8. Hukuk Dairesi 2012/7191 E. , 2013/37 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
... ile Hazine aralarındaki tescil davasının kabulüne dair... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 09.02.2012 gün ve 177/69 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, 1004, 1005, 1006, 1008 ve 1009 nolu parsellerin yanında bulunan yaklaşık 40 dönümlük arazinin kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tapulama dışı bırakıldığını, vekil edeni tarafından imar ve ihya edildiğini açıklayarak kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline, bu süreçte idari yoldan veya başka surette taşınmaz tapuya tescil edilmiş ise malik görünene karşı tapu iptali isteme haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili ile Hazine vekili, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilemeyeceğini, açıklamışlar ve davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, “teknik bilirkişiler Kıyasettin Yol ve....tarafından düzenlenen 01.02.2011 tarihli koordinatlı haritada işaretli 34600 m2 alanlı taşınmazın TMK"nun 713/1. maddesi gereğince davacı adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmesi üzerine hüküm, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK"nun 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tescil davasıdır.
Mahkemece, kazanma, imar ve ihya koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle 34630 m2’lik taşınmaz hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Her ne kadar, Uzman Bilirkişi Ziraat Mühendisi, taşınmazın imar ve ihya edildiğini, taşlık ve kayalık yerlerden olmadığını, dere yatağından kazanılmadığını, 2. sınıf kuru tarım arazisi olduğunu bildirmiş ise de; rapor içerik itibarıyla dosya kapsamı ve belirlenen somut olgularla örtüşmemektedir. 22.11.2010 tarihinde yapılan keşifte dinlenen Yerel Bilirkişiler ve tanıklar; dava konusu taşınmazın bulunduğu mevkiinin Dörtdam ve ... Köprüsü Mevkii olarak bilindiğini, ...
Köprüsü... bulunan.... üzerinde olduğunu, zeminde.... Çayının görüldüğünü, taşınmazın batısında yer aldığını,...... batı yakasında bir sıra halinde yer alan tarlalardan sonra Dörtdam tepesine kadar olan arazinin 1970’li yıllara kadar “sazlık” olduğunu, 1970’li yıllardan itibaren köye traktör girdiğini ve.... Harekatından evvel davacı tarafından ekilmeye başlandığını, davaya konu taşınmaz ile Dörtdam tepesi arasında kalan arazinin çorak nitelikte bulunduğunu, ekilip biçilmediğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu yer, evvelinde “sazlık” niteliğinde bulunduğunu, sazlıktan doğuya doğru çorak arazi ve mer’anın yer aldığını, köylülerin hayvanlarını otlattıklarını açıklamışlar ve tanıklardan ..., dava konusu yerin 1979-1980’li yıllarda “su yeri ve sazlık” iken ihya edilerek tarla haline getirildiğini, o tarihten beri ekip biçtiğini ayrıca bildirmiştir.
Yine, Teknik Bilirkişiler renkli harita sunmakla birlikte, taşınmaz ve çevresi ile... Çayını açık bir biçimde harita üzerinde göstermemişler ve komşu parseller ile tespit harici bırakılan yerler raporlarına ekli krokide dava konusu yerin çevresinde belirtmemiş iseler de, dosya arasında bulunan aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1997/163 Esas sayılı dosyasına sunulan Fen Memuru...imzalı 15.06.1998 ve aynı dosyaya ait yine aynı Bilirkişi tarafından düzenlenen 19.07.1998 tarihli krokiler ile dosya içerisinde bulunan Kadastro Teknisyeni Hakan Kesin imzalı 17.11.2009 tarihli (1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait 18.12.2009 tarih ve 2009/177 Esas sayılı yazısı üzerine çıkarılan paftadır) pafta üzerinde yapılan incelemede rapor ve krokilerin düzenlendiği tarih itibarıyla dava konusu yerin henüz imar ve ihya edilmediği, 1008 ve 1009 sayılı parsellerin batı ve doğusunda sırasıyla kadastro tespit harici yer ile ... Çayının yer aldığı ve haritada açık bir biçimde gösterildiği, dava konusu yapılan ve tesciline karar verilen taşınmazın ... Çayı, çay yatağında yer aldığı, 1970-1980’li yıllarda bu yerlerin sazlık niteliğinde bulunduğunun keşif tutanağı kapsamı ile saptandığı, gerek eldeki dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler gerekse dosya arasına delil olarak konulan Yargıtay denetiminden geçerek onanan....1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1997/163 Esas ve 1999/178 Karar sayılı dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgeler ile kroki ve pafta kapsamlarıyla sabit görülmüştür.
Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında taşınmazın öncesinin sazlık yerlerden olduğu.... Çayı yatağında bulunduğu konusunda duraksamamak gerekir. Sazlık ve bataklık niteliğinde bulunan yerler ile dere ve çay yataklarının TMK"nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C. maddesi gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya ile edinilmeleri mümkün bulunmamaktadır. Bu tür yerlerin TMK’nun 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu yapılacak biçimde tapuya tescilleri de olanaklı değildir.
Öte yandan, 5516 sayılı Bataklıkların Kurutulması ve Bundan Elde Edilecek Topraklar Hakkındaki Kanunun 1.,2.,3.,4., 5. ve 6. maddeleri gereğince, sazlık ve bataklık yerlerin ancak idari yoldan Valiliğe başvurulması suretiyle ve izin alınarak kültür arazisi haline getirilmeleri mümkündür. Her ne kadar bu Kanun 02.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5637 sayılı Kanunla kaldırılmış ise de; yürürlükten kaldırıldığı tarihe kadar 5516 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması olanağının bulunduğu ve bu Kanun hükümlerine tabi olduğu konusunda duraksamama gerekir. Anılan Kanun hükümleri uyarınca yapılan bir imar ve ihya da söz konusu değildir.
O halde, belirlenen bu olgular karşısında Mahkemece taşınmazın nitelik itibarıyla kazanmaya elverişli yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.