Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/13030
Karar No: 2017/6936
Karar Tarihi: 18.09.2017

Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2016/13030 Esas 2017/6936 Karar Sayılı İlamı

19. Ceza Dairesi         2016/13030 E.  ,  2017/6936 K.

    "İçtihat Metni"

    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"na aykırılıktan ...Ulaştırma Org. Tur. Tic. Ltd. Şirketi hakkında ... Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğinin 20/08/2015 tarihli ve ... sayılı idarî para cezası karar tutanağı ile uygulanan 391,00 Türk lirası idarî para cezasına yönelik başvurunun reddine dair Sivrihisar Sulh Ceza Hakimliğinin 21/12/2015 tarihli ve 2015/332 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı"nın 11/08/2016 gün ve 8920 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/09/2016 gün ve KYB. 2016/340665 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
    Anılan ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre, hız kurallarına aykırılık nedeniyle araç tescil plakasına istinaden idari yaptırım kararı düzenlendiği, ancak ... plakalı aracın 04/08/2015-03/09/2015 tarihleri arasındaki dönemde...isimli şahsa kiralandığı, kabahat fiilinin işlendiği 20/08/2015 tarihinde aracın ... isimli şahsın fiili hakimiyetinde bulunduğu, kaldı ki dosya kapsamında bulunan kira sözleşmesi uyarınca trafik cezasının kiracıya ait olması karşısında, başvurunun kabulü ile idari yaptırım kararının iptaline karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    2918 sayılı yasanın "Hız sınırlarına uyma" başlıklı 51.maddesi; "...Sürücüler, aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse yönetmelikte belirtilen hız sınırlarını aşmamak zorundadırlar.
    "(Değişik: 8/1/2003 - 4785/4 md) Hız ölçen teknik cihaz veya çeşitli teknik usullerle yapılan tespit sonucu hız sınırlarını yüzde ondan yüzde otuza (otuz dahil) kadar aşan sürücülere ... lira, yüzde otuzdan fazla aşan sürücülere ... lira para cezası uygulanır...
    Adı geçen yasanın "Cezaların Uygulanması" başlıklı ikinci bölümünün, "Tescil plakasına göre tutanak düzenlenmesi" başlıklı 116. maddesi;
    "...(Değişik birinci fıkra: 25/6/1988 - KHK - 330/8 md.; Aynen Kabul: 31/10/1990 - 3672/7 md.) Trafiği tehlikeye düşürecek, engel olacak şekilde veya yasaklanmış yerlerde park etmiş araçlara veya trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenmiş bulunan, karayolları ağırlık kontrol mahallerinde işaret, ışık, ses veya görevlilerin ikazına rağmen tartı sistemine girmeden seyrine devam eden ve sürücüsü tespit edilemeyen araçlara, tescil plakalarına göre ceza veya suç tutanağı düzenlenir.
    Para cezasının ödenmesi gerektiği hallerde trafik kaydında araç sahibi olarak görülen kişiye cezayı ödemesi için posta yoluyla tebligat yapılır, bu şekilde tebliğ edilemeyen tutanaklar ilgili tahsil dairesinin ilân asmaya mahsus yerinde liste halinde ilân edilir, ilân tarihini takip eden otuzuncu gün tebligat yapılmış sayılır ve bu cezalar 114 ve 115 inci maddelerde belirtilen şekilde takip ve tahsil olunur..." hükümlerini amirdir.
    Anayasa Mahkemesinin 06.03.2008 tarih, 2004/116 E.- 2008/74 K. sayılı kararında;
    "...2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 47. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca uygulanan idari para cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, adı geçen yasanın itiraz konusu 116. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...ve sürücüsü tespit edilemeyen.." ile "...tescil plakalarına göre..." ibarelerinin Anayasa"nın 38. maddesine aykırılığı savıyla iptali için başvurulmuştur.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 116. maddesi, trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenen ancak sürücüsü tespit edilemeyen araçlara, trafik zabıtasınca tescil plakasına göre ceza veya suç tutanağı düzenleme olanağı tanıyan bir kuraldır. Maddenin birinci fıkrasında,
    a) Trafiği tehlikeye düşürecek, engel olacak şekilde veya yasaklanmış yerlerde park edilen,
    b) Trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenmiş bulunan ve sürücüsü tespit edilemeyen araçlara, Trafik zabıtası, trafik zabıtasının bulunmadığı yerlerde polis ve Jandarma Genel Komutanlığının görevlendirdiği personeli tarafından;
    c) Ayrıca, karayolları ağırlık kontrol mahallerinde işaret, ışık, ses veya görevlilerin işaretlerine rağmen tartı sistemine girmeden seyrine devam eden ve sürücüsü tespit edilemeyen araçlara Karayolları Genel Müdürlüğünün yetkili personeli tarafından,
    Tescil plakasına göre tutanak düzenleneceği öngörülmüştür.
