Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/137
Karar No: 2019/692

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/137 Esas 2019/692 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/137 E.  ,  2019/692 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 844-106

    Silahla tehdit suçundan sanık ...’nın TCK’nın 106/2-a, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.10.2011 tarihli ve 91-802 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 21.10.2015 tarih ve 23153-36122 sayı ile;
    " a- TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanun"un 3. maddesindeki "Fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi" çerçevesinde somut olay açıkça irdelenerek, temel cezanın saptanması gerektiği gözetilmeden, dosya içeriğiyle uyumlu olmayan "Olayın meydana geliş şekli, sanığın sabıka kaydının, sanığın saik ve amacının, sanık ile müşteki arasındaki sosyal ilişki niteliğinin ve komşu esnaf olmalarının, olayın saatinin gö-zönüne alındığı" şeklindeki gerekçelerle, sabıka kaydı olmayan sanık hakkında, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak ve hakkaniyet ölçülerine uyulmayarak fazla tayini,
    b- TCK"nın 62. maddesinde öngörülen "Failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri" gibi hususlar değerlendirilmeden "…Yargılama süresince sanık lehine takdiri indirim nedeni olabilecek bir husus tespit edilemediği…" biçimindeki kanuni olmayan ve yetersiz gerekçe ile takdiri indirimin uygulanmaması," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 04.02.2016 tarih ve 844-106 sayı ile;
    "Sanığa verilen ceza miktarı belirlenir iken, olayın meydana geliş şekli, sanığın saik ve amacının, sanık ile müşteki arasındaki sosyal ilişki niteliğinin ve komşu esnaf olmalarının ve olay saatinin göz önüne alındığı ve bu nedenler ile sanığın eylemi için uygulanan kanun maddesinin ön gördüğü asgari ceza miktar ve sürelerinden daha fazla bir sürenin ve miktarın belirlenmesi yoluna gidildiği,
    Yargılama süresinde sanık lehine takdiri indirim nedeni olabilecek bir hususun tespit edilemediği ve bu yönde bir eğilimin oluşmadığı,
    Yargıtay bozma kararının dosya içeriğine uygun olmadığının düşünüldüğü zira;
    Sanık ile müştekinin komşu esnaf olduklarının,
    Tehdit eyleminin de komşu esnaflık ilişkisi nedenine dayalı olarak gerçekleştiği,
    Olayın, sabahleyin iş yerini açma saatinde gerçekleştiği,
    Bu süreç içinde ki sanığın saik ve amacının, temel ceza süresinin belirlenmesinde esas alındığının açıklanmasına rağmen, mahkememiz tarafından açıklanan bu hukuki nedenlerin "...hakkaniyet ölçülerine uymadığı..."nın bozma kararında ileri sürüldüğü,
    Bozma kararında sanığın sabıkasız olmasının göz önüne alınması gerektiğinin işaret edildiği,
    Halbuki TCK"nın 61. maddesinde ceza süresi belirlenir iken "..suçun işleniş biçimi... suçun işlenmesinde kullanılan araçlar... suçun işlendiği zaman ve yer... failin güttüğü amaç ve saiki..."nin göz önünde bulundurularak işlenen suçun kanuni tanımında ön görülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel ceza süresinin belirlen-mesi gerektiğinin işaret edildiği,
    Mahkememizce de aynı bu kanun maddesinin tarif ettiği şekilde temel cezanın belirlenmesine çalışıl-dığı,
    Suçun işlenmesinde ki en basit hali ile dava konusu olayda olduğu gibi "..nitelikli.." halleri arasında ki farkın karara yansıtılmasına çalışıldığı,
    Sanığın sabıka kaydında eski bir hüküm kaydının olmaması halinin her halükarda sanığın alt sınırda ki ceza süresi ile cezalandırılmasını gerektirmediği," gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanığın ilk hükümde olduğu gibi mâhkumiyetine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.04.2016 tarihli ve 153548 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 742-640 sayı ile; 5320 sayılı Kanun"a, 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 17.02.2017 tarih ve 57-4734 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın hakaret suçundan mahkûmiyetine ilişkin kesin nitelikteki hükme yönelik temyiz isteminin Özel Dairece reddine karar verilmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık hakkında silahla tehdit suçundan verilen hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- TCK’nın 106. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası gerektiren suçta, temel cezanın iki yıl altı ay hapis olarak tayin edilmesinin isabetli olup olmadığı,
    2- TCK’nın 62. maddesinin uygulanmama gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığı,
    Hususlarının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    01.01.2011 tarihli olay ve muhafaza altına alma tutanağına göre; katılan ...’un polis merkezine başvurarak Şeker Mahallesi Toki Sıraevler AVM içerisinde işletmekte olduğu markete komşu olan sanık ...’nın kendisini silahla tehdit ettiğini ve hakarette bulunduğunu beyan etmesi üzerine sanığın yakalanarak polis merkezine getirildiği, olayda kullanıldığı iddia edilen ve üzerinde "Beretta" ibaresi bulunan tabanca görünümlü çakmağın sanık tarafından görevlilere teslim edildiği,
    Polis memurları tarafından düzenlenen 01.01.2011 tarihli CD inceleme tutanağına göre; katılanın işletmekte olduğu markete ait kamera kayıtlarının katılan tarafından CD ortamında teslim edildiği, CD’de bulunan görüntüler üzerinde yapılan incelemede aynı gün saat 07.28 sıralarında ekranın sağ üst köşesinden bir şahsın geldiğinin görüldüğü, ancak görüntülerin düşük çözünürlükte olması nedeniyle herhangi bir tespitte bulunulamadığı,
    Güvenlik kamerası kaydına ilişkin 27.06.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre; görüntülerde katılan işyerini açtığı sırada yaklaşık 30-40 metre mesafeden siyah giyimli, yüz kısmı görünmeyen erkek bir şahsın katılana doğru gelerek sağ kolunu bir süre katılana doğrultarak beklediği, ancak şahsın elinde bulunan eşyanın görüntülerden ayırt edilemediği, katılanın kamerayı işaret etmesi üstüne bu şahsın sağ kolunu indirerek kamera açısından çıktığı, görüntü kalitesi düşük ve şahsın kameraya uzak olması nedeniyle bu kişinin teşhisinin mümkün olmadığı,
    Sanığın adli sicil kaydına göre sabıkasız olduğu,
    Yerel Mahkemece 27.10.2011 tarihli oturumda adli emanetin 2011/47 sırasında kayıtlı bulunan eşya üzerinde yapılan incelemeye göre; bu eşyanın normal tabanca boyutlarında, koyu renkli, üzerinde "9. mm Beretta" ibaresinin yer aldığı gerçek bir tabanca görünümlü gaz çakmağı olduğu, çakmağın gaz sibobunun kabzenin yere bakan kısmında bulunduğu, namlu ve kabze altındaki sibop kısmı incelenmeden sahte bir tabanca veya bir gaz çakmağı olduğunu anlayabilmenin mümkün olmadığı,
    Yerel Mahkemece; "… Olayın meydana geliş şekli, sanığın sabıka kaydının, sanığın saik ve amacının, sanık ile müşteki arasındaki sosyal ilişki niteliğinin ve komşu esnaf olmalarının, olayın saatinin göz önüne alındığı," gerekçe gösterilmek suretiyle temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlendiği ve "Yargılama süresinde sanık lehine takdiri indirim nedeni olabilecek bir hususun tespit edilemediği ve bu yönde bir eğilimin oluşmadığı," gerekçesiyle de takdiri indirim nedenlerinin uygulanmadığı
    Anlaşılmıştır.
