Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4312
Karar No: 2021/11806
Karar Tarihi: 22.11.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/4312 Esas 2021/11806 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/4312 E.  ,  2021/11806 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulüne, dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalı tarafından yaptırılan ve kat mülkiyeti kanununa göre site yönetimi oluşturulmuş olan davaya konu konutun maliki olduğunu, bu konutun projeye aykırı olarak inşaa edildiğini, komşusu olan dava dışı ..."in oturduğu binadan geçen pis su giderinin projeye aykırı yapılmış olması nedeniyle dava dışı ...’in zarar gördüğü gerekçesiyle Söke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/371 Esas sayılı dosyasıyla aleyhine dava açtığını, bu davanın aleyhine sonuçlandığını ve kesinleştiğini, bu dava nedeniyle ödemeler yaptığını ve yine avukatlık ücreti ve yargılama gideri ödemek durumunda kaldığını, ancak binanın projeye aykırı yapılmasında davalının kusuru olduğunu, bu sebeple ödemek zorunda kaldığı bedellerden davalının sorumlu olduğunu belirterek yapmış olduğu ödemeler, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsili için başlattığı takibe itirazın iptalini talep etmiştir.
    Davalı, kooperatife husumet yönetilemeyeceğini, davanın site yönetimine karşı açılması gerektiğini, davaya dayanak olan Söke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/371 Esas sayılı dosyasında taraf olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; binanın inşasına davacının dahlinin bulunmadığı, davacının oturduğu daireyi kooperatif dolayısıyla edindiği, bu nedenle kendisine karşı açılan dava nedeniyle yapmak zorunda kaldığı giderleri davalıdan talep etmekte haklı olduğu, davacının da yapmış olduğu masrafları fatura ve belgeleri ile ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Adalet Bakanlığının 25/05/2021 tarihli yazısında; takibin devamının talep edildiği Söke İcra Müdürlüğü’nün 2016/3257 Esas sayılı dosyasında borcun sebebi olarak gösterilen Söke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin Esas: 2014/371, Karar: 2015/136 sayılı kararının hüküm
    fıkrasının 7 inci bendinde "" Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 750 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine"", 9 uncu bendinde "" Yargılama sırasında yapılan toplam 838,2 TL yargılama giderinden kabul oranına göre 410,7 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine kalanın davacı üzerinde bırakılmasına"", 10 uncu bendinde ise "" Kabule göre alınması gereken 42,67 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL nin mahsubu ile bakiye kalan 17,47 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına"" şeklinde hüküm kurulduğu, kararın temyiz incelenmesinde Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 28.04.2016 tarih ve Esas: 2015/8831, Karar: 2016/6819 sayılı sayılı ilamıyla 9 uncu bendinin metinden çıkarılarak yerine ""Davacı tarafından yapılan 838,2 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesinde "" şeklinde hüküm kurulduğu ve bu haliyle onandığı, dolayısıyla davalı ..."nun sorumlu olduğu ilam vekalet ücreti ve yargılama gideri miktarının kesinleşmiş Söke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin Esas: 2014/371, Karar: 2015/136 sayılı kararı ile 6100 sayılı HMK"nın 297 nci maddesinin ikinci fıkrasına uygun şekilde belirlenmiş olmasına rağmen kesinleşen kararın davanın taraflarına yükümlülük yüklediği göz ardı edilerek, bahse konu karara dayanarak dava dışı Kardelen Konut Yapı Kooperatif Başkanlığı aleyhine başlatılan ve itiraz üzerine duran takibin devamı için açılan somut davada itirazın iptaline ve takibin devamına ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğu ve yine Yargıtay’ın temyiz incelemesiyle kesinleşen Söke Sulh Hukuk Mahkemesinin Esas: 2014/371 sayılı dosyasında davalı ..."nun davanın Villa Kardelen Kooperatif Başkanlığına (Söke İcra Müdürlüğünün 2016/3257 Esas sayılı dosyasında borçlu) yöneltilmesi gerektiğine ilişkin husumet itirazı, dava konusu ana taşınmazda kat mülkiyetine geçilmiş olduğu ve kooperatifin husumet ehliyetinin bulunmadığı yönünde kesinleştiği de ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
    Uyuşmazlık; davacının dava dışı alacaklıya yargılama sonucunda ödemek zorunda kaldığı bedellerin davalıdan rücuen tahsili için başlattığı takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
    1-Adalet Bakanlığı’nca kanun yararın bozma istemiyle mahkemece verilen karar temyiz edilmiştir. Öncelikle kanun yararına bozma sebebi olarak Söke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/371 Esas, 2015/136 Karar sayılı kesinleşen kararının davanın taraflarına yükümlülük yüklediği göz ardı edilerek, bahse konu karara dayanarak dava dışı Kardelen Konut Yapı Kooperatif Başkanlığı aleyhine başlatılan ve itiraz üzerine duran takibin devamı için açılan somut davada itirazın iptaline ve takibin devamına ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülmüştür.
    Davacı, davalıdan kesinleşen Söke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 20014/371 Esas ve 2015/136 Karar sayılı ilamıyla ödemek zorunda kaldığı bedelin rücuen tahsilini istemiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesinde “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.” şeklinde yer alan düzenlemeye göre, yapı malikinin yapımdaki bozukluktan kaynaklı olarak ödemek zorunda kaldığı bedeli sorumlulardan rücu hakkı söz konusudur.
    Bu durumda mahkemece, davalı hakkında kesin hüküm verilmediği gözetilerek işin esasına girilip karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin reddi gerekir.
    2-Adalet Bakanlığı’nca kanun yararına bozma sebebi olarak bildirilen diğer bir sebep olan Yargıtay’ın temyiz incelemesiyle kesinleşen Söke Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/371 Esas sayılı dosyasında davalı ..."nun davanın Villa Kardelen Kooperatif Başkanlığına (Söke İcra Müdürlüğünün 2016/3257 Esas sayılı dosyasında borçlu) yöneltilmesi gerektiğine ilişkin husumet itirazının, dava konusu ana taşınmazda kat mülkiyetine geçilmiş olduğu ve kooperatifin husumet ehliyetinin bulunmadığı yönünde gerekçede hüküm kurularak kesinleştiği hususunun incelenmesi gerekmektedir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. Maddesi “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” hükmüne amirdir.
    Diğer taraftan, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda "sıfat" olarak tanımlanmaktadır ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunludur. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olmasına karşın, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan, anılan hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine aittir ve buna aktif husumet denilmektedir. Bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi ise, o hakka uymakla yükümlü olan kimsedir ve bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hakkın sahibi olan kimse ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun saptanması, bir başka anlatımla davada davacı ve davalı sıfatlarının kimlere ait olduğu hususu, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin maddi hukuk sorunudur. Dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası (var olup olmadığı) hakkında inceleme yapılmadan dava sıfat yokluğundan reddedilir. Taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğindedir ve yargılamanın her aşamasında, isteme gerek kalmaksızın mahkemece kendiliğinden gözetilmesi zorunludur.
    Söke Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/371 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalının pis su giderinin projeye aykırı olarak davacının bağımsız bölümünün altından geçirilmiş olduğu ve bu aykırılığın giderilmesi için inşaat bilirkişisinin raporu ve ekli krokisinde belirtmiş olduğu işlemlerin yapılması gerektiği, dosya kapsamında yer alan inşaat bilirkişi raporunda da bu hususun tespit edildiği ve yine söz konusu aykırılığın giderilmesi, projeye uygun hale getirilmesi için Belediyece davalı tarafa 30 günlük süre verildiği de anlaşılmaktadır. Mahkemece; davalının binanın inşaasında projeye aykırı yapısının olup olmadığı ve davacının ödemek zorunda kaldığı bedelin davalının ayıplı mal tesliminden kaynaklı olup olmadığı değerlendirilerek binanın inşasına davacının dahlinin bulunmadığı, davacının oturduğu daireyi kooperatif dolayısıyla edindiği bu nedenle kendisine karşı açılan dava nedeniyle yapmak zorunda kaldığı yargılama giderlerini davalıdan talep etmekte haklı olduğu, davacının da yapmış olduğu masrafları fatura ve belgeleri ile ispatladığı, icra takibindeki alacak kalemlerinin de takip talebinde ayrı ayrı açıkça belirtildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    O halde mahkemece, rücuen alacak talebine ilişkin davada davalıya husumet düşeceği değerlendirilerek verilen karar usul ve yasaya aykırılık teşkil etmemektedir. Diğer bir deyiş ile mahkeme tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulabilecek nitelikte olan ve açıkça yürürlükteki yasalara aykırı bulunan bir karar verilmemiştir. Yasalara mutlak şekilde muhalefet edilmedikçe kanun yararına bozma kararı verilemez.
    Bu durumda, mahkemece, davanın davalıya husumet düşeceğinin kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına bozma isteği yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının hükmün kanun yararına bozulması taleplerinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Adalet Bakanlığına iadesine, 22.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi