10. Hukuk Dairesi 2017/3132 E. , 2017/9143 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 12.11.1970 tarihi doğum tarihi olarak dikkate alınarak Hollanda"da çalıştığı 13.11.1988 tarihinden itibaren borçlanma yapabileceğinin tespiti ile 19.12.2014 tarihli kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.04.1993 - 11.07.1994 döneminde yurtiçinde 4/a kapsamında 53 gün çalışması bulunan davacı, 03.11.2014 tarihli borçlanma dilekçesi ile 01.04.1987 tarihinden itibaren 5345 gün borçlanma için başvurduğu kurumca 4/a kapsamında 15.01.1991 - 03.11.2010 tarihleri arası tahakkuk ettirilmesi üzerine davacının tekrar 09.12.2014 tarihli dilekçesi ile borçlanmanın 01.04.1987 tarihi dikkate alınarak yapılmasının istenildiği, Kurumca 19.12.2014 tarihli işlem ile 18 yaşın ikmal edildiği 15.1.1991 tarihi dikkate alınarak tahakkunun yapıldığının bildirilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı Mahkemece, çelişkiler giderilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda sigortalının yaş tashihi ile yaşının büyütülmesi halinde hangi tarihin esas alınacağına ilişkin 3201 sayılı Kanunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. 506 sayılı Kanunun 120"nci maddesinin 3"üncü fıkrasında; “iş kazalarıyla meslek hastalıkları, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasından gelir ve aylık tahsislerini ile sermaye değerinin hesabında, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporuyla ilk defa tespit edildiği veya sigortalıların yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya 506 sayılı Kanun ile diğer sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki yaş tashihleri dikkate alınmaz.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre; sigortalı olarak çalışmaya başlamadan önceki yaş tashihleri gelir ve aylık tahsisi ile gelir peşin sermaye değeri hesabında nazara alınmayacaktır.
17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunun 79. maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5. maddesine eklenen 4. fıkrada “ Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” şeklinde yurtdışı hizmet borçlanmasına ait sürelerin 5510 sayılı Kanun kapsamında hangi sigortalılık haline göre kabul edileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacının nüfus kaydında açıklamalar kısmında, Kazımkarabekir Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.08.1990 tarih ve 1990/79-33 sayılı kararı ile doğum tarihinin tashih edildiği ve kayıt düzeltme ile doğum tarihi 15.01.1973 iken 12.11.1970 tarihi olduğu belirtildiği, düzeltmeye dair karar gerekçesinden eski kök kütükte doğum tarihi 12.11.1970 olduğu halde 1976 yılından sonra tescil edilen kütükte 15.01.1973 tarihi olarak aktırıldığı belirterek kaydın düzeltildiği anlaşılmakla birlikte dosyaya celp edilen mernis doğum tutanağında doğum tarihinin 15.01.1973 bildirim tarihinin 02.02.1973 ve bildirimi yapanın Alanözü köyü muhtarı olduğu anlaşılmakta olup Mahkemece, çelişkinin giderilmesi için tekrar tashih kararında belirtilen 1976 tarihinden önceki kök kayıtlarının onaylı suretinin nufüs müdürlüğünden, davacının ilkokula kayıt tarihinin okul ve ilçe milli eğitim müdürlüğünden celp edilerek dosyadaki önceden celp edilen kayıtlarla karşılaştırılarak davacının doğum tarihindeki değişikliğin kayıt düzeltme ya da yaş tashihi olup olmadığı irdelenerek, kayıt düzeltme olduğunun tespit edilmesi halinde düzeltilmiş doğum tarihine göre 18 yaşın ikmal tarihi dikkate alınıp, yurtdışı hizmet borçlanma başlangıç tarihi belirlenerek karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.