Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/20897
Karar No: 2022/9399
Karar Tarihi: 21.09.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/20897 Esas 2022/9399 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2020/20897 E.  ,  2022/9399 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Sakarya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 22/05/2014 tarihli ve 2014/314 esas, 2014/495 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 11/11/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Şüpheli ... hakkında, 23/08/2013 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının 02/10/2013 tarihli ve 2013/15619 soruşturma, 2013/6289 esas, 2013/2424 sayılı iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Sakarya 1.Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    2- Sakarya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 08/01/2014 tarihli ve 2013/826 esas, 2014/13 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2.maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 16/01/2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
    3- Sakarya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 11/02/2014 tarihli ve 2014/212 DS sayılı çağrı yazısının sanığın bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, 26/02/2014 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılarak 19/03/2014 tarihinde Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    4- Sakarya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 22/05/2014 tarihli ve 2014/314 esas, 2014/495 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma Talebi:
    Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ...'un 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair Sakarya (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 08/01/2014 tarihli ve 2013/826 esas, 2014/13 sayılı kararını müteakip, sanığın yasal süresi içerisinde müracaat etmediğinden bahisle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine yargılamaya devam edilmesi sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Sakarya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 22/05/2014 tarihli ve 2014/314 esas, 2014/495 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    1- Sanık hakkında Sakarya (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 08/01/2014 tarihli ve 2013/826 esas, 2014/13 sayılı kararı ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış, bu kararın yerine getirilmesi için çıkarılan Sakarya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün11/02/2014 tarihli ve 2014/212 DS sayılı çağrı yazısı, sanığın bilinen son adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince 26/02/2014 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de, anılan Kanun’un 21. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için, muhatap adına tebliğ yapılabilecek birisi gösterilen adreste bulunmaz ise; tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekeceği, somut olayda, sanığın adreste bulunamadığının belirtildiği ancak belirtilen adreste oturup oturmadığının tespitinin yapılmadığı gibi tebliğ işleminin haber verildiği komşunun imzasının da tebliğ mazbatasında bulunmadığı anlaşıldığından, anılan şekil şartları yerine getirilmeden mahalle muhtarına teslim edilmek suretiyle yapılan tebligat geçerli sayılamayacağından, tebligat işleminin usulsüz olduğu cihetle, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği ve ısrar koşulunun gerçekleşmediği gözetilmeksizin, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde,
    2-5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde; “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir. ... (3)Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
    Yine, anılan Yönetmeliğin dördüncü kısım beşinci bölümünde yer alan "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri ve bu tedbirin yerine getirilmesi" başlıklı 72. maddesinde ise kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişiler hakkındaki denetimli serbestlik kararlarının infazı sırasında yürütülecek işlemler hakkında düzenlemelere yer verildiği,
    Somut olayda, sanık hakkında Sakarya (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 08/01/2014 tarihli ve 2013/826 esas, 2014/13 sayılı kararı ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış, bu kararın yerine getirilmesi için çıkarılan Sakarya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 11/02/2014 tarihli ve 2014/212 DS sayılı çağrı yazısı, sanığın bilinen son adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince 26/02/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, sanığın yasal süresi içinde müdürlüğe başvurmaması nedeniyle evrakın kapatılarak 19/03/2014 tarihinde yükümlüye ait dosya Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmiş ise de, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağının anlaşılması karşısında, bu hâliyle uyarı yazısı gönderilmeyen sanığın yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği ve ısrar koşulunun gerçekleşmediği gözetilmeksizin, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek, Sakarya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 22/05/2014 tarihli ve 2014/314 esas, 2014/495 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Sanık ... hakkında, 23/08/2013 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan yargılama sonunda, Sakarya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 08/01/2014 tarihli ve 2013/826 esas, 2014/13 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesini takiben, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine, Sakarya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 22/05/2014 tarihli ve 2014/314 esas, 2014/495 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
    İnceleme konusu olayda suç tarihi 23/08/2013 olup Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, Dairemizce de benimsenen 02/05/2019 tarihli ve 2018/172 esas, 2019/373 sayılı kararı ile; 6545 sayılı Kanun’un 68.maddesi ile TCK’nın 191.maddesinde yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden önce işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından dolayı verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazı amacıyla gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğine rağmen başvuruda bulunmayan sanığa, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce bu hususta ikinci bir tebligat yapılmasına gerek bulunmadığına karar verilmiş olduğundan;
    5560 sayılı Kanun'la değişik TCK’nın 191/2.maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilen sanığa, Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurarak denetimli serbestlik tedbiri uygulamasına başlaması için uyarılı ilk başvuru davetiyesi gönderildiği, sanığın çağrıya uymadığı ve bu şekilde yükümlülüklerini ihlal edip denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı, somut olayda ısrar şartının aranmayacağı, suç tarihi itibariyle uygulanması gereken 5560 sayılı Kanun'la değişik TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca yargılamaya devam edilme koşullarının bu yönüyle oluştuğu anlaşıldığından kanun yararına bozma istemi ve ihbarnamedeki (2) numaralı bozma talebi yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1- Sanık hakkında Sakarya (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 08/01/2014 tarihli ve 2013/826 esas, 2014/13 sayılı kararı ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, bu kararın yerine getirilmesi için çıkarılan Sakarya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 11/02/2014 tarihli ve 2014/212 DS sayılı çağrı yazısı, sanığın bilinen son adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince 26/02/2014 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, anılan Kanun’un 21. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için, muhatap adına tebliğ yapılabilecek birisi gösterilen adreste bulunmaz ise; tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekeceği, somut olayda, sanığın adreste bulunamadığının belirtildiği ancak belirtilen adreste oturup oturmadığının tespitinin yapılmadığı gibi tebliğ işleminin haber verildiği komşunun imzasının da tebliğ mazbatasında bulunmadığı anlaşıldığından, şekil şartları yerine getirilmeden mahalle muhtarına teslim edilmek suretiyle yapılan tebligat geçerli sayılamayacağından, tebligat işlemi usulsüz olduğundan, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığından sözedilemeyeceği, mahkemece “durma” kararı verilerek denetimli serbestlik tedbirinin infazının beklenilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi bu gerekçeyle yerinde görülmüştür.
    2- Sanığa 5271 sayılı CMK’nın 195.maddesindeki şerhi içeren duruşma davetiyesinin tebliğ edildiği, duruşmaya gelmediğinden savunma alınmadan sanığın cezalandırılmasına karar verildiği anlaşıldığından; sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine, sanığa “denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde denetimli serbestlik tedbirine uymadığı kabul edilerek hakkında cezaya yokluğunda hükmolunabileceği” uyarısı ile birlikte duruşma tarihi ve saati yazılarak gönderilen duruşma davetiyesinin sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerektiği, belirtilen nitelikte uyarıyı içeren davetiye tebligatı yapılmadan ya da sanık dinlenmeden mahkumiyet hükmü kurulamayacağı gibi sanığın adreste bulunamadığının tebliğ evrakında belirtildiği ancak belirtilen adreste oturup oturmadığının tespitinin yapılmadığı gibi tebliğ işleminin haber verildiği komşunun imzasının da tebliğ mazbatasında bulunmadığı anlaşıldığından, şekil şartları yerine getirilmeden mahalle muhtarına teslim edilmek suretiyle yapılan duruşma gününü bildirir tebligatın da usulsüz olduğu gözetilmeden sanığın savunma hakkının kısıtlanması suretiyle mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.
    D-) Karar:
    Açıklanan nedenlerle; Sakarya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısı tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulsüz olduğu, denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmesi gerektiği anlaşıldığından, açılan kamu davası hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/8.maddesinin 2.cümlesi gereğince “durma” kararı verilerek sanık hakkındaki denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden savunma hakkı da kısıtlanmak suretiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi kısmen değişik ve ilave gerekçe ile yerinde görüldüğünden, Sakarya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 22/05/2014 tarihli ve 2014/314 esas, 2014/495 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
    21/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi