Esas No: 2020/2178
Karar No: 2022/1978
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2178 Esas 2022/1978 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/2178 E. , 2022/1978 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 08.11.2019 tarih ve 2017/278 E. - 2018/460 K. sayılı ek kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin ek kararın kaldırılmasına-reddine dair Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen 12.02.2020 tarih ve 2019/2627 E. - 2020/203 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.03.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 28.04.2017 günü saat 20:35’ten 29.04.2017 günü saat 09:27’ye kadar 5 ayrı işlemle toplam 200.000.- TL’nin müvekkili hesabından dava dışı ...’nun hesabına bilgi ve onay dışında interaktif bankacılık işlemleri ile aktarıldığını, yaklaşık 70 yaşında olan müvekkilinin interaktif bankacılığını dava konusu bu olaydan sonra duyduğunu, bankaya bu yönde bir başvuru yapmadığını ileri sürerek 200.000.- TL’nin 16.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsilini, 50.000.- TL manevi tazminatın ise dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu işlemlerin davacının bildirdiği cep telefonuna gönderilen mobil onay kodlarının kullanılması ile gerçekleştirildiğini, davacının bu kodları gereği gibi koruyamayıp 3. kişilerin eline geçirmesine yol açtığını, müvekkiline bir kusur atfedilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait olan 200.000.- TL'nin rızası olmaksızın başka hesaplarına aktarıldığı, davalı bankanın internet bankacılığında günümüzün gerektirdiği en son teknolojik gelişmelerinden yararlanmak suretiyle alması gereken güvenlik tedbirlerinin tümünü almamış olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edildiği, oluşan güvenlik zafiyeti nedeniyle ve ayrıca objektif özen sorumluluğundan dolayı davalı bankanın hafif kusurundan dahi sorumlu olduğu, davacıya kusur isnat edilemeyeceği, davacının kişilik haklarının zedelenmediği gerekçesiyle 200.000.- TL'nin 16.05.2017'den itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının kişisel bilgilerini bilerek ve isteyerek veya ağır kusurlu olarak dava dışı kişi ile paylaştığının kanıtlanamadığı, taraflar arasında interaktif ve mobil bankacılık sözleşmesinin düzenlenmediği, davacı tarafından interaktif bankacılık için bir talimatın verilmediği, güven kurumu olan bankaların kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etme yükümlülüklerinin bulunduğu, usulsüz işlemle çekilen paraların aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağının aynen devam ettiği, ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebileceği, manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi, süresinde yapılmadığı gerekçesiyle temyiz talebini reddetmiştir.
Davalı vekili ek kararı esasa ilişkin temyiz sebepleri ile birlikte temyiz etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalıya gerekçeli kararın 15.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresi geçtikten sonra 07.11.2019 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu, her ne kadar ilk derece mahkemesince temyiz talebi reddedilmiş ise de temyiz talebinin değerlendirilmesinin Bölge Adliye Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin 08.11.2019 tarihli ek kararının kaldırılmasına, davalının 13.09.2019 tarihli Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz kanun yoluna başvuru talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Davalı vekili tarafından Av. ...’ın tevkil edilmesine dair düzenlenen Yetki Belgesinin “Yetki Belgesinin Kapsamı” başlıklı bölümünde “Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/278 E. sayılı dosyası duruşmalarına girilmek üzere vekaletname yerine geçmek üzere” belgenin düzenlendiği belirtilmekte olup verilen yetkinin ancak Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin anılan dosyası için olduğunun, yetkinin Bölge Adliye Mahkemesi aşamalarındaki yargılamayı kapsamadığının kabulü gerekir. Bu durumda taraf vekillerinin istinaf başvurularının reddine dair Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 13.09.2019 tarih ve 2019/187 - 720 E.K sayılı ilamının davalı vekili olarak Av....’a 15.10.2019 tarihindeki tebliği usulüne uygun olmadığından anılan ilama karşı davalı vekilinin temyiz dilekçesi süresindedir. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesinin davalı vekilinin temyiz başvurusunun reddine dair 12.02.2020 tarih ve 2019/2627 Esas- 2020/203 Karar sayılı kararının bozularak kaldırılmasına, davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesinin 13.09.2019 tarih ve 2019/187- 720 E.K sayılı ilamının esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dairemizin yerleşik içtihatları gereği bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre, mevduat ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. BK'nın 306 ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa’nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Nitekim bu hususlar mahkemenin de kabulündedir. Davalı banka, sim kart değişikliği üzere konulan blokenin davacı tarafından kaldırıldığını, havalelerin müşterinin bilgisi dahilinde gerçekleştirildiğini, davacıya teslim edilen şifre ve parolaların korunamadığını savunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporu alınmışsa da alınan rapor denetime elverişli ve yeterli değildir. Öte yandan dava konusu işlemleri gerçekleştirdiği iddia edilen 3. kişiler hakkında kamu davasının açıldığı görülmekte olup bu kararın kesinleşip kesinleşmediği de dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece, ispat yükünün davalı banka üzerinde bulunduğu da nazara alınmak suretiyle ceza davasının kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmesi, kesinleşmesi halinde bu dosyadaki tespitlerin değerlendirilmesi, içinde bilişim ve bankacılık hususunda uzman bilirkişilerin de yer aldığı bir heyetten sim kart blokesinin kim tarafından kaldırıldığı, şifre ve parolaların kime teslim edilip nasıl ele geçirildiği, davalı bankanın etkili güvenlik önlemlerini alıp almadığı, dava konusu olayın gerçekleştirilmesinde davacının bir kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarında denetime elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile davalının temyiz kanun yoluna başvuru talebinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin 12.02.2020 gün ve 2019/2627 - 2020/203 E.K. sayılı kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, davalının esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin 13.09.2019 gün ve 2019/187- 720 E.K. sayılı kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.