8. Hukuk Dairesi 2014/8577 E. , 2014/14241 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Mazıdağı Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2012
NUMARASI : 2010/108-2012/209
M.. T.. ile Hazine ve asli müdahil H.. T.. aralarındaki dava hakkında Mazıdağı Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 05.12.2012 tarih ve 108/209 sayılı hükmün Daire"nin 04.02.2014 gün ve 2013/2550-2014/1557 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenine dayanarak kadastro çalışmasında Hazine adına tespit ve tescil edilen dava konusu . ada .. parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, dava konusu yerin zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, davalı Hazine temsilcisinin temyizi üzerine, Dairemiz"ce 04.02.2014 gün, 2013/2550 Esas, 2014/1557 Karar sayılı ilam ile özet olarak; ev ve havuz yapmak ve kullanmak ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak nitelendirilemeyeceği, çekişme konusu taşınmazın taşlılık oranı ve içindeki ağaçların yaşları dikkate alındığında ekonomik amaca uygun kazanmaya elverişli zilyetliğin varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yönünde bozulmuştur. Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Dava, TMK’nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesine dayanılarak malik sıfatıyla davasız ve aralıksız en az yirmi yıl süreyle zilyetliğe dayanılarak açılmış, tapu kaydının iptali ile tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, .. ada .. parsel 05.09.2001 tarihinde yapılan kadastro çalışmasında, kargir ev ve havuzlu bahçe niteliğiyle, 3143,04 m2 olarak, tapu ve vergi kaydına rastlanılmadığı, beş yıldan itibaren İbrahim oğlu M.. T.. (davacı) tarafından ev, havuz ve bahçe olarak kullanıldığı belirtilerek Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın itirazsız kesinleşmesiyle tespit gibi tapu sicili oluşmuştur.
Mahkemece, taşınmazın başında 11.04.2011 tarihinde yapılan birinci keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıklar özetle; kendilerini bildiği tarihten beri (1970 yıllardan itibaren) dedesinin, babasının ve paylaşımla kalan davacının zilyetliğinde bulunduğunu, ilk kullanım halinin bağ olduğunu, sonradan bahçeye çevrildiğini ve ev yapıldığını bildirmişlerdir. Aynı tarihli keşifte dinlenen ziraatçi bilirkişi, C. U. rapor ve ek raporunda; işlenebilir derinliğe sahip, ortamala %10-20 eğimli olduğunu, teraslamanın yapıldığını, az taşlı birinci
sınıf tarım arazisi olduğunu, gençleştirmek amacıyla yapılan budama nedeniyle bağ omcalarının yaşlarının tespitinin mümkün olmadığını ancak, beş ila yirmibeş yaşlannda olan meyve ağaçlarından daha yaşlı olduğunu bildirmiştir. Mahkemece, 23.01.2012 tarihinde yapılan ikinci keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ise yirmibeş yıldan beri davacının alabalık tesisi olarak tasarruf ettiğini, davacıdan evvel dağlık, kıraç bir yer olup hiç kimsenin kullanmadığını bildirmişler, ziraatçi bilirkişi T..Ç.. tarafından düzenlenen 06.02.2012 tarihli bilirkişi raporunda ise; dava konusu taşınmazın eğiminin %5-7 taşlık oranının, %30-40 olduğu, yamaç arazisi niteliğinde bulunduğu, toprak derinliğinin 15-20 cm arasında olduğu, yüz adete yakın beş ila on yaşları arasında değişen meyve ağaçlarının bulunduğu, üzerinde beton su kuyusu ve havuzunun mevcut olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi yukarıda tarihleri belirtilen her iki keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık ifadeleri ile ziraatçı bilirkişi raporlan arasında aykırılık bulunmaktadır. Yeniden taşınmazın bulunduğu yerde yerel bilirkişiler ve 6100 sayılı HMK’nun 243, 244, 259/2 ve 290/2 maddelerine uygun olarak tanıklar aracılığıyla keşif yapılarak çekişme konusu taşınmazın önceki niteliğinin ne olduğu, öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde kaldığı ayrıntısıyla sorularak belirlenmeli, tanık ifadeleri arasında aykırılığın çıkması durumunda aynı Kanunun 261/1 maddesi gözönünde bulundurularak giderilmesine çalışılması gerekir. Diğer yandan, tarihleri yukanda bildirilen ziraatçi bilirkişi raporlan arasında da aykınlık bulunduğundan, yeniden üniversite öğretim görevlileri arasından seçilecek en az üç ziraatçi bilirkişiden önceki raporlar arasında mevcut aykırılığı giderecek şekilde bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine açık yeni rapor düzenlenmesinin istenilmesi gerekir.
Bundan ayrı, bir yerin önceki niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları ile fotoplan, fotogrametrik ve fotometrik paftalardan yararlanmaktır. Bu nedenle kadastro tespit tarihi olan 05.09.2001 tarihinden geriye doğru yirmi yıl içinde, diğeri daha eski tarihli (1971-1981 tarihleri arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının yöntemine uygun bir biçimde getirtilerek dosya arasına konulması, aynı tarihler arasında düzenlenmiş fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğü’nden istenerek dosyaya eklenmesi, yeniden yapılacak keşifte konunun uzmanı jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi aracılığıyla hava fotoğraflarıyla istenen paftaların araziye uygulanması, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre dava konusu taşınmaz ve çevresinin kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı veya hangi nitelikte bulunduğu duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi, uzman bilirkişilerden gerekçeli tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık rapor istenmesi gerekmektedir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekirken, yanılgıya düşülerek değişik gerekçelerle bozulduğundan davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Daire"nin 04.02.2014 gün 2013/2550 Esas, 2014/1557 Karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına yerel mahkeme hükmünün belirtilen gerekçelerle BOZULMASINA ve 52,40 TL peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene davacıya iadesine, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.