23. Hukuk Dairesi 2012/6078 E. , 2012/7682 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi iken ihraç edildiğini, ihraç kararının tebliğ edildiğini ve itiraz etmediklerini, müvekkilinin ödediği aidatların genel kurulda alınan karar gereğince 2 yıllık erteleme süresinin geçmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek, dairenin rayiç bedelinin tespiti ile konut bedelinin şimdilik 16.000,00 TL’sinin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ihracın kesinleştiğini, bu durumda sadece ödenenlerin genel giderler düşülerek iadesinin istenebileceğini, davacının rayiç bedel isteme hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının ihracının kesinleşmesi nedeniyle aidat alacağının geri istenebileceği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne dair karar, Dairemizin, 29.11.2011 gün, 2011/2404 Esas, 2011/2158 Karar sayılı bozma ilamıyla, mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 17.11.2001 tarihli üyeliğe kabule ilişkin belge, kooperatifin defter ve kayıtları ile tüm genel kurul kararları üzerinde bilirkişiye inceleme yaptırılarak, davacının sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa kabulü konusunda genel kurulca bir karar verilip verilmediği, peşin bedelle üyeliğin genel kurulca benimsenip benimsenmediği saptandıktan sonra oluşacak uygun sonuç çerçevesinde hüküm kurulması ve davacıya davasının değerinin açıklattırılması sonucu varsa eksik harcın tamamlattırıldıktan sonra karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş olup; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafın, kendilerine süre verilmesinin usulsüz olduğunu beyan ettiği, davayı ıslah da etmediği dikkate alınarak dava dilekçesindeki taleple bağlı kalındığı, davacı taraf rayiç değere ilişkin raporun kesinleşmediğini iddia etmiş ise de, daha önceki yargılama sırasında alınan inşaat ve mali müşavir bilirkişi raporlarını kabul ettiği yönünde açık beyanı bulunduğu, davacının peşin ve toplu ödeme yaptığının sabit olduğu, 17.11.2001 tarihli protokol yapılırken dairenin 01.02.2002 tarihinde anahtar teslim edileceği belirtildiğine göre aradaki süre dikkate alındığında bir maliyet hesabının yapıldığı ve bakiye miktardan 3.100,00 TL"si için inşaat malzemesi alınmasının kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki dava dosyaları kapsamında, söz konusu bedel kadar inşaat malzemesi alındığının kooperatifin kabulünde olduğu, protokolün kooperatif ana sözleşmesinin 46. maddesine aykırı olarak çift imza ilkesine aykırı şekilde düzenlendiği savunulmuşsa da, kooperatif yönetim kurulunun 3 yıl
süreyle kooperatif başkanının ve herhangi bir üyenin imzasıyla kooperatifin temsil edileceği yönündeki kararları bulunduğu, davacının üyeliğinin yönetim kurulu tarafından kabul edilerek deftere işlendiğinin açık olduğu, kooperatif üyeliğine kabul kararında açıkça 17.11.2001 tarihli protokoldeki koşullardan bahsedildiği ve 3. kat 8 nolu dairenin ..."a 16.000,00 TL bedel karşılığı verilmesinin taahhüt edildiği, 18.01.2004 tarihli genel kurul toplantı tutanağının içeriğinden inşaat malzemesi alımından dolayı icra takibine konu edilen ..."a olan borcun ödenmesinin konuşulduğu ve karara bağlandığı, daha önceki bir tarihte üyelikten ihraç kararı verildiği için ödenen bedelin ferileri ile birlikte iadesi konuşulduğundan, kooperatif genel kurulunun, davacının sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa kabulüne zımmen onay verdiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacıya konut tahsisi yapılamadığına göre kendisine taahhüt edilen dairenin rayiç bedelinin 75.000,00 TL olduğu, davalı taraf, davanın bozmadan sonra eda davasına dönüştürülemeyeceğini ileri sürmüşse de davacının talebinin, rayiç bedelin tespiti sonucu davalıdan tahsili olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacı talebi ile bağlı kalınarak 16.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma kararı gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişi raporunda, kooperatif genel kurul kararlarının incelendiği, davacının peşin ve sabit bedelle üye olduğuna dair karar bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece rapora itibar edilmeyerek, 18.01.2004 tarihli genel kurul toplantısının 4. gündem maddesi ile yönetim kurulu faaliyet raporlarının onaylanmasının, davacının sabit bedelle üye olduğuna ilişkin zımnen kabul kararı olduğu yorumlanmıştır. Ancak, yönetim kurulu faaliyet raporlarının onaylanmasının peşin ve sabit bedelle ortak alımına onay verilmesi anlamına gelmeyeceği gibi, davacının ortak olarak kabulüne ilişkin 17.01.2001 tarihli yönetim kurulu kararında davacıdan başkaca ödenti alınmayacağına ilişkin bir ifade de bulunmamaktadır. Bozma gereği araştırma yapılması sonucu, davacının peşin bedelle ortaklığına ilişkin için genel kurul kararı bulunmadığı anlaşıldığından davacının normal statülü üye olduğunun kabulü ile yapılacak ödemenin çıkma payı alacağı olarak hükme bağlanması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.