8. Hukuk Dairesi 2012/6368 E. , 2013/44 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 24.02.2011 gün ve 362/33 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; tarafların ortak murisi ......"ın 26.02.1986 tarihinde öldüğünü, sağlığında dava konusu 100 ve 97 parsel sayılı taşınmazların 1/2"şer hissesini kadastro çalışmaları sırasında oğlu davalı ..."a sattığını beyan ederek adına tespit ve tescil edilmesini sağladığını, her iki taşınmazın 22.06.2000 tarihinde kesinleşen kamulaştırma kararı ile kamulaştırıldığını, dava konusu 97 ve 100 parsel sayılı taşınmazların istimlak harici bırakılan kısımlarının müvekkilinin miras hissesi oranında iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline, kamulaştırma nedeni ile davalıya ödenen ve Mahkeme tarafından tespit edilecek miktar üzerinden miras hissesi oranında ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ; duruşmalarda davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm; davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu 100 parsel sayılı taşınmaz 23.08.1974 tarihinde ½ hissesi davalı ... adına tespit edilmiş, tutanağın 05.12.1974 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuştur. 97 parsel sayılı taşınmaz 23.09.1974 tarihinde 5/10 hissesi davalı ... adına tespit edilmiş, tutanağın 05.10.1974 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluştuğu anlaşılmıştır. Mahkemece “01.04.1974 tarih ½ sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı ile Yüksek Yargıtay 1. Hukuk Dairesi"nin 12.07.2007 tarih 2007/6320 Esas 2007/7950 Karar sayılı ilamı karşısında miras bırakanın öncesi tapusuz olan taşınmazlarını davalıya temliki ve zilyetliliğinin devri işleminin geçerli bir işlem olduğu ayrıca davacının dava tarihinden önceki tarih olan 01.10.2009 tarihinde vefat ettiği böylece vekalet ve dava şartı olan ehliyet şartınında bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine” karar verildiği görülmüştür. Davacılar vekilinin dilekçesinden kadastro öncesi nedene dayandıkları anlaşılmaktadır. Dava konusu parsellere ait tutanaklar 05.12.1974 ve 05.10.1974 tarihlerinde kesinleşmiştir. İncelenmekte olan bu dava ise 766 sayılı Kanunun 31/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3.maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra 13.10.2009 tarihinde açılmıştır. Anılan maddedeki 10 yıllık
süre hak düşürücü nitelikte olup, olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınır. Bu nedenle; yargılama bitinceye dek hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hâkim tarafından kendiliğinden de göz önünde tutulur. Davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması Kanuna aykırı ise de, davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile esasa ilişkin hüküm bölümünün ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 5,90 TL"nin temyiz eden davacılardan alınmasına, 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.