Esas No: 2020/7471
Karar No: 2022/1956
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7471 Esas 2022/1956 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vekili, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalıların itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine göre davalı ...'ın bir sözleşmede kefil olduğunu ancak diğer sözleşmelerde kefaletinin bulunmadığını, dava konusu borcun ise kefil olarak imzası bulunan sözleşmeden kaynaklandığını ve davalı ...'ın takipten sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine, diğer davalı hakkında açılan davanın kabulüne, davalı ...'ın itirazının iptaline karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, davacı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Temyiz başvurusu sonrası Yargıtay, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına vararak kararın onanmasına karar ver
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06.03.2019 tarih ve 2018/391 E- 2019/237 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 14.10.2020 tarih ve 2019/682 E- 2020/987 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalıların itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; 14/09/2010 tarihli GKS'de müvekkili ...'ın müteselsil kefil olduğunu, sonraki tarihli GKS'lerde ise kefaletinin bulunmadığını, davaya konu borcun müvekkili ...'ın imzaladığı GKS'den kaynaklandığını davacının ispatlamakla yükümlü olduğunu, diğer davalı ... hakkındaki takibi ve davayı kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma,bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı ile dava dışı şirket arasında 14/09/2010, 17/06/2013, 16/05/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, davalı ...'ın bu sözleşmelerden 14/09/2010 tarihli sözleşmede kefil olduğu, diğer sözleşmelerde kefaletinin bulunmadığı, kefil olarak imzası bulunan sözleşmeden kaynaklı kullandırılan kredilerin ödenerek kapatıldığı, dava konusu kredilerin diğer sözleşmelerden ve bunların yapılandırılmasından kaynaklı krediler olduğu bu nedenle davalı ...'ın dava konusu takipteki bedelden herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, bankanın kefil olan diğer davalıdan alacaklı olduğu miktarın ise bilirkişi raporu ile tespit edildiği gerekçesiyle davalı ... hakkında açılan davanın reddine, diğer davalı hakkında açılan davanın kabulüne, davalı ...'ın takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin bu davalı yönünden devamına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; ilk derece mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı banka harçtan muaf olduğundan ödediği temyiz ilam harcı ve temyiz başvuru harcının isteği halinde temyiz eden davacı bankaya iadesine, 16/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.