19. Hukuk Dairesi 2017/5317 E. , 2018/2926 K.
"İçtihat Metni"...
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili ..... gelmiş , başka gelen olmamış onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili asıl ve birleşen davada, tarafların 2004 yılında davalılara ait taşınmaz üzerinde petrol dağıtım işlerinin yapılması için sözleşme yaptıklarını, bu sözleşmeye istinaden davacı şirket lehine 15 yıl süre ile intifa hakkının tesis edildiği, intifa hakkının 2019 yılında sona ereceği ancak, Rekabet Kurumu kararı gereğince davacının 14.01.2011 tarihinde intifa hakkını terkin ettirdiği; taraflar arasındaki dikey anlaşmanın tesis edildiği tarihte öngörülen süreden daha erken bir tarihte sonlanması nedeniyle davalılara peşin olarak ödediği 420.000,00 TL intifa ivazının intifa süresinin tamamını kullanamadığı, bakiye intifa süresine kıstelyevm usulü hesaplama sonucunda 258.302.30 TL intifa ivazının iktisap tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve ....., ile; söz konusu bedelin dava tarihine kadar davalılar yedinde kaldığı sürede davalıların bu iktisap sayesinde elde ettiği tüm semerelerin karşılığı olarak da 459.409,37 TL"nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV"si ile; yine taraflar arasındaki dikey anlaşmanın tesis edildiği tarihte öngörülen süresinden daha erken bir tarihte sonlanması nedeniyle istasyon zemin betonu, istasyon bina inşaatı ve bunlarla sınırlı olmamak üzere benzeri ayrılmaz parça niteliğinde yapılan ödeme kalemlerinden geçersiz kalan bakiye süreye isabet eden kısmının dava tarihi itibariyle .... ile uyarlanıp Amortisman olarak güncellenmiş 53.626,01 TL"nin iktisap tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV"si ile; ve en son olarak da müvekkil şirketin dikey ilişkinin başlangıçta öngörülen süre kadar devam edileceği nazara alınarak davalılar tarafından işletilen akaryakıt istasyonuna yapmış olduğu sabit yatırım bedelinin geçersiz ve müvekkil şirket tarafından kullanılamayacak sözleşme süresine karşılık gelen kısmının güncelleşmiş değeri olan 21.520,47 TL"nin 18.09.2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve faizin KDV"siyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davada , sebepsiz zenginleşmeden doğan tazminat davalarında zamanaşımının bir yıl olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinde 12.03.2009 tarihinde Rekabet Kurumunun internet sitesindeki duyuru ile kira şerhi ve intifa hakkının 5 yıl ile sınırlandığını öğrendiklerini açıkça ikrar ettiğini, davacının 12.03.2009 tarihinden itibaren bir yıl içinde sebepsiz zenginleşme davası açma hakkına sahipken yaklaşık iki yıl sonra açtığı bu davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacının talep ettiği alacakların dava dilekçesine ekli olan 14.02.1997 tarihli bayilik sözleşmesine dayandığını, genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden hem sebepsiz zenginleşme zamanaşımı süresi , hem de zamanaşımı süreleri aştığı için davanın her iki açıdan da zamanaşımına uğradığını, intifa tapudan terkin edilmeden bu dava açıldığından dava şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın intifa bedelinin iadesine ilişkin isteminin kısmen kabulü ile 248.377,62 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının intifa bedeline ilişkin semereler ve sabit yatırım bedellerine ilişkin istemin reddine şeklinde hüküm kurulmuş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22/10/2013 günlü 2013/1327 Es, 2013/14632 Kar. sayılı ilamı ile “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının bütün, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.Davacının yapmış olduğu sabit yatırım bedellerine ilişkin temyiz itirazları yönünden;HUMK 275. maddesi( yeni HMK 266.) hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mahkemece dava dosyasının petrol istasyonundaki sabit yatırım olarak kurulan ....., 3 adet 6 tabancalı emişli ithal akaryakıt pompası, 1 adet ....." bedelleri konusunda uzman bilirkişiye, taraflar arasındaki dikey antlaşmanın tesis edildiği tarihte öngörülen süreden daha erken bir tarihte sonlanması nedeniyle, sabit yatırımların sözleşmenin sona erme tarihine kadar olan amortismanlar da göz önüne alınarak davacı şirket tarafından kullanılamayacak sözleşme süresine karşılık gelen bedelleri konusunda görüş alındıktan sonra sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde,01.12.2006 tarihli bayilik sözleşmesinin feshin sonuçlarını düzenleyen 32/c. maddesine göre, sözleşmenin bayinin sözleşmeye aykırı davranışları sonucunda davacı tarafından ya da haksız surette bayi tarafından feshi halinde, bayinin (davalı) ....... nun menfi ve müspet bilcümle zararlarını ve bu arada sözleşme feshedilmemiş olsaydı ifa edileceği süre sonuna kadar ki döneme ait olmak üzere ....’nun ileriye dönük kar mahrumiyetini derhal ödemekle yükümlüdür. Hükmünün yer aldığı,bayilik sözleşmesinin 31 ve 32. maddeleri uyarınca, davacının yaptığını iddia ettiği sabit yatırım bedellerini geri isteyebilmesi için, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ya davacı tarafından 31.maddede öngörülen haklı sebeplerle feshedilmesi, yada davalı bayi tarafından haksız olarak feshedilmesi gerekir. Bayilik sözleşmesi Rekabet Kurulunun 2002/2 sayılı Tebliğinde öngörülen sürenin dolmuş olması nedeniyle geçersiz hale geldiği inancı ve gerekçesiyle davacı tarafça 18.09.2010 tarihinde sona erdirilmiş olup, davalı tarafça feshedilmediğinden, davalıların sabit yatırım bedelini iade etme yükümü bulunmadığı gerekçesiyle davacının intifa bedelinin semereleri ve sabit yatırım bedellerine ilişkin asıl davadaki istemlerinin ve yine sabit yatırım bedellerine ilişkin birleşen davanın reddine, intifa bedelinin kullanılamayan süreye karşılık gelen kısmının iadesine ilişkin asıl davadaki isteminin kısmen kabulüne, asıl davadaki intifa bedelinin iadesine ilişkin istemin kısmen kabulüne,birleşen ..... 22. ATM nin 2011/390 Esas sayılı dosyasındaki semerelere ve sabit yatırım bedellerine ilişkin isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin semere istemine ilişkin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Daha önceden temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi ariyet olarak verilen eşyalarla ilgili olarak tazminata hükmedilmesi gerektiğine işaret etmişse de karar düzeltme aşamasından sonra davacı vekilinin maddi hataya dayalı düzeltme talebi üzerine aynı dairenin 25/11/2015 tarihli 2015/13881 Es,2015/18806 Kar. Sayılı ilamı ‘Dairemizin 22.12.2013 gün ve 2013/13279 E.- 2013/14632 K.sayılı bozma ilamının 6.bendinde bahsedilen sabit yatırımlardan, dava dilekçesi ve bu dilekçenin açıklanması mahiyetinde bulunan davacı tarafından verilen 01.04.2011 tarihli dilekçe de gösterilenlerin anlaşılmasının tabi bulunmasına göre, demekle davacı vekilinin 01.04.2011 tarihli dilekçesine atıfta bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda Mahkemece mahallinde keşfi yapılmak suretiyle halen davacının kullanmak suretiyle fayda temin ettiği bina ve benzeri sabit yatırımlar varsa bunların değeri hesaplanarak varılacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken dosya kapsamıyla bağdaşmayan gerekçeye istinaden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı lehine takdir edilen 1.630,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.