Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/12613
Karar No: 2020/309
Karar Tarihi: 21.01.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/12613 Esas 2020/309 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/12613 E.  ,  2020/309 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ




    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.01.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılardan...ve vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ..gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-

    Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, çekişmeli taşınmazları oğlu ...ın borçları nedeniyle paraya ihtiyacı olduğu dönemde bankadan kredi alıp oğluna vermeleri için oğlunun yakın arkadaşları ve tanıdıklarına temlik ettiğini, davalı ... ve dava dışı kişilerin değişik bankalardan kredi temin ettiklerini, taşınmazları da ipotek ettirerek aldıkları parayı oğlunun kullanmasını sağladıklarını, kredi ödemelerini oğlunun yapmakta olup, ödeme bittiğinde taşınmazların iadesinin kararlaştırıldığını, satışların gerçek olmadığını, inanç sözleşmesi hükmünde işlemler yapıldığını, dava dışı ... adına temin edilen kredi ödemelerinde gecikmeler olunca davalı ...’tan alınan borç karşılığı 1 nolu bağımsız bölümün de davalı ...’a devrettirildiğini, 1 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin iadesi için fahiş rakamlar talep eden davalı ...’ın taşınmazları muvazaalı olarak diğer davalılar Gürcan ve ...’a temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalı ... ve..., dava konusu taşınmazları davacının vekil oğlu..’dan satın alıp, gerçek değeri ile diğer davalılara satış suretiyle temlik ettiklerini, inanç sözleşmesine dayalı iddianın yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, kayıt maliki olmadıklarından tapu iptali ve tescil davasının kendileri bakımından reddini savunmuşlardır.
    Davalılar Gürcan ve Hüdai, dava konusu taşınmazları tapu kaydına güvenerek satın aldıklarını, satış bedelini banka aracılığıyla ödediklerini, Cumhuriyet Savcılığınca yapılan soruşturma sonucunda dolandırıcılık ve tehditten takipsizlik kararı verildiğini, davalı ...’ın kredi borçlarını ödeyebilmek için kendilerine taşınmazları devrettiğini, muvazaa iddialarını asılsız olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın reddine ilişkin karar, Dairece; ‘’ … Gerçekten de, dosya kapsamı, ceza soruşturmasının içeriği, davalı ...’ın beyanları gözetildiğinde, çekişme konusu taşınmazların davalı ... ve dava dışı ...’in bankadan alacakları kredinin teminatı olarak anılan kişilere temlik edildiği, gerçek bir satış olmadığı sonucuna varılmaktadır. Davalılar İlyas ve Utaş Sarrafiye Kuyumculuk Sanayi ve Tic. Ltd. Şti’ nin her iki taşınmazı edindikten sonra devrettikleri davalılar Gürcan ve Hüdai’nin ise kötü niyetli olduklarının belirlenmesi halinde Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacakları kuşkusuzdur. … Somut olayda, mahkemece davalılar Hüdai ve Gürcan’ın dava konusu taşınmazları iyi niyetle edinip edinmedikleri bakımından yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca; davalılar Gürcan ve Hüdai’nin dava konusu taşınmazları edinimlerinde iyi niyetli olup olmadıkları yönünden gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak, tarafların bildireceği delillerin toplanması, sonuçta davalılar Hüdai ve Gürcan’ın iyi niyetli olduklarının belirlenmesi halinde davanın reddine karar verilmesi, yapılacak araştırma sonucunda iyi niyetli olmadıkları sonucuna varılırsa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca davacının borcunun ulaştığı miktar tespit edilerek mahkeme veznesine depo ettirilmesi için süre verilmesi, depo edildiği taktirde davanın kabulüne, depo edilmezse davanın reddine karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözetilmeksizin noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davalılar Gürcan ve Hüdai’nin çekişmeli taşınmazları kötüniyetle edindiklerinin kanıtlanamadığı, TMK’nin 1023. maddesi uyarınca iktisaplarının korunacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere, eldeki davada bu aşamada çözümlenecek husus, davalılar Gürcan ve Hüdai’nin 4721 sayılı TMK’nin 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacaklarının tespit edilmesidir.
    Bu kapsamda toplanan deliller irdelendiğinde;
    Davalılar Hüdai ve Gürcan, bir kısım banka kayıtları, PTT kayıtları ve çekler ibraz etmek suretiyle dava konusu taşınmazları diğer davalı ...’tan 800.000,00 TL bedel karşılığında satın aldıklarını savunmuşlardır.
    Gerçekten de, ödeme kayıtları ile temlik tarihleri arasında bir uyum varsa da, davalılar Hüdai ve Gürcan’ın çekişmeli bağımsız bölümlerin bedellerini ödemesi tek başına iyiniyetli olduklarının göstergesi değildir. Bir başka söylemle, dava konusu taşınmazların rayiç değerlerinin satıcıya ödenmesi, alıcı tarafın doğrudan TMK’nin 1023. maddesinden yararlanacağı anlamına gelmemektedir.
    Çünkü, TMK’nin 1023. maddesi ile paradan ziyade mülkiyet hakkının özü koruma altına alınmaya çalışılmaktadır.
    O halde, davalılar Hüdai ve Gürcan’ın temlikten önce dava konusu taşınmazların inançlı işlem nedeniyle davalı ... üzerinde durduğunu bilip bilmedikleri, kendilerinden beklenen özeni göstermeleri halinde de bilebilecek konumda olup olmadıkları ortaya çıkarılmalıdır.
    Dava konusu 558 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki işyeri vasıflı 5 no’lu bağımsız bölüm ile mesken vasıflı 1 no’lu bağımsız bölüm ... ili ... ilçesi Yukarı Zaferiye mahallesinde bulunmaktadır. Dosyaya ibraz edilen gazete ilanından da anlaşılacağı üzere taşınmazlar çarşı merkezinde olup, 5 no’lu bağımsız bölümde de Göktaş Restaurantın faaliyette bulunduğu, dosya kapsamından anılan restaurantın davacının oğlu ...tarafından uzun süredir işletildiği, işletme ruhsatının babası ... Göktaş, mülkiyetinin ise davacı annesi ... adına olduğu, davalılar ...’ın ise, yine ... ilçesi çarşı merkezinde uzun süredir ev tekstili üzerine esnaflık yaptıkları, davalı ...’nin de beyanında dava konusu taşınmazların işlerine uygun ve kirada bulundukları dükkanlarına da yakın olduğunu kabul ettiği anlaşılmıştır. Yine ara malik davalı ... da ... ilçesinde kuyumculuk işi ile iştigal eden bir esnaftır.
    16.02.2010 tarihli akit incelendiğinde; davalı ...’ın ikametgah adresi olarak verdiği adres ile davalı ...’ın verdiği adres gözetildiğinde çok yakın binalarda oturdukları saptanmıştır. ... ilçesinde uzun süredir esnaflık yaptıkları ve yakın yerde ikamet ettikleri dikkate alındığında davalı ... ile...’nin birbirini tanımadıkları savunması hayatın olağan akışına aykırıdır.
    Öte yandan, ara malik ve davacı tanığı ...’in beyanları incelendiğinde de, davalı ...’ın dava konusu taşınmazları öncesinde Sayanlar olarak bilinen kişilere satmaya çalıştığı, ne var ki davalı ...’ın taşınmazların durumunu anlatması üzerine anılan kişilerin almaktan vazgeçtikleri, daha sonra da davalılar Hüdai ve Gürcan’ın taşınmazları devir aldığı, davalı ...’nin de ihtiyacı nedeniyle devir almak zorunda olduğunu ve dava açılması halinde de kazanacaklarını tanık Cenap ile buluşmasında beyan ettiği, bir başka ifadeyle devir alması nedeniyle sonuçlarına katlanacağını ifade ettiği anlaşılmıştır.
    Ayrıca, dava konusu 5 no’lu bağımsız bölümde yukarıda ifade edildiği üzere, Göktaş isimli restaurant faaliyette bulunmakta olup, davalılar Hüdai ve Gürcan’ın anılan taşınmazı temlik almadan önce yerinde inceleyip, faaliyette bulunan kişiler ile konuşmaması da olağan akışa uygun değildir.
    Dosya içeriğinden ve yukarıda açıklanan tespitler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davalılar Hüdai ve Gürcan’ın durumu bildiği ya da kendilerinden beklenen özeni göstermeleri halinde durumu bilebilecek konumda bulundukları, iyiniyetli mülk edinen olarak değerlendirilemeyecekleri saptanmıştır.
    Hal böyle olunca, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazların devri ve inançlı işlem uyarınca davacının borcunun ulaştığı miktar tespit edilerek mahkeme veznesine depo ettirilmesi için usulüne uygun süre verilmesi, depo edildiği taktirde davanın kabulüne, depo edilmezse davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Başkan



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi