Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/8918 Esas 2022/14606 Karar Sayılı İlamı

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi


Katılanın, Ankara 5. İcra Dairesinin 2014/3698 Esas sayılı dosyası kapsamında sanığın alacaklısı konumunda bulunan ve hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen mağdur ... tarafından icra takibine konu edilen ve aslı ele geçen 01.06.2011 düzenleme ve 02.06.2011 vade tarihli 30.000 TL bedelli bonoda adına sahte keşideci imzası atıldığından bahisle şikayetçi olması sonrası başlatılan soruşturma kapsamında; 15.07.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre, bahse konu bonoda yer alan keşideci imzasının katılana ait olduğunun tespit edildiği; bununla birlikte, daha önce yine ... tarafından Ankara 4. İcra Dairesinin 2012/8311 Esas sayılı dosyası kapsamında icra takibine konu edilen ve aslı ele geçmeyen, 01.06.2011 düzenleme ve 30.08.2011 vade tarihli 30.000 TL bedelli bonodaki keşideci imzasının katılana ait olmadığının anlaşılması karşısında, sanığın bu bono yönünden resmi belgede sahtecilik ve borcuna karşılık mağdura sahte bono vermesi nedeniyle de dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda;
A-Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden:
1-Dosya içerisinde suça konu alacaklısı sanık ... olan 01.06.2011 düzenleme ve 30.08.2011 vade tarihli 30.000 TL bedelli sahte bononun yalnızca fotokopisinin bulunduğu ve fotokopi belge esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmakla; Ankara 4. İcra Dairesinin 30.10.2014 tarihli cevabi yazısına göre sanığa iade edildiği bildirilen ve sanığın soruşturma aşamasında 26.06.2014 tarihinde Cumhuriyet savcısı huzurunda alınan savunmasında Av. ...‘ta olduğunu beyan ettiği bono aslının, sanıktan ve Av. ...‘tan sorularak temin edilmeye çalışılmasından sonra; belge aslının temin edilmesi halinde, belgede sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olması nedeniyle, duruşmada incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, yasal unsurları taşıyıp taşımadığı ve aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması; aslı veya aslı gibi onaylı örneklerinin bulunmaması halinde ise Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarihli ve 232/250 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, onaysız fotokopi niteliğindeki belgelerin aldatıcılık niteliklerinin bulunmaması nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağı gözetilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ve araştırma neticesinde yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
B-Dolandırıcılık suçu yönünden:
24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağının düzenlendiği dikkate alınarak; somut olayda, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilen resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun kamu ve dolandırıcılık suçunun mağdurunun ise ... olduğu, bu itibarla atılı suç açısından mağdurların farklı olduğu anlaşılmakla, sanığa yüklenen ve TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca dolandırıcılık suçu yönünden diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin BOZULMASINA, 19.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.