3. Hukuk Dairesi 2016/3471 E. , 2017/14226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının...... nolu tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı hakkında düzenlenen altı adet otomatik dönem tüketim faturası ile kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan bir adet kaçak tahakkuku ile ek kaçak tahakkuku faturalarından kaynaklanan alacağın tahsili için icra takibi yapıldığını ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının... 4. İcra Müdürlüğünün 2012/7518 esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı kuruma 80.399,67 TL borcunun bulunmadığını, 12.10/2010 tarihli sayaç okuma tutanağına göre yetkili memurun aynı köyde bulunan 3689 sayılı abonenin endekslerini yanlışlıkla girmesi veya karıştırması neticesinde mağdur olduklarını, geçmiş dönem tüketimlerini incelendiğinde bu kadar çok elektrik tüketiminin mümkün olmadığının anlaşılacağını, ayrıca kaçak elektrik kullanımının da söz konusu olmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 22/10/2014 tanzim tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve yargı denetimine açık olduğu belirtilerek, iş bu rapor hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile davalının Şanlıurfa 4. İcra Müdürlüğünün 2012/7518 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 39.538,10 TL üzerinden devamına, likit olan 5.899,78 TL"nin %20"si oranında hesaplanan 1.179,95 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, otomatik dönem elektrik fatura borcu ile kaçak elektrik kullanıma dayalı kaçak ve kaçak ek tahakkuku borcundan kaynaklı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda, davacının 36880 no.lu tarımsal sulama aboneliğinin fiili kullanıcısı olduğu, davalının bu abonelikte kullandığı sayacın 21.10.2010 tarihinde sökülerek kontrole gönderildiği, .... ve Ticaret İl Müdürlüğü Ölçüler ve Ayar Şube Müdürlüğü"nce düzenlenen 24/12/2010 tarihli raporda, sayaç üzerinde T.C. mühür fekki olduğu ve sayacın müdahale ile tahrip edildiğini belirlendi, davalı kurum tarafından bu rapora istinaden davalı hakkında kaçak tutanağı düzenlenerek kaçak ve kaçak ek tahakkuk borcu tahakkuk ettirildiği, bunun haricinde davalı hakkında düzenlenen altı farklı otomatik dönem borcu daha bulunduğu ve tüm bu alacakların davacı tarafça takibine konu edildiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında dava konusu alacağa ilişkin olarak düzenlenen 14.04.2014 tarihli ilk bilirkişi kurulu raporunda, davalının altı adet otomatik dönem fatura borcunu ödemekle yükümlü olduğu, yine davalı tarafça sayaca ilişkin olarak ..... Ayar Şube Müdürlüğü"nce düzenlenen sayaç raporu ve davalı kurum tarafından düzenlenen kaçak tutanağına göre, sayaca fiziki müdahalede bulunulduğunun kesinlik kazandığı ve bu durumun kaçak elektrik kullanımını oluşturduğu, davacının sayacının söküldüğü 21.10.2010 tarihi ile bu tarihten önceki son sayaç okuma tarihi olan 15.09.2010 arasındaki 37 gün üzerine kaçak tahakkuku ve yine sulama sezonu olan 107 günden 37 gün düşüldükten sonra kalan 70 gün için ise kaçak ek tahakkuku yapılması gerektiği, buna göre, davalının davacı kuruma 47.063,82 TL borcu bulunduğu belirtilmiştir.
Tarafların itirazı üzerine alınan 22.10.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ise, davalının otomatik dönem borcu ile kaçak kullanım borcundan sorumlu olduğu açıklandıktan sonra, ilk bilirkişi raporundan farklı olarak kaçak elektrik kullanım süresinin tespiti konusunda, sayacın söküldüğü tarihten önceki son işlemi tarihinin davacı kurum tarafından düzenlenen 12.10.2010 tarihli "görgü tespit tutanağı" olduğu, buna göre kaçak kullanım süresinin 9 gün olarak alınması gerektiği, yine kaçak ek tahakkuk süresinin de sulama sezonu olan 107 gün olduğu, buna göre davacının borcunun 39.538,10 TL olarak tespit edildiği açıklanmıştır.
Mahkemece, 22.10.2014 tarihli ikinci bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinde; bilirkişi raporunda belirtilen 12.10.2016 tarihli görgü tespit tutanağının dosyada bulunmadığı, bu haliyle bilirkişi raporu denetime elverişli olmadığı, ayrıca her iki bilirkişi raporundaki tespitler birbirinden farklı olmasına karşın bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, öncelikle davacı kurum tarafından düzenlenen 12.10.201 tarihli görgü tespit tutanağı ile bu tutunağa istinaden yapılan işlemleri gösterir tüm evraklar dosya arasına alınarak, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan, kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiği tarihte yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve anılan Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 622 sayılı Kararı nazara alınarak, ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, itiraza uğrayan rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.