Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptal ve tescil-alacak davası sonunda yerel mahkemece davaların reddine ilişkin olarak verilen karar birleşen davanın davacıları tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .raporu okundu,açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava; ketm-i verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl davada davacı Z.E. birleşen davada ise A.E.A. O.A.ve M.A.; miras bırakan A. A. Ç. adına kayıtlı 20 parça taşınmazın intikali sırasında mirasçı oldukları halde Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1497 Esas, 2007/1622 karar sayılı mirasçılık belgesi ile ketmedildiklerini, mirasçılık belgesinin iptali için Açtıkları davanın derdest olduğunu, taşınmazların davalıların murisi S. M.Ç. adına yolsuz tescil edildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tescili, bankalardaki mevduat hesabından ve kira gelirlerinden miras paylarına isabet eden bedelin tahsil edildikleri tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi isteği ile eldeki davayı açmışlardır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; asıl ve birleşen davaya konu 141 ada, 31 parsel, 137 ada, 33 parsel, 221 ada, 26 parsel, 471 ada, 6 parselde yer alan 17 ayrı bağımsız bölümün kök muris A.A.Ç. adına kayıtlı iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği, Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1497 Esas, 2007/1622 sayılı mirasçılık belgesi ile muris A. A. Ç."ın tek mirasçısı olarak davalıların mirasbırakanı S. M.Ç."ın saptandığı, anılan mirasçılık belgesinde kendisi dahil birçok mirasçının ketm-edildiği iddiasıyla mirasçılık belgesinin iptali istemi ile davacı Z.E.tarafından açılan davanın reddine ilişkin Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin, 30/-01/2011 tarih, 2010/141 Esas, 2010/711 sayılı kararının derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği, bu kesinleşen ilam üzerine asıl ve birleşen davanın ortak vekili avukat N.Ş."in 09/03/2011 havaleli dilekçesi ile davacı asil Z. E.bakımından davadan feragat ettiği dosya kapsamı ile sabittir.
Yukarıda açıklanan somut olgu karşısında; davacı Z.E.vekilinin, A. A.Ç. mirasçısı olmadığının kesinleşen mahkeme ilamı ile sabit olduğu gerekçesiyle davacı asillerden Z.E.bakımından davadan feragat ettiği belirlenmek ve vekaletnamede feragat yetkisi bulunan vekilin, feragat beyanı gözetilmek suretiyle davacı Z. E. hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Ne var ki; birleşen davanın davacılarının da vekili olan avukat N. Ş."in sadece asıl davadaki davacı Z.E. bakımından davadan feragat ettiği gözardı edilerek birleşen dava bakımından da davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş olmasında aynı isabetin sağlandığını söyleyebilme imkanı yoktur.
Hal böyle olunca; birleşen davanın davacılarının da Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1497 Esas, 2007/1622 sayılı mirasçılık belgesinde ketm-edildikleri iddiasında bulundukları gözetilerek anılan veraset ilamının iptali için hasımlı dava açılmak üzere önel verilmesi, sonucuna göre belirlenen mirasçıların davada yer almalarının sağlanması bu mümkün olmazsa terekeye temsilci atanması yöntemi ile davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi ve ondan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere birleşen davayı da kapsayacak şekilde feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Birleşen davanın davacıları vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.