(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/38057 E. , 2020/8698 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... bağlı Açıköğretim Fakültesi ... Bürosunda 05.01.2013 tarihinden itibaren temizlik görevlisi olarak çalıştığını, 27.02.2013 tarihinde iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini Yargıtay kararı ile kesinleşen işe iade kararı uyarınca haksız feshin tespit edildiğini gönderilen ihtarnameye rağmen işe başlatılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının taşeron şirket çalışanı olduğunu , izinlerini kullandığını, fazla çalışması olmadığını iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur.
Davalı şirket tarafından cevap verilmemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliler ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı ... vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve karşılığının ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen alacakların ödendiği varsayılır. Fazla çalışma yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına itibar edilerek davacının hafta içi beş gün 45 saat çalışma yaptığı işyerinde yılda üç ay kayıt döneminde 01 eylül – 15. aralık arası cumartesi günleri 08.00-20.00 arası 10.5 saat çalıştığı kabul edilerek bu üç ay boyunca davacının haftalık 10.5 saat fazla çalışması üzerinden yapılan hesaplama mahkemece hüküm altına alınmıştır. Ancak, hesaplama tablosunda üç ay 12 hafta yerine 16 hafta üzerinden hesaplama yapıldığı görülmüştür. Davalı taraf da davacının çalıştığı açıköğretim fakültesi bürolarında kayıt döneminin 2010 yılında 20 eylül ve 12 ekim arasında olduğunu belirterek ek rapor alınmasına ilişkin itirazda bulunmuştur. Mahkemece davalı itirazı değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı üniversitenin Açıköğretim fakültesinin kayıt dönemlerinin araştırılıp netleştirilerek bu dönemlere ilişkin fazla çalışmanın değerlendirilmesi dosya içeriğine daha uygun olacaktır. Kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında davacının izin ücret alacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Somut olayda davacı 2012- 2013 yılları arası izin kullanmadığını iddia etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının iki yıl 20 gün izin hakkı bulunduğu belirtilerek toplam 40 gün üzerinden hesaplanan izin ücret alacağı mahkemece hüküm altına alınmıştır. Davalı tarafından bilirkişi raporuna süresinde itiraz edilerek davacının 09.07.2012- 13.07.2012 tarihleri arası 5 gün ve 23.08.2012- 31.08.2012 tarihleri arası 4 gün izin kullandığına ilişkin imzalı iki adet form dosyaya sunulmuştur. Davalı itirazı değerlendirilmeden ve imzalı formlara ilişkin değerlendirme yapılmadan izin ücret alacağının kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı ..."ne iadesine 06.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.