BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/59 Esas 2019/713 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2018/59
Karar No: 2019/713
Karar Tarihi: 05.11.2019

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/59 Esas 2019/713 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/59
KARAR NO: 2019/713

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ: 23/09/2010
KARAR TARİHİ: 05/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile beyanlarında özetle; müvekkili şirketin Almanya'da yerleşik ve bu ülke kanunlarına göre kurulmuş, televizyon yayıncılığı sektöründe faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile müvekkiline ait "... TV" isimli televizyon kanalının davalıya ait ... platformu üzerinden yayınlanması amacıyla 01.07.2008-30.06.2012 tarihlerini kapsayan 4 yıllık 'kanal taşıma sözleşmesi' imzalandığını, sözleşme ile davalının anılan kanalda yayınlanacak programları davalıya sağlamayı ve ... TV isminin davalı tarafından kullanılmasına izin vermeyi, davalının ise yapılan programı dublajlayarak yayınlamayı ve abone sayısına göre ücret ödemeyi yüklendiklerini, sözleşme sonrası davalının ekonomik güçlükleri nedeniyle 2008 ve 2009 yıllarında ödeme hükümlerinde değişiklik yapıldığını, sözleşmenin yapılan değişiklikle uygulanmasına devam edilirken müvekkiline gönderilen 10.03.2010 tarihli ekonomik koşullar gerekçe gösterilerek 01.04.2010 tarihinden itibaren ... TV' nin yayından kaldırılacağının bildirildiğini, sözleşme ve hukuka aykırı istemin kabul edilmemesi üzerine bu kez de 31.03.2010 tarihli elektronik posta ile, sözleşme konusu kanalın lisansız olması nedeniyle ...tarafından yapılan uyarı nedeniyle 01.04.2010 tarihinden itibaren yayına devam edilmeyeceğinin bildirilerek yayına son verildiğini, davalının edimlerine aykırı davranması üzerine keşide edilen 14.06.2010 tarihli ihtarla sözleşmedeki edimlerini yerine getirmesi ve ödenmeyen Nisan Mayıs hizmet bedeli olan 55.000 USD nin 7 günde ödenmesi, aksi halde sözleşmenin haklı nedenle feshedilerek zararın tazmini için dava açılacağının ihtar edildiğini, ihtarın tebliğine rağmen davalının tutumunda bir değişiklik olmaması üzerine 16.07.2010 tarihli ihtarla sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, haklı nedenle fesih nedeniyle sözleşme ile kararlaştırılan asgari bedelin ödenmesi gerektiği gibi ödenmeyen nisan ve Mayıs ayı hizmetlerine ilişkin fatura bedellerinin de ödenmesi gerektiğini, davalının kısa sürelerle sözleşmeye uymamasına dayanak yaptığı iki elektronik posta yazısı arasındaki çelişkinin dahi kötüniyetini göstermeye yeterli olduğunu, sözleşmenin kuruluşu aşamasından itibaren hiç bir mevzuat değişikliği yapılmadığını, lisansa ilişkin kurallarda değişiklik olmadığını, 21 ay süresince kanalın sorunsuz şekilde yayın yaptığını, basiretli tacir olan davalının sözleşmenin başından bu yana lisans durumunu bildiğini ve sözleşme ile yüklendiği edimleri yerine getirmesi gerektiğini, sözleşmenin haklı nedenle feshi nedeniyle uğranılan tüm zararların da tahsili gerektiğini ileri sürerek, ödenmemiş iki aylık fatura karşılığı 55.000 USD ile haklı nedenle fesih nedeniyle uğranılan zarar karşılığı şimdilik 100.000 USD'nin temerrüt tarihlerinden itibaren aynen veya fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk lirası karşılığının faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı vekili cevap ve diğer beyanlarında; Taraflar arasındaki sözleşmenin feshinde müvekkilinin kusuru bulunmadığını, kusurun davacıda olduğunu, Üst kurul ...'ten aldığı izinle düzenleyici ve denetleyici kurumların talimatlarına göre uydu platform işletmeciliği yapan müvekkilinin sahibi olduğu platformdan bir televizyon kanalını yayınlayabilmesi için geçerli bir uydu yayın lisansının bulunması gerektiğini, ilgili kurullarca yapılan denetimde diğer kanallarla birlikte sözleşme konusu ... TV.'nin yayın lisansının istenilmesi üzerine durumun davalıya bildirildiğini, buna rağmen lisans alınmadığını, sözleşmenin ifası aşamasında bir çok kez sözleşme konusu televizyona ilişkin lisansın alınması aksi halde yayın yapılamayacağının bildirilmesi karşısında lisans almayan davalının kusurlu olduğunu, sözleşmenin kuruluşu sırasında da müvekkilinden lisans bulunmadığı konusunun gizlenerek sözleşmeye aykırı davranıldığını, zira sözleşmenin 11 ve 13. Maddelerinde davacı şirketin sahip olduğu televizyonun yayın lisansına sahip olduğunun belirtildiğinin, davacının sözleşmeye aykırı davranmasını müvekkiline yüklemeye çalıştığını savunarak davanın reddini istemiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 125'e göre karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerden kaynaklı alacağın tahsiline ilişkin alacak davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasında düzenlenen 'kanal taşıma sözleşmesi ' başlıklı sözleşmenin tercümesi dosya içinde bulunmaktadır. Sözleşmenin giriş kısmında Sözleşme ilişkisinin devamı sırasında, davalı yanın davacıya gönderdiği 10.03.2010 tarihli elektronik postada, ekonomik nedenlerle 01.04.2010 tarihinden itibaren ... TV yayınlarının devam edilemeyeceği belirtilmesine rağmen, idari kurumların televizyonun lisasını sormaları ve televizyonun lisansının bulunmaması nedeniyle kanalın uydudan çıkarılması yönünde düzenleyici kurumun yazısı nedeniyle 01.04.2010 tarihinden itibaren yayının durdurulacağı belirtilmektedir.
Davacı yanın 14.06.2010 tarihli ihtarında, sözleşme uyarınca davacının kanalda yayınlanacak programların hazırlanması ve davalının da programı televizyonda yayınlayarak sözlşme ile belirlenen bedeli ödeme yükümlülüğü bulunduğunun, davalı yanın çelişen gerekçelerle 01.04.2010 tarihinden itibaren ... TV nin yayından kaldırılacağının belirtilmesinin yerinde olmadığının ihtar edilerek ödenmeyen sözleşme bedelinin ödenmesi, aksi halde sözleşmenin haklı nedenle feshedilerek tazminat talebinde bulunulacağının bildirildiği anlaşılmıştır.
İhtara cevap verilmemesi üzerine davacı yan, 16.10.2010 tarihli ihtarla sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini davalıya bildirmiştir.
Taraflar arasındaki 14.01.2009 tarihli Kanal Taşıma Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; Sözleşmenin giriş kısmında davacının 1.1.2. Maddesinde kablolu - uydulu kanal programını ve markalamayı tedarik ettiği, davalının ise 1.1.1. Maddesinde belirtildiği şekilde kanalı yayınlamayı istediği ve davacının sözleşmedeki şartlara ve koşullara bağlı olarak kanalı kullanan kanal programının lisanslamayı kabul ettiği anlaşılmıştır.
Sözleşmenin 3. Maddesinde davacı tarafından temin edilecek servisler belirlenmiş olup bu kapsamda 3.1. Maddesinde Kanal ve Program Temini başlığı altında davacının platform aracılığıyla abonelere kanal programının yayınlanmasının sağlayacağı, her yıl minumum 200 ticari saatlik yeni kanal programını tedarik edeceği belirlenmiştir.
Sözleşmenin 2. Maddesinde davalı tarafından temin edilecek servis ve hizmetler düzenlenmiş olup davalının; 2.1. Maddesinde Kanalın Taşınmasının Sağlanması başlığı altında 2.1.1. Maddesinde davalının davacı için kanalı taşıyacağı ve bu sözleşme kapsamındaki şartlar uyarınca ... Platformunun alt yapısını temin edeceği, Kanalı en geniş şekilde dağıtılan ödemeli TV paketine dahil edeceği, 2.1.4. Maddesinde ise davalının sözleşme kapsamında planlandığı veya kabul edildiği şekilde davalı tarafından lisanslanan kanalı taşıyamazsa davalının hemen veya mümkün olduğunda önceden davacıya bildireceği, davacının maruz kaldığı herhangi bir zarardan sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
Sözleşmenin 10. Maddesine göre 01.07.2008 başlangıç tarihli sözleşmenin bu tarihten itibaren minumum 6 ay önce yazılı bildiriyi davacıya vererek davalı yanca 2 yıl sürerek tek taraflı uzatma hakkı bulunduğu, bu şekilde 30.06.2012 tarihine kadar sözleşmenin yürürlükte kalacağı, uzatım olsa dahi son tarihin 30.06.2014 olduğu belirlendikten sonra, 10.2. Vd. Maddelerde feshe ilişkin sonuçlar düzenlenmiştir.
Sözleşmenin 11. Maddesinde tarafların beyanları ve garantiler düzenlenmiş olup, 11.1. Maddesinde düzenlenen davacı garanti ve beyanlarının incelenmesinde; Davacının Almanya yasaları altında usulüne uygun şekilde kurulmuş ve geçerli bir şekilde faaliyetlerini sürdüren iyi durumdaki bir şirket olduğu, sözleşmede taahhüt edilen tüm şirket faaliyeti ile usulüne uygun şekilde ve geçerli bir biçimde sözleşmenin icrasına ve teslimine, iş bu belgede ön görülen yükümlülüklerin ifasına izin verildiği; davalı beyan ve garantilerini düzenleyen 11.2. Ve alt başlıklarında; aynı şekilde davalınında sözleşmeyle yüklendiği edimleri yerine getirebilecek mali ve teknik yeterliliğe sahip olduğu belirlenmiştir.
Sözleşmenin 16. Maddesinde, Sözleşmenin Türk yasaları ile yönetileceği ve Türk yasalarına uygun şekilde yorumlanacağı belirlendikten sonra; 17.3. Maddesinde sözleşmedeki başlıkların yalnızca refarans amaçlı kullanıldığı ve iş bu sözleşmenin şartlarının ve asıl anlamlarını veya yorumlarını etkilemeyeceği kararlaştırılmıştır.
...Başkanlığının 11.05.2011 tarihli müzekkere cevabının incelenmesinde; 6112. Sayılı Kanun uyarınca platform işletmecisi olan davalı kuruluşun ancak üst kuruldan uydu lisansı almış yayıncı kuruluşların yayınlarını iletebileceği, Türkiye sınırları içerisinde yapılacak her türlü radyo ve televizyon yayını için üst kuruldan yayın lisansı alınması gerektiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi... 12.07.2012 tarihli raporunda; Davacının sözleşme uyarınca yılda 200 ticari saatlik program içeriğini temin ederek davalıya teslimini yüklendiği, davacının ise sözleşme uyarınca RTÜK'den yayın lisansı alarak kanalın iletimini sağlamakla yükümlü olduğu belirtmiştir.
Bilirkişi 20.02.2014 tarihli ek raporunda ise; Davacı şirketin sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle 01.04.2010 tarihi itibariyle ... Tv. Yayınlarının davalıya ait platform üzerinden iletilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiş, 04.08.2014 tarihli ek raporunda da önceki raporunda değişiklik gerektirir bir yön bulunmadığını belirtmiştir.
Bilirkişi ... 25.03.2013 tarihli ön raporunu ibraz etmiş, 03.08.2013 tarihli raporunda ise sözleşmenin feshinde taraflar veya...'ün kusurunun tam olarak belirlenemediğini, feshin haklı olması halinde davacının 661.395,83 Usd alacağı bulunduğunu belirtmiştir.
Son olarak farklı bilirkişilerden oluşan kuruldan alınan 13.04.2015 tarihli rapordan; Sözleşme uyarınca lisans alma yükümlülüğünü davalıya veren herhangi bir hüküm bulunmaması bilakis davacının yayınlanması mümkün bir kanalı sağlama yükümlülüğü bulunması nedeniyle feshin haksız olduğu yolunda görüş bildirmiştir.
Mahkememizce tarafların hak ve yükümlülükleri ile sözleşmedeki edimlerinin ve davacının tazmini gereken zararının belirlenmesi amacıyla değişik bilirkişi kurullarından raporlar alınmıştır. Raporlar arasında çelişki bulunmasına rağmen sonuçta bilirkişilerin görüş bildirdiği hususun hakimlik bilgisi ile çözümlenebilecek, sözleşmenin yorumlanarak hangi edimin hangi tarafa ait olduğu ile özellikle sözleşme konusu televizyonun yayın lisansının hangi tarafça alınması gerektiği, sözleşme tarihinden itibaren 21 ay boyunca lisansız şekilde yayın yapmasının sözleşmenin kalan süresine etkisinin olup olmayacağı ve davacının sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığına ilişkin olması nedeniyle belirtilen hususlarda Mahkememizce değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava; Taraflara arasında düzenlenen Kanal Taşıma Sözleşmesi uyarınca davacının vermiş olduğu Nisan ve Mayıs 2010 aylarına ilişkin sözleşme hizmet bedeli ile sözleşmenin haklı nedenle feshi nedeniyle davacının uğradığı zararların TBK'nun 125/2. Maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 01.04.2010 tarihine kadar sorunsuz şekilde devam etmiştir. Bu tarihten sonra ise davalı yanın televizyona ait yayın lisansının bulunmaması nedeniyle düzenleyici kurum tarafından yayının durdurulmasının istendiğinin belirtilerek izin almasını istemesi üzerine, hukuki ilişkide sorunlar yaşandığı ve sözleşmenin davacının 16.07.2010 tarihli feshi ile sona erdiği tartışmasız olup, çekişme konusu olan husus; yazılı sözleşme, süre gelen edim dengesi ve yasal mevzuat uyarınca sözleşme konusu ... TV'nin yayın lisansı alması gerekip gerekmediği, alınması gerekiyorsa lisans alma yükümlülüğünün hangi yana ait olduğu, yasalarda herhangi bir değişiklik bulunmamasına rağmen ve sözleşme başlangıcından itibaren yayın lisansı bulunmayan televizyon kanalının davalıya ait platformdan yayınlanmasının edimin ifası üzerinde etkisi olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Gerek dava dilekçesinin I.2. Maddesi ve gerekse tarafalar arasındaki sözleşmede, sözleşme konusu ... TV'nin davacıya ait olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda sözleşmede herhangi bir açık hükmün bulunmaması halinde davacı yana ait sözleşme konusu kanalın, davalıya ait platformda yayın yapabilmesi için yayın lisansı alması veya sözleşme sonrası yayın lisansı alması konusunda davalıya bir vekalet vermesi gerekmektedir. Esasen mülkiyet hakkına sahip olan davacının yetki vermemesi halinde davalının, davacıya ait bir kanal için lisans alabilmesi mümkün görünmemektedir. Davacının, davalıyı belirtilen şekilde yayın lisansını alması konusunda temerrüde düşürmediği anlaşılmıştır.
Esasen davacı, taraflar arasındaki sözleşmede lisans alma yükümlülüğünün davalıya ait olduğunu, davacının ediminin sadece kanalı davalıya ait platformda yayınlanmak üzere teslimi ve bu kanalda yayınlanacak 200 ticari saatlik yayınların hazırlanarak tesliminden ibaret olduğu, sözleşmenin 21 ay boyunca bu şekilde ifa edildiği, sözleşmenin 1.1.1. Ve 2.1.4. Maddelerinde belirtilen lisansın yayın lisansı olmadığını, burada sözü edilen lisansın davacının markasının kullanımına yönelik lisans olduğunu, davacının ediminin markası ile fikri mülkiyet lisansı bulunan yayın programının davalıya tesliminden ibaret olduğunu, bundan sonra ise davalının kanala ait yayın lisansını da alarak teslim edilen programı Türksat uydusuna iletip oradan ... platformunda yayınlanmasına ilişkin olduğunu ileri sürmektedir. Dosyaya celp edilen ..'e yazısında sözleşme konusu Kanalın, Türkiye içinde yayın yapabilmesi için yayın lisansı bulunmasının zorunlu olduğu belirtildiğinden, yayın lisansının alınması zorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Az yukarıda belirtildiği gibi kural olarak bu tür bir iznin kanal sahibi olan davacı tarafından alınması gerekir. Bu tür bir yükümlülük ancak bir sözleşme hükmü ve mülkiyet sahibine ait hak üzerinde işlem yapabilme yetkisi veren bir yetki belgesi ile davalıya yüklenebilir. Ne varki, davacı yan bu şekilde bir vekalet verildiği ileri sürmemiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde de, açık şekilde yayın lisansının alınması yükümlülüğünün davalıya yüklenmediği belirlenmiştir. Sözleşmenin davacı yükümlülüklerini düzenleyen 3.2 Maddesinde ; davacının yayınlanacak kanal programını sağlayacağı belirtilmiş olup, 3.1. Maddesinde ise kanal ve programının sağlanması davacının edimi olarak gösterilmiştir. Her ne kadar davacı vekili sözleşmenin 17.3. Maddesi uyarınca başlıkların sözleşme metnine dahil olmadığını ve refarans olduğuna ilişkin düzenlemesi nedeniyle edim yükümlülüğünün davalıda olduğunu belirtmiş ise de, 3.1. Maddesinin bağımsız bir madde olduğu, madde başlığının davacı tarafından temin edilecek servisler olduğu düşünülmüştür. Bunun yanında davalı yükümlülüklerini düzenleyen sözleşmenin 2.1. Maddesinde, kanalın taşınmasının sağlanması olduğu belirtildikten sonra 2.1.1. Maddesinde davalının davacı için kanal taşıyacağı, platformun alt yapısını temin edeceği, 2.1.4. Maddesinde ise davacı tarafından lisanslanan kanalı taşıyamaması halinde ise önceden davacıya bildirileceği kabul edilmiştir. Tüm bu düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinde kanalın taşınması edimi davalıya ait olmakla birlikte burada sözü edilen taşınması gereken kanalın usulüne uygun olarak lisansı alınarak Türkiyede yayın yapabilecek nitelikteki bir televizyon kanalı olduğu, lisansı alınmasından sonra kanalın platforma taşınması yükümlülüğünün davalıya ait olduğu sonucuna varılmıştır.
Mevzuattaki durumunda herhangi bir değişiklik bulunmamasına rağmen sözleşmenin 21 ay sürdürülmesinden sonra .... Yazısı ile lisansız yayın yapılamayacağının davalı yanca, davacıya bildirilmesinin MK'nun 2. Maddesine aykırı olup olmadığı hususunun değerlendirilmesine gelince; Sözleşmenin tarafları tacir olup her iki yan yayın lisansı bulunmadan bir televizyon kanalının Türkiye'de kurulu bir platform üzerinden yayın yapamayacağını bilmeleri gerekir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup tarafların sözleşme ile üzerinde tasarruf edebilecekleri bir husus olmadığı gibi, taraflar arasındaki sözleşmede de davalının bu yasal yükümlülükten kaynaklanan zararlarının tazmine yönelik açık bir yükümlülük altına girdiği görülmemiştir. Esasen taraflar üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri böyle bir konu üzerinde anlaşmaya varsalar dahi sözleşmenin lisans alınmadan ifa edilemeyeceği açık olduğundan, herkesin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre aldığını iade etmesi gerekir. Bu kapsamda sözleşmenin 21 ay sürdükten sonra sona ermesinin MK'nun 2. Maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi, belirtilen gerekçelerle davacının feshinin haklı sebebe dayanmadığı anlaşıldığından TBK'nun 125. Maddesine dayalı tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Ancak taraflar arasındaki sözleşmenin davacının 16.07.2010 tarihli feshine kadar devam ettiği ve fesih tarihinden önce davalının hizmeti almadığına ilişkin bir savunma ve delili bulunmadığı, davacı yanın verilen izmete ilişkin fatura keşide ederek hizmetin verildiğini de kanıtlandığı görülerek davacının belirlenen ödenmemiş 55.000 Usd'lik hizmet bedeli alacağının tahsiline karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN BOZMA KARARI:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, "Mahkemece, alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir bilirkişi heyeti marifetiyle digital platformun çalışma esasları, sözleşmeye konu kanalın niteliği, ilgili mevzuat hükümleri gereği kanalın lisansa tabi bir kanal olup olmadığı, lisansa tabi ise lisanslama yükümlülüğünün taraflardan hangisine ait olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin mahiyeti ve sözleşme hükümleri çerçevesinde tarafların sorumluluklarının tespiti yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar aydınlatılmadan, tarafların dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına vaki itirazları karşılanmadan yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden taraflar yararına bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş ve yeniden yargılama yapılamak üzere dosya mahkememize gönderilmiştir.