    Aynı maddenin üçüncü fıkrasında araç sahiplerine, düzenlenen tutanaklara itiraz etme olanağı tanınmış, süresinde yapılan bir itirazı mahkemenin hangi usule göre inceleyip karara bağlayacağı konusu ise 5326 sayılı Kabahatler Yasası"nın 28. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
    Anayasa"nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz" denilerek suçsuzluk karinesi, yedinci fıkrasında ise "Ceza sorumluluğu şahsidir" denilerek, herkesin kendi eyleminden sorumlu tutulacağı, başkalarının suç oluşturan eylemlerinden dolayı kimsenin cezalandırılamayacağı ilkeleri kabul edilmiştir.
    Suçsuzluk karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin, adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade eder. 2918 sayılı Yasa"nın 116. maddesinin birinci fıkrasında sayılan ihlaller nedeniyle, sürücüsü tespit edilemeyen araçlara tescil plakalarına göre ceza veya suç tutanağı düzenlenmesi, bir trafik kuralının ihlal edildiğine dair suç isnadı niteliğinde olup suçsuzluk karinesine aykırılık taşımamaktadır.
    Suçsuzluk karinesi kapsamında yer alan ve iddia edenin iddiasını ispatla yükümlü olması kuralı da Anayasa"nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasının bireylere sağladığı anayasal bir güvencedir. Madde gerekçesinde de bu konu açıkça ifade edilmiştir. Ancak genel anlamda suçun kanıtlanması yükümlülüğü iddia edende kaldığı sürece, savunmasını oluşturmak için ispat yükünü sanığa devreden kurallar ile hukuki veya fiili varsayımların olduğu durumlarda ispat yükünün yön değiştirmesi, masumiyet karinesine aykırılık taşımaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de birçok kararında ispat külfetini tersine çeviren hukuki veya fiili karinelerin kabulünü Sözleşme"nin 6. maddesinin ikinci fıkrasına aykırı bulmamıştır.
    Cezaların kişiselliği kuralı gereğince bir kişi, sadece kendisine ait kusurlu fiilinden sorumlu tutulabilir. Bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılması veya bir eylemin asli veya feri faili olmadan o eylemden sorumlu tutulması, Anayasa"nın 38. maddesinin yedinci fıkrası gereğince olanaklı değildir.
    116. maddedeki sorumluluk, iradi ve kusurlu olan sürücünün eylemine dayanmaktadır. Ancak sürücünün kimliğinin belirlenmesinde, 116. maddede sayılan ihlallerin niteliğinden kaynaklanan güçlükler bulunduğundan, trafik ihlaline ilişkin tutanak, aracın tescil plakasına göre düzenlenmektedir. Ayrıca kural ihlali yapan ve sürücüsü tespit edilemeyen araçların, trafik zabıtası tarafından saptanabilecek plâkasından başka ayırt edici bir özelliğinin bulunmadığı, ancak plâka ile de araç sahibine ulaşılabileceği açıktır.
    Dolayısıyla Anayasa"ya aykırılığı ileri sürülen düzenlemenin, gelişen, büyüyen, çeşitlenen ve çoğalan trafik sorunlarını zamanında ve etkin bir biçimde denetleyebilmek ve toplum hâlinde yaşamanın güvenli bir biçimde sürdürülebilmesi amacıyla, demokratik toplumda zorunlu olarak getirilen uygulamalar olduğu kabul edilmelidir.." şeklinde, yasa maddesinin, sadece belirli durumlar ve ihlaller için, ihlali yapan sürücülerin kimliğinin tespit edilememesi şartının birlikte gerçekleşmesi halinde araç plakasına ceza yazılabileceğini düzenlediği ve araç sahiplerinin, sürücüye kesilmesi gereken idari para cezalarına karşı, 5326 sayılı kanuna göre itiraz yoluna başvurabilecekleri ve itirazın uzman mahkemece inceleneceği, söz konusu tutanağın düzenlenmesi işleminin, maddi gerçeğe değil, ceza yaptırımının usulüne dair bir madde olduğu gerekçesiyle, maddenin Anayasa"nın ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırı olmadığı yönünde bir karar vermiştir.
