Esas No: 2019/3899
Karar No: 2022/14786
Karar Tarihi: 21.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/3899 Esas 2022/14786 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/3899 E. , 2022/14786 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra hükmün açıklanmasını gerektiren koşulların oluşup oluşmadığının tespiti bakımından açılan duruşmaya ilişkin duruşma gününün meşruhatlı davetiye ile sanığa 23.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından tebliğnamedeki bir numaralı bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
1- Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarih ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 tarihli, 2011/8-335 Esas ve 2012/1804 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, belgede nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği gibi, suça konu bonoların İcra Müdürlüklerince kabul edilip icra takibine başlanmasının da tek başına belgenin aldatma yeteneğine sahip bulunduğunu göstermeyeceği, dosya arasında bulunan senet asılları üzerinde Heyetimizce yapılan gözlemde, senetlerin lehtar kısımlarında yazılı olan isimlerin üzeri çizilerek sanığın adının yazıldığının görüldüğü, bu düzeltmelere ilişkin paraf da bulunmadığının tespit edilmesi karşısında; belgelerde yapılan sahteciliğin ilk bakışta anlaşıldığı bu nedenle aldatıcılık niteliklerinin bulunmadığı ve suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine belgenin kambiyo senedi vasfını kaybedip özel belgeye dönüştüğünden bahisle özel belgede sahtecilik suçundan hükümler kurulması,
2- Kabule göre de;
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK'nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, buna göre, sanığın, katılan ... ve ...’in borçlu olarak göründüğü bonoları 11.03.2011 ve 02.03.2011 tarihlerinde icra takibine koydukları, bu nedenle suça konu senetlerin aynı suç işleme kararıyla fakat değişik zamanlarda icraya konulduğunun anlaşılması karşısında; TCK'nin 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, belgelerin verildiği mağdur sayısınca suç oluştuğu kabul edilip özel belgede sahtecilik suçundan ayrı ayrı iki kez mahkumiyet hükmü kurulması,
b) Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki hak yoksunluklarının hükümlerde gösterilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 21.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.