YENİDEN YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇESİ:
Yargıtay 11. HD'nin bozma kararına karşı tarafların beyanları alındıktan sonra bozma kararına uyulması yönünde ara karar oluşturulmuş ve yargılamaya devam edilmiştir. Yargıtay 11. HD'nin içtihadı doğrultusunda üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak rapor hazırlanması istenilmiştir. Hazırlanan 06.05.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; gerek Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi gerekse davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan mülga 3984 sayılı kanun ve yönetmelikler uyarınca yayın lisansı olmayan kuruluşların yayınlarının davalıya ait kanal üzerinden iletilmesinin hukuken mümkün olmadığı, bu durumun "Taşıma sözleşmesi"ni bilen taraflarca da bilinmesi gerektiği göz önünde bulundurulduğunda; her iki tarafında yayın lisansı izni olayan bir kuruluşa ait programların kamu tarafından izlenmesi amacıyla ilk iletimini öngören sözleşme imzalayarak basiretli bir tacir gibi davranmadıkları, davalının dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 3984 sayılı kanuna göre yayın lisansı alması ve bir yayıncı kuruluş gibi davranmasının mümkün olmadığı, davacı şirketin de yine bu yasaya göre yayıncı kuruluş olmasının mümkün olmadığı ancak Alman yasalarına göre yayın lisansı almış olması durumunda ... Televizyon Sözleşmesi kapsamında yayınların ilk iletimini davalı şirket üzerinden yapabileceği, davalının yayıncı kuruluş olma niteliğine sahip olmaması nedeniyle sözleşmeyi feshinin haksız olduğu, bu nedenle de fesih sonucu uğradığı menfi zararlarının tazminini isteyemeyeceği, bu nedenle de taraflar arasındaki sözleşmenin davacının 16.07.2010 tarihli feshine kadar devam ettiği, bu sözleşme kapsamında 2010 Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin hizmet bedellerini davalıdan isteyebileceği, bu aylara ilişkin hizmet almadığına ilişkin bir delilin de dosyada bulunmadığı tespit edilmiştir.
Hazırlanan 06.05.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu değerlendirildiğinde davacı şirketin Alman yasalarına göre yayın lisansı almış ve ...Televizyon Sözleşmesi kapsamında yayınların ilk iletimini davalı şirkete ait kanal üzerinden yapabilme hakkına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı şirketin fesih gerekçesinin haklı olmadığı ve davacının verdiği yayın hizmeti karşılığında tarafına ödenmesini talep ettiği 2010 Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin hizmet bedellerini davalının ödememesi nedeniyle sözleşmeyi feshetmesinin haklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının Kısmen Kabulü Kısmen Reddi ile; Davacının 55.000 USD alacağının 14.06.2010 tarihli ihtarla verilen 7 günlük sürenin sona erme tarihi olan 24.06.2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarınca USD cinsi bir yıllık mevduata ödediği en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının sözleşmenin haklı nedenle feshine dayalı tazminat istemlerinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 5.585,23-TL nispi karar harcının peşin alınan 3.400,40-TL harçtan mahsubu ile eksik 2.184,83-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 6.028,10-TL ( 5.550,00-TL BK ücreti, 479,10-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 2.139,00-TL'nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 3.420,30-TL ( 17,15-TL BH, 3.400,40-TL PH, 2,75-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.291,04-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Davalı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 20,00-TL (20,00-TL tebliğler ve posta) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 12,90-TL'nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 14.642,80-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip ...
*e-imzalıdır

Hakim ...
*e-imzalıdır




Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.