    2918 sayılı kanunun 116/1 maddesinin, Anayasaya aykırı olduğu hususunda Tire Sulh Ceza Mahkemesi tarafından “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesi gereğince bireyin sadece kendi eyleminden sorumlu olması gerektiği, oysa itiraz konusu kuralla uygulanan yaptırımın “başkasının fiilinden sorumlu olma” anlamına geleceği, bu kuralla ispat yükü ters çevrilmek suretiyle kişilerin yargı organları önünde suçsuzluğunu kanıtlama yükümlülüğü altına sokulduğu, bu nedenle itiraz konusu kuralın Anayasa"nın 2. ve 38. maddelerine aykırı olduğu “ gerekçesiyle itiraz edilmesi üzerine Anayasa Mahkemesinin 02/05/2013 gün, 2013/44 E-2013/59 K sayılı ilamında ise;
    2918 sayılı Kanun’un 116. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…ve sürücüsü tespit edilemeyen…” ve “…tescil plakalarına göre…” ibarelerine yönelik olarak daha önce yapılan itiraz başvurusu, Anayasa Mahkemesinin 6.3.2008 günlü, E.2004/116, K.2008/74 sayılı kararıyla esastan reddedilmiş ve bu karar 1.7.2008 günlü, 26923 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış olup, 10 yıllık süre geçmemiş olduğundan, sadece“Trafiği tehlikeye düşürecek, engel olacak şekilde veya yasaklanmış yerlerde park etmiş araçlara veya trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenmiş bulunan, karayolları ağırlık kontrol mahallerinde işaret, ışık, ses veya görevlilerin ikazına rağmen tartı sistemine girmeden seyrine devam eden … araçlara … ceza veya suç tutanağı düzenlenir.” kuralı üzerinde esastan inceleme yapılması sonucunda;
    İtiraz konusu kuralın, kişilerin can ve mal güvenliğini korumak, toplumun refah, huzur ve mutluluğunu etkileyen trafik kazalarının önlenmesini sağlamak ve böylece kamu düzenini korumak amacıyla öngörüldüğü, bu düzenlemenin anayasal sınırlar içinde kanun koyucunun takdirinde olduğu, kanun koyucunun, anayasal sınırları aşmadan takdir yetkisini kullanarak düzenlediği kural, hukuk devleti ilkesine aykırılık taşımadığı gerekçesiyle itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olmadığına karar verilmiştir.
    5326 sayılı yasanın "Başvuru yolu" başlıklı 27. maddesi; "... (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir...", ve
    "Başvurunun incelenmesi" başlıklı 28. maddesi; "...(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re"sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir.
    (5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır.
    (6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur.
    (7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar..." hükümlerini amirdir.
    İdari para cezasının muhatabı olan kişilerin haklarında düzenlenen tutanağa karşı yasada belirtilen itiraz yoluna başvurma hakları vardır. İdari para cezasına karşı itiraz yoluna başvurulduğunda, ilgili merci tarafından incelemenin nasıl yapılacağı da yasada açıkça belirlenmiştir.
    Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 27.11.2014 tarihli, 2014/22963 E: - 2014/19969K. sayılı kararında, Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsi geçen 06.03.2008 sayılı kararına atıfta bulunarak,
    "...İdari para cezası karar tutanağının resmi evrak niteliğinde bulunduğu ve aksi ispat edilinceye kadar geçerli olduğu, ispat kuvveti bakımından başkaca bir delille (kamera kaydı gibi) desteklenmesinin gerekmediği, bu yönde mevzuatımızda bir hüküm bulunmadığı, (kaldı ki somut olayda görüntü kaydının mevcut olduğu)
    Ancak muterizin belirtilen gün ve saatte başka bir yerde olduğuna ilişkin veya tespit edilen aracın rengi ve modelinin kendi aracı olmadığına dair geçerli sayılabilecek bir başvurusunun bulunması halinde ancak görevli polis memurunun beşeri bir hata yaptığının kabul edilebileceği,
    Somut olayda bu yönde bir itiraz da bulunmadığı dikkate alındığında, idari para cezasına karşı yapılan başvurunun reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir..." gerekçesiyle,
    Başvuran hakkında idari para cezasına yönelik başvurunun kabulü ile idari para cezasının kaldırılmasına ilişkin Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/02/2014 tarihli ve 2013/957 değişik iş sayılı kararının, CMK.nun 309.maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek üzere BOZULMASINA karar verilmiştir.
