piyasaya olan borçları satış bedelinden mahsup edilerek bakiye kısmın şahitler huzurunda ödendiğini, davacının herhangi bir hakkı kalmadığını, vekaletname tarihinden üç yıl sonra devrin yapıldığını, kötüniyetli olunsaydı hemen yapılabileceğini, satış gücünün kuvvetlendirilmesi için payların anneleri olan ...’de toplandığını, davacının uğradığı bir zarar bulunmadığını, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., iddiaları kabul etmediğini, davacı ile arasında akdi bir ilişki bulunmadığını, bu nedenle aleyhine açılan davanın hukuki bir nedeninin bulunmadığını, öncelikle hakkındaki davanın husumetten reddedilmesi gerektiğini, diğer davalı ... adına vekaleten taşınmaz iktisap ettiğini, davacıya karşı bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Dahili davalı ... isimli şirket vekili, müvekkilinin diğer davalı ...’den 7/80 payı rayiç bedeli karşılığında iyiniyetli olarak satın aldığını, iyiniyetinin korunması gerektiğini bildirip, hakkındaki davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ...’nin dava açıldıktan bir gün sonra öldüğü, mirasçılarının davaya dahil edildiği, dahili davalılar ... ve ...’nın; kardeşleri ... ile kuzenleri ...’ın şirket işlerinin takibi için kendilerinden vekaletname aldıklarını, satıştan sonradan haberlerinin olduğunu, erkek kardeşlerinin konunun kapanması için kendilerine para verdiğini beyan etmişlerdir.
    Mahkemece, vekil ...’in annesi ...’nin 7/40 payını şirketlere sattığı, ...’e toplamda 15.253.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu nedenle iptal ve tescil isteğinin reddine, öte yandan davalı ...’in davacıya ait payı devretmesi nedeniyle 1.371.666,67 TL’yi davacıya ödediğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle tazminat isteğinin kabulü ile anılan bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’ndan tahsiline karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, ... 5. Noterliği’nin 28.10.2008 tarih ve ... yev no’lu vekaletnamesi ile; ..., ... ve ...’nun mirasbırakanları ...’ndan gelen payları intikal ettirmeye, rıza-i taksim yapmaya, T.C. hudutları dahilindeki tüm taşınmazlardaki miras hak ve hisselerinin tamamını veya bir kısmını, dilediği bedel ve koşullarda ...’na satmaya, mirasbırakan ...’ten intikal edecek .../... ilçesinde kurulu ... Yem Sanayi ve Tic A.Ş’ndeki hisseler ile ilgili işlemler yapmaya, yine mirasbırakanları ...’in sahip olduğu silahları için gerekli işlemleri yapmaya ...’nu vekil tayin ettikleri, dava konusu ... ada ... sayılı parselin 3/80 payı ..., 3/80 payı ... ve 3/80 payı da ... adına kayıtlı iken, anılan paydaşlara vekaleten davalı ...’nun 3/80’er paylarını 1.371.666,67’şer TL’ye davalı ...’na 20.09.2011 tarih ve ... yevmiye no’lu akitle satış yoluyla temlik ettiği, davalı ... adına vekaleten ( ... 5. Noterliği’nin 28.10.2008 tarih ve ... yevmiye no’lu ) diğer davalı ...’nun hareket ettiği, akabinde ... ada ... sayılı parselin 7/40 payı ... adına kayıtlı iken ( hem çocuklarından aldığı pay hem de kendi miras payının toplamı ); ... adına vekaleten ( ... 5. Noterliği’nin 21.09.2011 tarihli ) ...’nun 7/40 payın 1/2’sini dahili davalı ... isimli şirkete 3.702.000,00 TL’ye ve kalan payı da ... isimli şirkete 3.702.000,00 TL’ye 26.09.2011 tarih ve ... yevmiye no’lu akitle satış suretiyle temlik ettiği, her iki şirket adına da vekaleten ... isimli kişinin hareket ettiği kayden sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK’nın 33. (1086 sayılı HUMK 76.) maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir.
    Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesi içeriği ve ilk yapılan temlikin şekli birlikte değerlendirildiğinde, davacının; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğinde bulunduğu, ikinci temlik yönünden de dahili davalı ... isimli şirketin iyiniyetli olmadığını iddia ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olayda, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi, taraf delilleri eksiksiz bir biçimde toplanmamıştır.
    Hal böyle olunca, ilk temlik yönünden vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durulması, taraf delillerinin eksiksiz bir biçimde toplanılması, özellikle eldeki vakıa ile ilgili ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/135112 soruşturma numaralı dosyasının celp edilerek incelenmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değenlendirilerek ilk yapılan temlikte vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının ortaya çıkarılması, kullanıldığı saptanır ise ikinci temlik yönünden dahili davalı ... şirketinin iyiniyetli mal edinen 3. kişi konumunda bulunduğu savunması gözetilerek TMK’nin 1023. maddesi uyarınca kazanımının korunup korunmayacağı hususu üzerinde durulması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuksal neden yönünden hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Kabule göre de, 6100 sayılı HMK’nın 266. maddesinde; "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz." ile 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3/2. maddesinde; ‘’ Bilirkişi, raporunda çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz. ‘’ düzenlemelerine yer verildiği göz ardı edilerek, yasanın açık hükmüne aykırı şekilde 19.06.2014 tarihli bilirkişi kurulunun düzenlediği raporda hukuki nitelendirme yapılmış olup, mahkemece bu rapora itibar edilerek sonuca gidilmiş olması da hatalıdır.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılar ve dahili davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi