8. Hukuk Dairesi 2012/6623 E. , 2013/52 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
... ile Hazine aralarındaki tescil davasının kabulüne dair.....Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.03.2012 gün ve 321/69 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; mevki ve sınırlarını gösterdiği 3 parça taşınmazın tarla vasfı ile davacı tarafından 50 yılı aşkın bir süredir nizasız, fasılasız malik sıfatıyla kullanıldığını bu nedenle dava konusu taşınmazların müvekkilinin adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; “davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan 22.09.2010 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 9151,06 m2, B harfiyle gösterilen 21834,51 m2, C harfiyle gösterilen 8087,22 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin, davacı adına tapuya tesciline” karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava konusu taşınmazların 13.07.1959 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında “dere yatağı” vasfı ile tescil harici bırakıldığı anlaşılmıştır. 23.08.2011 tarihinde mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları dava konusu taşınmazların davacının babasından kaldığını beyan etmişlerdir. Dosya kapsamı ile dava dilekçesindeki bilgilere göre, davacının babası....’in ölü olduğu anlaşıldığına göre, murisin terekesi TMK"nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir.
Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, herbirinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK"nun 702. maddesi gereğince tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada bir tasarrufi işlem olup, kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerekir.
Davacı dava dilekçesinde, sadece kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Bu nedenle terekeye dâhil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmamaktadır.
Öyle ise, yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, muris...’ten gelen taşınmazın mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşılıp paylaşılmadığının, paylaşım, satış, bağış yoluyla davacıya geçip geçmediğinin araştırılması, şayet, murisin terekesi mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşıma tabi tutulmamış, taşınmaz paylaşım, satış veya bağış yoluyla davacıya intikal etmemiş ise, davacının terekeye dahil taşınmaz için tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığından ve tek başına kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunduğundan, TMK"nun 702. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Bu husus aktif dava açma ehliyetine (dava şartına) ve kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulur.
Ayrıca, kadastroda tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK"nun 713/3. maddesi uyarınca Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri yasal hasımdır. Somut olayda; dava konusu yerin Kıraç Köyü"nde bulunması nedeniyle Hazine yanında, Köy Tüzel Kişiliğine de husumet yöneltilmesi gerekir. Öncelikle, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan dava koşulu kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulur. Öyle ise, davanın,... Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmesi (TMK"nun m. 713/3), davaya katıldıkları takdirde tanık ve delillerini bildirmeleri için süre ve imkan tanınması, toplanacak tüm deliller kapsamında hüküm kurulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine yer olmadığına,taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK. m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.