16. Hukuk Dairesi 2014/13719 E. , 2015/1255 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 110 ada 4 parsel sayılı 15.896,21 m2 yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın bir bölümü hakkında tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile 110 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 4.627,26 m2"lik bölümünün davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazın temyize konu bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile hüküm kurulmuştur. Ancak, dosya içinde bulunan jeolog bilirkişi raporu ve ziraatçi bilirkişi raporu ile mahalli bilirkişi ve tanık sözlerinde, çekişmeli taşınmazın öncesinde dere yatağı olmadığı, tarım arazisi olup zaman zaman biriken yağmur suları nedeniyle su altında kaldığı belirtildiği halde hava fotoğraflarının incelenmesine ilişkin harita mühendisinin düzenlediği raporda bu yerin halen kuru dere yatağı niteliğinde olup imar-ihya edilebileceği belirtilmiş olduğundan incelemelerin aynı yere ilişkin olup olmadığı hususunda kuşku uyanmaktadır. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle; kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç yerel bilirkişi, taraf tanıkları, üç kişilik ziraat mühendisi ile bir jeodezi ve fotogrametri uzmanından oluşan bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında taşınmazın çekişmeli bölümü ile geriye kalan bölümünün birbirlerinden farklı olup olmadığı, arada ayırıcı nitelikte bir unsur bulunup bulunmadığı araştırılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmişse ihyanın ne zaman tamamlandığı, su altında kalmış ise sebebi ve süresi ve söz konusu durumun devamlılık arz edip etmediği hususu tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri, komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırlar haritasında işaret ettirilmeli, komşu taşınmazlarla mukayeseli mahkeme gözlemi tutanağa geçirilmeli, üç kişilik ziraat bilirkişi kurulundan ayrıca; toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapor ekinde taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava ve uydu fotoğrafları üzerinden bilimsel yöntemlerle (hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle) inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmazın imar-ihyasına en erken ne zaman başlanıldığının ve ne zaman tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 18.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.