    Katılan aşamalarda; Şeker Mahallesi Toki Sıraevler AVM içerisinde bulunan 46/A, B ve C numaralı dükkanlarda eşiyle birlikte market işlettiklerini, olay günü saat 07.26 sıralarında tek başına işyerini açmakta olduğu sırada aynı yerde marketi bulunan sanığın elinde tuttuğu küçük çaplı ve rengini hatırlamadığı bir tabancayı kendisine doğrultarak üzerine doğru yürüdüğünü, sanığın eli ile ikametinin güzergahını işaret ederek "Seni bir gün burada öldüreceğim." dediğini, kendisinin ise sanığa "Ne yapıyorsun, bak güvenlik kameraları var, çekiyor." diye söylemesi üzerine sanığın tabancayı belinin arkasına takıp "Ananızı sinkaf edeceğim, piç, şerefsiz!" şeklinde küfürler ederek kendi dükkânına girdiğini, sanıkla aralarında bir husumet bulunmadığını, ancak sanıkla aynı şekilde market işletmesi nedeniyle sanığın bu durumu hazmedemediğini, sürekli olarak kendisini zabıtaya şikâyet ettiğini, olaya ilişkin güvenlik kamerası kaydının olduğunu,
    Beyan etmiştir.
    Sanık soruşturma aşamasında; Şeker Mahallesi Toki Sıraevler AVM içerisinde oğlu ile birlikte market işlettiğini, olay günü saat 07.30 sıralarında marketini açtığını, marketin dışında bulunan askıya top filesini asarken yere düşmesi üzerine sinirlenerek kendi kendine küfürlü şekilde konuştuğunu, ancak dükkanına 20-30 metre mesafede bulunan ve o sırada dükkanını açmakta olan katılanın bu sözleri kendisine söylediğini sanarak "Sensin o söylediklerin." dediğini, bunun üzerine katılanın üzerine doğru yürüyerek "Düzgün konuş, sana söylemedim." diye karşılık verdiğini, katılanın ise kendisine "O… çocuğu, burada kamera var, seni çekiyor, sen bittin!" dediğini, katılana silah çekmesinin söz konusu olmadığını, olay esnasında elinde tuttuğu ve sürekli olarak markette bulunan çakmağı sigara yakmak için kullandığını, katılanın bunu silah zannettiğini,
    Kovuşturma aşamasında ise; olay günü saat 07.00 sularında işlettiği marketi açmak için dükkânının önünde olduğunu, pantolonunun kemerinde takılı olan anahtarı çıkartmak isterken belinde takılı olan oyuncak tabancanın yere düştüğünü, bu tabancayı tekrar beline takmak için eline aldığını, katılana yönelik bir şey yapmadığını, katılanın kendisine iftira attığını, katılanın da bir market işlettiğini ve sorunun bundan kaynaklanmış olabileceğini,
    Savunmuştur.
    Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
    1- TCK’nın 106. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası gerektiren suçta, temel cezanın iki yıl altı ay hapis olarak tayin edilmesinin isabetli olup olmadığı;
    Temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler TCK"nın 61. maddesinin birinci fıkrasında;
    "(1) Hâkim, somut olayda;
    a) Suçun işleniş biçimini,
    b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
    c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
    d) Suçun konusunun önem ve değerini,
    e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
    f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
    g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
    Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler…" şeklinde düzenlenmiştir.
    TCK’nın "Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi" başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasındaki; "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." biçimindeki hüküm ile de işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında "Orantı" bulunması gerektiği vurgulanmıştır.
    Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, TCK’nın 61. maddesinin birinci fıkrasına uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır.
    TCK’da suçlar için çoğunlukla sabit cezalar öngörülmemiş, alt ve üst sınırlar gösterilerek, bu sınırlar arasından hâkime temel cezayı belirleme yetkisi verilmiştir. Basamaklı ceza öngören suçlarda, iki sınır arasında cezayı belirleme konusundaki takdir yetkisi her somut olayın özelliğine göre kanunun genel amacı ve felsefesi gözetilerek TCK"nın 61. maddesinde sıralanan ölçütlere göre kullanılır (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 4. Baskı, s. 530).
