Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/5183
Karar No: 2013/38
Karar Tarihi: 14.01.2013

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/5183 Esas 2013/38 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2012/5183 E.  ,  2013/38 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

    ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair.... Aile Mahkemesi"nden verilen 20.01.2012 gün ve 575/44 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    KARAR

    Davacı ... vekili tarafından davalı ... aleyhine açılan katkı payı alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar 22.11.1976 tarihinde evlenmiş, 19.01.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 07.06.2010 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Başka mal rejimi seçilmediğinden taraflar arasında evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK. m. 202 ve 225, 4722 s.Y.nın 10.m.)
    Dava konusu 2002 ada 5 parselde bulunan 19 numaralı mesken eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli bulunduğu 08.05.1996 tarihinde 3 kişiden satın alma suretiyle davalı adına tescil edilmiş, ardından satış suretiyle dava dışı.... adına temlik sağlanmıştır. Davacı taraf dava dilekçesinde, alım bedelinin tamamının davacı tarafından karşılandığı, iyi niyetle davalı adına tescil edildiği, davalının katkısı olmadığını açıklayarak taşınmazın tüm bedelinin, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000 TL"nin faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, davalı vekili ise, taşınmazın, 1993 yılında alındığını bedelinin yarısının peşin verildiğini, diğer yarısının da vekil edeninin bileziklerini vererek, kızı ve oğlunun taksitlerini ödemek suretiyle ayrıca kendisinin de iğne oyası yaparak edinildiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının taşınmazın tüm parasını verdiği kabul edilmiş ancak, kadın adına tescil edilmesi ve boşanma sırasında davalının kusurunun bulunmadığı gerekçe gösterilerek bağış olarak nitelendirilip yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
    Az yukarıda açıklandığı üzere, taşınmaz üçüncü kişiden alınarak davalı adına tapuya tescil edilmiş olup, davacı tarafından davalıya tapuda devredilmiş değildir. Diğer yandan davacının bağış iradesini ve kastını ortaya koyduğu kabul edilebilecek herhangi bir ifade veya açıklama da dosya arasında bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde geçen “herhangi bir kötülük ve art niyet düşünmeden davalı üzerine yaptım” ifadesi de Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre tek başına davacının gizli bağış iradesinin ve kastının ortaya konduğunu göstermez. Alım tarihinden boşanma dava tarihine kadar evlilik içinde davacının davalıdan taşınmazı istememiş olmasının da davacı aleyhine değerlendirilme imkanı yoktur. Yine evlilik içinde tarafların katkıları ile satın alınan bir taşınmazın eşlerden biri adına tescil edilmiş olması halinde diğer eşin katkısı oranında alacak isteme imkanı bulunmakta olup, alacak isteğinde bulunan eşin bağış iradesinin olmaması halinde katkı payı alacağı istemesini engelleyen bir durum yoktur. Bu alacak hakkı kanundan kaynaklanmaktadır. Bu sebeple Mahkemece, taşınmazın davalıya bağışlanmış olduğunun kabul edilmesi doğru değildir.
    Davacı, 1993 yılında emekli olduğunda kıdem tazminatı ile taşınmazı satın aldığını ileri sürmüş, davalı ise, taşınmazın bileziklerin bozdurulması, kızı ve oğlunun yardımları ile işlediği iğne oyasından gelen paralarla bedelinin bir bölümünün ödendiğini bildirmiştir. TMK"nun 6 ve 222. maddeleri gereğince tarafların iddia ve savunmalarını kanıtlamaları gerekir. Dinlenen davacı tanığı davalı eşin ev hanımı olup katkısının bulunmadığını, davalı tanıklarından olan ve davalı eşin kız kardeşi..., evin öncesinde kendilerine ait olduğunu, davacının 1993 yılında emekli olduğunda kendisine sattıklarını, evin toplam bedeli 110.000 lira olup, 80.000 lirasının davacı, kalan miktarın davalı ve çocukları tarafından ödendiğini, davalının el işi, iğne oyası yapıp sattığını, para kazandığını bildirmiştir. Dava konusu taşınmazın tapuda davalı adına satış suretiyle 08.05.1996 tarihinde tescili sağlanmıştır. Davacının çalıştığı ve emekli olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ne var ki emeklilik belgeleri ile kıdem tazminatına ilişkin tahakkuk ve ödeme belgeleri getirtilmemiştir. Davacının 1993 yılında emekli olduğu tarafların kabulünde olmasına ve evin de bu tarihte alındığı iddiasına rağmen tapuda 1996 yılında tescil edildiği nazara alındığında, kıdem tazminatının miktarı, taşınmaz alımına harcanıp harcanmadığı, harcanmış ise aradaki zamanda ne şekilde değerlendirildiği, banka hesabı bulunup bulunmadığı, tasarruf ve muhafaza biçimi konusunda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
    Saptanan bu hukuki ve somut olgular karşısında, dava konusu taşınmazın davacının emekli olması sonucunda elde ettiği kıdem tazminatı ile satın alınıp alınmadığının araştırılıp belirlenmesi gerekir. Davacının emekliliğine esas belgeler ile kıdem tazminatı tahakkuk ve ödenmesine ilişkin bilgi ve belgelerin, tazminatın banka aracılığıyla ödenmiş ise banka hesap hareketlerini gösterir cetvelin eksiksiz olarak getirtilmesi, tarafların tanık listelerinde bildirdikleri tanıklarının (HMK"nun 243 md) yeniden dinlenilmek suretiyle, davacının emekli ikramiyesinin tamamının taşınmazın alımına harcanıp harcanmadığının, ya da ne miktardaki bölümünün evin alımına harcandığının, kalan bölüm bakımından davalının katkısı olup olmadığının, varsa ne şekilde katkı sağladığının, tarafların çocuklarının taşınmazın bedelinin ödenmesinde yardımlarının olup olmadığının ayrıntılı ve tereddüte mahal vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulması, davalının iğne oyası ve terzilik işlerinden tasarruf edebilecek ve katkı yapacak kadar para elde edip etmediğinin tanıklardan sorularak saptanması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nun 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesi, gerekli görüldüğü takdirde davacının dava dilekçesinde "her türlü delile" dayandığını açıkladığına göre, bunlar arasında sayılan yemin
    (HMK"nun 225 vd) deliline de dayandığının kabulü ile yemin teklif hakkını kullanıp kullanmayacağının hatırlatılmasının düşünülmesi, davacının TMK"nun 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü de gözetilerek tarafların katkı oranlarının belirlenmesine çalışılması, bu belirlemede gerekirse hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerinin de dikkate alınması, bu katkı oranının uzman bilirkişi vasıtasıyla belirlenecek dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri ile çarpılması sonucu katkı payı alacağının saptanması, dosyanın konunun uzmanı bir hukukçu ve mali müşavir bilirkişiye verilerek yukarıda belirtilen esaslar gözetilerek tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4 (HMK"nun 297/ç) ve HUMK"nun 440/l maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    .





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi