Esas No: 2019/2358
Karar No: 2022/14683
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/2358 Esas 2022/14683 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/2358 E. , 2022/14683 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Her iki sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
1) Sanık ... yönünden;
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafisinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
Suç tarihi itibarıyla sanığın adli sicil kaydında sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin iki karar mevcut olup, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2008 tarihli, 346-25 Esas ve Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere, kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir hüküm niteliğinde olmadığı, dolayısıyla suç tarihi itibarıyla sanığın kasten işlediği suçtan dolayı kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün bulunmadığı, 5271 sayılı CMK'nin 231. maddesinin 8. fıkrasına eklenen 2. cümle hükmünün suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetilmeden, sanığın sabıka kaydının bulunduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırı,
2) Sanık ... yönünden;
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır” hükmü ile 6099 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik sonucunda anılan maddeye eklenen “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” hükmü ve aynı Kanun'un 28. maddesinde düzenlenen “Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.” şeklindeki düzenlemelere aykırı olarak, yokluğunda verilen kararın sanığın dosyadaki bilinen en son adresi olan sorgusunda bildirdiği adresine çıkarılan ve iade edilen tebligattan sonra, tebligat tarihi itibarıyla MERNİS adresi bulunmayan ve yapılan araştırmalara göre başkaca adresi de tespit edilemeyen sanığa ilanen tebliğ edilmesi gerekirken, daha önce usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat bulunmadığı halde sorguda bildirdiği adresine Tebligat Kanunu‘nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle, öğrenme üzerine sanığın hükmü yasal sürede temyiz ettiğinin kabulü ile mahkemenin 15.06.2016 tarihli temyiz isteminin reddine dair ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
Sanığın UYAP aracılığıyla MERNİS üzerinden ulaşılan nüfus kaydına göre hükümden sonra 28.03.2022 tarihinde öldüğü belirlendiğinden, bu durumun kesin olarak tespiti halinde 5237 sayılı TCK’nin 64/1 ve 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafisi ve sanık ...’in temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanık ... için diğer yönleri incelenmeksizin, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.