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ile aynı alışveriş merkezi içerisinde farklı işyerlerinde market işletmekte olan katılanın, olay günü saat 7.30 sıralarında kendisine ait işyerini açmak istediği sırada, sanığın 30-40 metre mesafeden gerçeğinden ancak yakından incelenerek ayırt edilmesi mümkün olan tabanca görünümlü çakmağı katılana doğrultup üzerine doğru yürüyerek "Seni bir gün burada öldüreceğim" şeklinde tehdit içerikli sözler sarfettiği, katılanın ise " Ne yapıyorsun? Bak burada güvenlik kameraları var, çekiyor" diye söyleyip kameraları işaret etmesi üzerine sanığın sinkaflı sözlerle küfürler ederek elindeki tabanca görünümlü çakmakla birlikte kendi işyerine döndüğü bu eyleminden dolayı yapılan yargılama sonucunda, Yerel Mahkemece silahlı tehdit suçundan dolayı mâhkumiyet hükmü kurulurken, temel cezanın belirlenmesi sırasında; sanık ile katılanın komşu esnaf olması ve eylemin komşu esnaflık ilişkisi nedeniyle sabahleyin işyerini açma saatinde meydana gelmesi gibi gerekçelere dayanılarak alt sınırdan uzaklaşılmasından ibaret olan uyuşmazlığa konu olayda;
    Sanık ile katılanın komşu esnaf olmasının, TCK"nın 61. maddesinde sayılan temel cezanın belirlenmesi sırasında dikkate alınması gereken kriterler arasında yer almaması, eylemin komşu esnaflık ilişkisinden kaynaklanan nedenlerle sabahleyin ve işyerini açma saatlerinde meydana gelmesi hususlarının ise anılan düzenlemedeki suçun işlendiği yer ve zaman ile failin güttüğü amaç ve saiki kriterleri bakımından, somut olayı atılı suç yönüyle başka olaylardan farklı değerlendirerek kanunda öngörülen cezanın alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirecek nitelikte olmadığı hususunda herhangi bir duraksamanın bulunmaması, olayda kullanılan aracın gerçeğinden ayırt edilemediği için korkutuculuk vasfını haiz olsa dâhi gerçek bir silah olmaması ve katılanın uyarısı ile sanığın eylemine çok kısa bir süre içerisinde kendiliğinden son vermesi nedeniyle meydana gelen tehlikenin ağır olamayacağı gibi suçun işleniş biçimiyle, kasta dayalı kusurun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğinin dosya içeriğinden anlaşılması karşısında; suçun işlenmesinde kullanılan araç ve kasta dayalı kusurun ağırlığı bakımından temel cezada teşdit uygulanmasını gerektirecek bir neden bulunmadığından, Yerel Mahkemenin anılan düzenleme uyarınca temel cezayı iki yıl altı ay hapis olarak belirlemesinin dosya kapsamına uygun olmadığı ve TCK"nın 3. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen "Orantılılık" ilkesine aykırılık oluşturduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla Yerel Mahkemenin alt sınırdan uzaklaşarak temel cezayı belirlemesine ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olmadığına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Ceza Genel Kurulu Üyesi; Temel cezanın iki yıl altı ay hapis olarak tayin edilmesinin isabetli olduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    2- TCK’nın 62. maddesinin uygulanmama gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığı;
    TCK"nın "Takdiri indirim nedenleri" başlıklı 62. maddesi;
    "Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.
    Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir." şeklinde düzenlenmiştir.
    TCK’nın 62. maddesinin ikinci fıkrasında takdiri indirim nedenleri sayıldıktan sonra "gibi" denilmek suretiyle takdiri indirim nedenlerinin kanunda sayılanlarla sınırlı olmadığı, aksine bunların örnek olarak belirtildiği açıkça vurgulanmıştır. Burada sayılan "Failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri" gibi nedenler, uygulamada hâkimi sınırlayıcı değil yol gösterici nitelikteki gerekçelerdir. Bunun sonucu olarak da TCK’nın, takdiri indirim nedenleri yönünden sınırlayıcı sistemi değil, serbest değerlendirme sistemini benimsediği kabul edilmektedir.
    Serbest takdir sisteminin bir gereği olarak da olayda sanık yararına takdiri indirimin uygulanmasını gerektiren nedenlerin varlığını veya yokluğunu belirleme yetkisi yargılamayı yapan hâkime ait olacaktır. Zira yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan hâkim, sanığı birebir gözlemleyen ve bu bağlamda takdiri indirim nedenlerinin varlığı ya da yokluğunu en iyi tespit edebilecek konumdaki kişidir. Hâkim; "Failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri"nin yanında, her somut olaya göre değişebilecek ve önceden öngörülemeyecek nedenleri de birlikte değerlendirerek bu hususta hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun biçimde uygulama yapacaktır.
    07.06.1976 gün ve 3–4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu doğrultudaki birçok Ceza Genel Kurulu kararında açıkça vurgulandığı üzere; kanun koyucu, hâkime takdiri indirim hükmünün uygulanması konusunda geniş bir takdir yetkisi tanıyarak uygulamada çıkabilecek olan ve önceden öngörülme imkânı bulunmayan çeşitli hâlleri kapsayacak bir kalıp bulmanın zorluğu karşısında hâkimin bu yetkisini sınırlamaktan özenle kaçınmış, bu tavrını TCK’da da devam ettirmiştir.
    Ancak hâkimin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız değildir. Bütün kararlarda olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bununla birlikte gösterilen gerekçelerin hak, adalet ve nesafet kuralları ile dosya içeriğine uygunluğunun Yargıtay denetimine tabi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.
    Anayasamızın 141 ve CMK"nın 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının gerekçeli yazılması zorunludur. Gerekçe, verilen hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun olarak izah edilmesidir. Yasal ve yeterli olmayan, dosya içeriğine uymayan bir gerekçeyle karar verilmesi hem kanun koyucunun amacına uygun düşmeyecek, hem de tarafları tatmin etmeyerek keyfiliğe yol açacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Dosya içeriğine göre; pişman olduğunu belirtir bir beyanı olmayan ve pişmanlık gösterdiğine ilişkin tutanaklara yansıyan bir hareketi bulunmayan sanığın yargılama sürecindeki davranışlarını göz önünde tutarak değerlendirmede bulunulan Yerel Mahkemece TCK"nın 62. maddesindeki takdiri indirim nedenlerinin "Yargılama süresinde sanık lehine takdiri indirim nedeni olabilecek bir hususun tespit edilemediği ve bu yönde bir eğilimin oluşmadığı," şeklindeki gerekçeyle uygulanmamasının yasal, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu olduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemece takdiri indirim nedenlerinin uygulanmamasına ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurulu Üyesi; TCK’nın 62. maddesinin uygulanmama gerekçesinin yasal ve yeterli olmadığı görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    Sonuç olarak; takdiri indirim nedenlerinin uygulanmamasına ilişkin direnme gerekçesi isabetli olmakla beraber, yasal ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle, TCK’nın 106. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası gerektiren suçta, temel cezanın iki yıl altı ay hapis olarak tayin edilmesi nedeniyle Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2016 tarihli ve 844-106 sayılı hükmünün;
    A- Takdiri indirim nedenlerinin uygulanmamasına ilişkin direnme gerekçesi yönünden İSABETLİ OLDUĞUNA,
    B- Yasal ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle alt sınırdan uzaklaşarak temel cezanın belirlenmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.11.2019 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 05.12.2019 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi