Esas No: 2021/52
Karar No: 2022/2045
Karar Tarihi: 17.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/52 Esas 2022/2045 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı adına tescilli \"Lezita\" markasının 5 yılı aşkın süredir kullanılmadığı gerekçesiyle hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep eden davacı vekilinin açtığı davada, Anayasa Mahkemesi'nin 556 sayılı KHK'nın 14. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermesi sonucu, mülkiyet hakkının sona erdirilmesine ilişkin boşluğun yasal dayanak olmadan M.K göre hakim tarafından doldurulmasının da mümkün olmadığından yasal dayanağı ortadan kalkan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Kanun maddeleri 556 sayılı KHK'nın 14. maddesi ve HMK 114-115. maddeleridir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 05.12.2017 tarih ve 2017/422 E. - 2017/259 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı adına TPE nezdinde 30. sınıfta tescilli 2003/37966 nolu "Lezita" markasının ilk kez 2003/17453 tescil numarası ile dava dışı Kepenek Unlu Mamuller Pastacılık Turizm ve İnş. Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı iken bazı mallar için kısmen davalı tarafından devralındığını, ancak davalı tarafından alınan ve adına kaydolunan dava konusu markanın 5 yılı aşkın süreden beri kullanılmadığını ileri sürerek, 556 sayılı KHK'nin 14, 42/1-c maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı Kepenek Unlu Mamuller Pastacılık Turizm ve İnş. Tic. Ltd. Şti. adına 2003/17453 yevmiye numarası ile tescilli olan dava konusu marka üzerindeki bir takım haklarını daha sonra devraldığını, markayı belirtilen sınıflar için devraldıktan sonra kullandığını, bu marka için piyasa hazırlıkları da yaptığını, davacının davayı açmakta haklı olmadığını, kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda,HMK 114. maddesi dava şartlarını düzenlemiş olup, HMK 115. madde de mahkeme dava şartının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilir, hükmünü içermekte olup, davacı tarafın dava konusu yaptığı husus davalı markalarının 556 sayılı KHK'nın 14. madde gereği kullanılmama nedeniyle iptali ve sicilden terkinine ilişkin olup, söz konusu KHK'nın 14. maddesine ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 14.12.2016 tarihli 06.01.2017 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı ilamıyla; Anayasa'nın 91. maddesinin 1. fıkrasında sıkı yönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere Anayasa'nın 2. kısmının 1. ve 2. bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile 4. bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler KHK ile düzenlenemez denildiğini, buna göre Anayasanın 2. kısmının kişisel haklar ve ödevler başlıklı 2. bölümde yer alan mülkiyet hakkı KHK ile düzenlenmesinin mümkün olmadığını, mülkiyet hakkının konusunu maddi ve gayrı maddi malların oluşturduğunu, taşınır ve taşınmaz mallar, maddi mallar kapsamındayken fikri ve sınai mülkiyet hakların gayrı maddi mallar kapsamında bulunduğunu, bir markanın sahibine tanıdığı haklar ise marka hakkı olarak adlandırılmakta, marka hakkı fikri ve sınai mülkiyet hakları kapsamında yer aldığını, dolayısıyla itiraz konusu kural mülkiyet hakkı konusunu oluşturan marka hakkı ile ilgili olup KHK ile düzenlenemeyeceğinden 556 sayılı KHK'nın 14. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, davaya dayanak olan 556 sayılı KHK' nın 14. maddesi Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile iptal edilmiş olup, davanın yasal dayanağı kalmadığından yeni Sınai Mülkiyet Yasası 10.0.12017 tarihinde yayın tarihinde yürürlüğe girmiş olup, eldeki davaya uygulama olanağı bulunmadığından mülkiyet hakkının sona erdirilmesine ilişkin boşluğun yasal dayanak olmadan M.K göre hakim tarafından doldurulmasının da mümkün olmadığından yasal dayanağı ortadan kalkan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle temyiz edenin sıfatına ve temyiz sebeplerine göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.