Esas No: 2020/2247
Karar No: 2022/1999
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2247 Esas 2022/1999 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bir eczacının kalfası olan kişiye yetki ve vekalet vermediği halde, bir bankada çek karnesi teslim ettiği ve çekleri davacı adına keşide ettiği iddiasıyla açılan davada, yapılan yargılamada davacının çeklerden kaynaklanan zarar ile illiyet bağını net biçimde ortaya koyamadığı ve zarardan bahsedebilmek için çeklerin davacının mal varlığını azaltacak şekilde kullanılmış olması gerektiği ancak davacı tarafın bu durumu ispat edemediği belirtildi. Mahkeme, davacının taleplerini reddetti. Davacı vekili temyiz etti, ancak temyiz itirazları reddedildi. Kararda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine atıfta bulunuldu.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 13/05/2019 tarih ve 2018/770-2019/568 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 15.03.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının eczacı olduğunu, eczacı kalfası olarak çalışan ...'a yetki ve vekalet vermediği halde, davalı Banka'nın 02/06/2006 tarihli belgeye istinaden ...'a çek karnesi teslim ettiğini, ...'ın da davacı adına çek keşide ederek davacıyı zarara uğrattığını ileri sürerek; fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacının dört ayrı çekten bahsetmesine rağmen bunlardan kaynaklanan zarar ile illiyet bağını net biçimde ortaya koyamadığı, çek defterindeki bahse konu on çekten altısının ödemeden men kararı sebebiyle ödenmediği ve dolayısıyla herhangi bir zarara sebep olmadığı, geri kalan dört çekten birinin 6.06.2006 tarihinde ödendiği diğer çeklerin ise karşılıksız kaldığı, davacının bu çeklerle ilgili ödeme yapıp yapmadığı gerçek ticari bir borcuna ilişkin olup olmadığı konusunda net bir açıklama yapmadığı, zarardan bahsedebilmek için çeklerin davacının mal varlığını azaltacak şekilde kullanılmış olması gerektiği ancak davacı tarafın bu durumu ispat edemediği, öte yandan karşılıksız çıkan çeklerle ilgili bir düzeltme hakkı kullanıldığı ve bunun için bir ödeme yapıldığına dair delil de olmadığı, bugüne kadar sistemde karşılıksız çek statüsünde
kaldıkları nazara alındığında çekler için düzeltme hakkının kullanıldığının da söylenemeyeceği, keza ödenen çekin de davacının hukuki veya ticari ilişkisi dışında bir sebeple ve davacı zararına düzenlendiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.