22. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/5401 Karar No: 2016/10855 Karar Tarihi: 14.04.2016
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/5401 Esas 2016/10855 Karar Sayılı İlamı
22. Hukuk Dairesi 2015/5401 E. , 2016/10855 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, fazla mesai ile kıdem tazminatı ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, kıdem tazminatı ile fazla mesai alacaklarını istemiştir. Davalı vekili, davacının işi kendisinin bıraktığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacının iş sözleşmesinin kim tarafından feshedildiği ve feshin haklı olup olmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı sebeple iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin süreli fesih bildiriminin düzenlemesi ise aynı Kanun"un 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında kanunda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim süresi tanımaksızın iş sözleşmesini feshi istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. Somut olayda davacı tarafça hazırlanan 05.07.2013 tarihli belgede “...iş hayatıma başka bir kurumda devam etmek üzere ayrılıyorum. Kanuni ihbar süremden iş arama iznim ve otuzyedibuçuk günlük brüt yıllık iznim düşüldükten sonra 05.07.2013 tarihi itibari ile son günüm olacak şekilde çıkış işlemlerimin başlatılmasını rica ederim” yazılıdır. Belge; davacı tarafça el yazısı ile hazırlanmış ve imzalanmıştır. İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde işçi ihbar ve kıdem tazminatlarına hak kazanılamaz. Davacı istifa iradesinin fesada uğratıldığını ve istifa dilekçesini baskı altında imzaladığını iddia etmemiştir. Bu durumda, belgede fesih için haklı bir sebep de belirtilmediğinden istifa dilekçesine değer verilip kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken mahkemece işçinin haklı feshi bulunduğu değerlendirmesiyle kıdem tazminatına hükmedilmesi hatalıdır. 3-Her ne kadar bilirkişi tarafından davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanması sebebiyle fazla mesai hesabının haftalık kırk saat üzerinden yapıldığı belirtilmiş ise de dosya arasında sendika üyeliği ve toplu iş sözleşmesi belgeleri bulunmamaktadır. Mahkemece bu hususun araştırılarak ve gerekli belgeler getirtilerek sonucuna göre yapılacak hesaplamaya göre karar verilmemesi de bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.