    Yukarıda açıklanan mevzuat ve emsal kararlarla, Dairemizin de emsal kararlarında;
    Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek amacıyla hazırlanmış olan 2918 sayılı Kanun"un, 116. maddesinde belirtilen araç plakasına ceza tutanağı düzenleme uygulamasının; maddi dünyada varolduğu hususunda hiçbir tereddüt bulunmayan ve yasada belirtilmiş olan bir trafik kural ihlalinin gerçekleşmesi halinde, ihlali yapan ve yasaya göre cezalandırılması gereken failin (kabahatlinin) kimliğinin tespitinin çok güç veya imkansız olması hallerinde, idari yaptırım tutanağının araç plakasına göre araç sahibi muhatap alınarak yazılması düzenlemesini içerdiği ve Anayasa"ya aykırı bulunmadığı değerlendirilmektedir.
    2918 sayılı Kanun’un 1. maddesinde, Kanun’un amacı, karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanması ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemlerin belirlenmesi olarak ifade edilmiş, aynı kanunun Kanun"un 116. maddesinde ise trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenen ancak sürücüsü tespit edilemeyen araçlara, trafik zabıtasınca tescil plakasına göre ceza veya suç tutanağı düzenlenebileceği belirtilmiş, yukarıda açıklandığı üzere, Yargıtayın farklı dairelerince bu kurala uygun olarak verilen kararlar yerleşik uygulamaya dönüşmüş ve Anayasa mahkemesi tarafından verilen kararlarda anılan maddenin Anayasaya aykırı olmadığı net bir şekilde belirtilmiştir.
    Kanun yararına bozmaya konu dosyada;
    ... Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 20.08.2015 tarihli idari para cezası tutanağında, olay tarihinde 2918 sayılı Kanun"un 51/2-b maddesinin, "hız sınırını aşarak" ihlal edildiği, sürücüsü tespit edilemediğinden tescil plakasındaki araç sahibi aleyhine idari para cezası hazırlandığı, itiraz dilekçesiyle birlikte dosyaya sunulan belgeler incelendiğinde, söz konusu aracın 04.08.2015 - 03.09.2015 tarihleri arasındaki dönemde Muhammed Akkın isimli kimlik ve adres bilgileri belli bir şahsa kiralandığı, kabahat fiilinin işlendiği 20.08.2015 tarihinde, aracın adı geçen şahsın fiili hakimiyetinde bulunduğu, ayrıca olay yerinde radar levhasının da bulunmadığı iddiasıyla itiraz yoluna başvurulduğu görülmektedir.
    Mahkemece, başvurunun incelenmesi sırasında, itiraz eden tarafından dosyaya sunulan belgeler incelenmiş ve neticede "...yasada sürücüsü tespit edilemeyen araçların tescil plakasına cezai yaptırım uygulanacağının hüküm altına alındığı..." gerekçeleriyle başvurunun reddine karar verilmiştir.
    Kanun Yararına Bozma olağanüstü kanun yoluna ancak ilk derece mahkemesince verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ya da hükümlere karşı gidilebilir. Kesinleşen kararlardaki her hukuka aykırılık değil, temyiz nedeni olabilecek hükme etkili ve başka suretle giderilmesi mümkün olmayan hukuka aykırılıklar, olağanüstü kanun yolunda bozma nedeni olarak ileri sürülebilecektir.
    Yukarıda yazılı açıklamalar ışığında; somut olayımızda; itiraz eden tarafından, kira sözleşmesine istinaden aracını kimliği belli bir şahısa kiraya verdiği için ihlal günü aracın üçüncü bir şahsın kullanımında olması nedeniyle cezanın kendisine kesilemeyeceği iddia edilip ileri sürülmüş isede ,
    Kira sözleşmesinin tek başına aracın zilyetliğinin başka birisine geçtiğini göstermeyeceği gibi itiraz eden tarafından aracı kullanan kişinin açık kimlik bilgilerini gösteren bir belgenin ibraz edilmemiş olması, sadece kira sözleşmesine dayanılarak aracı kullanan kişinin tespitinin mümkün olmaması, kural ihlalinin olmadığına dair herhangi bir iddianın dahi ileri sürülmemiş olması, aracı kullandığı iddia edilen kişinin bulunması halinde dahi kendi aleyhine beyanda bulunmamasının kuvvetle muhtemel olması, kira sözleşmesinde trafik cezalarının aracı kiralayan kişiye ait olacağı şeklinde bir hüküm bulunmasa dahi araç sahibinin ihlali yapan kişiye her zaman rücu edebileceğinin anlaşılması karşısında; olağan üstü yasa yolu olan kanun yararına bozmaya konu edilebilecek nitelikte hukuki ihlal bulunmadığından;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu nedenlerle yerinde görülmediğinden REDDİNE, 18/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi