3. Hukuk Dairesi 2016/4779 E. , 2017/14247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, Kurtuluş Mahallesi, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan binayı Adana 7. Noterliğinin 23.03.1988 tarih ve 14885 yevmiye numaralı düzenlenme şeklindeki satış mukavelesiyle arsa sahiplerinden satın aldığını, davalının arsanın üzerindeki evin kendisine ait olduğunu belirtmeyerek evin sanki arsa ile birlikte davalıya aitmiş gibi satışa çıkardığını ve ihalede sattığını, bu nedenle dava konusu taşınmazın tespiti ve yanlış yapılan imar düzenlemesinin iptali için ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını 2008/255 E. 2010/428 K. Sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre arsanın değerinin 338.250 TL, tek katlı bina değerinin 42.000 TL olup, arsa ve tek katlı binanın toplam değerinin 380.250 TL olduğunun tespit edildiğini, mahkemenin 17.06.2010 tarihinde taleple bağlı kalarak 6.000 TL ev ve müştemilatın değeri olarak davanın kabulüne karar verildiğini, verilen kararın Yargıtay aşamasından geçerek onandığını belirterek; ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu davada alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 36.000 TL"nin talep tarihi olan 16.04.2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde; davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açıldığını, zamanaşımına uğradığını bildirerek, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, 36.000 TL"nin 16.04.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracıdır. Somut olayda, davalı tarafça yasal süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürülmüş ancak,
mahkemece bu def"i hakkında ön inceleme duruşmasında zamanaşımı def’inin verilecek esas kararla birlikte değerlendirileceği belirtilmesine rağmen, gerekçeli kararda bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
11.04.1940 gün ve 15/70 sayılı YİBK gerekçesinde açıklandığı üzere zamanaşımı defi mevcut olduğu takdirde; mahkemece, her şeyden önce bu defin incelenmesi gerçekleşmesi halinde, artık esas hakkında incelemeye devam olunmayıp davanın bu yönden reddi gerekir. Davanın usulden reddi, işin esasının incelenmesine engel teşkil eder. Mahkemece, davalının zamanaşımı defi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.