![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2017/3978
Karar No: 2017/6848
Karar Tarihi: 18.04.2017
5187 sayılı Kanuna aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2017/3978 Esas 2017/6848 Karar Sayılı İlamı
19. Ceza Dairesi 2017/3978 E. , 2017/6848 K.
"İçtihat Metni"
5187 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ... ve ... haklarında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetlerine dair, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2013 tarih, 2013/114 Esas, 2013/213 Karar sayılı hükümlerin katılan sanıklar müdafii tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 18/04/2017 gün ve 2016/9151 Esas, 2017/3489 sayılı kararıyla;
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/03/2013 suç tarihli 2013/110 esasına kayıtlı dava dosyasının suçtan zarar göreni bu dava dosyasının suçtan zarar görenlerinden farklı olduğu için, sanıklar hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulama olanağı ve davaların birleştirilmesi hususuna ilişkin tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanıkların sorumlu oldukları Vatan Gazetesinin 12/03/2013 tarihli nüshasının 5. sayfasında aynı haber içeriğinde 18 yaşından küçük olan mağdurlar ... ve ..."un kimliklerinin açıklanması eyleminin birden fazla kişiye karşı tek fiille gerçekleştirmeleri nedeniyle hükmolunan cezaların TCK"nın 43/2. maddesi gereğince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Sanıklar müdafiinin, 14/06/2013 havale tarihli dilekçesindeki lehe olan hükümlerin uygulanması isteğinin, TCK"nın 52/4. maddesindeki taksitlendirme hükmünün uygulanmasını kapsadığı gözetilmeden, bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
3- Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olmasının Anayasa’nın 141/3, 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 289/1-g maddelerinin amir hükmü olduğu dikkate alınarak; gazete sorumlu yazı işleri müdürü ve sorumlu yazı işleri müdürünün bağlı olduğu yetkili olan sanıklar hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin; ""sanıkların kişilik özellikleri ile yeniden suç işlemeyecekleri hususunda kanaate varılamaması nedeniyle"" şeklindeki kabullerin gerekçe gösterildiği anlaşılmakta ise de, sanıkların muhakemede gözlemlenen ve dosyaya yansıyan kişilik özelliklerinin neler olarak kabul edildiği hususu ile mahkemeyi bu kabule götüren somut olguların neler olduğu karar yerinde temyiz denetimine imkân tanıyacak şekilde açıkça gösterilmeden belirtilen şekilde yetersiz gerekçe ile hüküm kurulmuş olması
Kanuna aykırı ve sanıklar müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, hükümlerin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, aynı Kanun"un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 18/04/2017 tarihinde oyçokluğuyla, karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20/07/2017 gün ve KD-2016/202602 sayılı yazısı ile;
Somut olayda yerel mahkemece sanıklar hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken gerekçe olarak "sanıkların kişilik özellikleri ile yeniden suç işlemeyecekleri hususunda kanaata varılamaması" gerekçe olarak gösterildiği anlaşılmıştır.
Sanıklara ait adli sicil kayıtları incelendiğinde sanık ... hakkında kasıtlı suçtan mahkumiyet kararı bulunduğu sanık ... hakkında ise başka suçlardan hükmün açıklanmasının ertelenmesinin geri bırakılmasına ilişkin kesinleşmiş kararların bulunduğu böylece sanık ... hakkında CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma imkânı bulunmadığı anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde şartları ve kapsamı düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu haliyle yerel mahkemenin Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının sanıklar hakkında yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda uygulanmamasının yasaya uygun olduğu, yüksek Yargıtay 19. Ceza Dairesince onanması gerektiği halde bozulmasına karar verilmesi nedeniyle aleyhe itiraz yoluna gidilmesi yönünde zaruret hasıl olmakla Yüksek Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 18/04/2017 gün ve 2016/9151 Esas, 2017/3489 Karar sayılı kararına karşı aleyhe itiraz yoluna gidilmesi zaruret hasıl olmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
I-Dairenizin 18/04/2017 tarihli ve 2016/9151 (E) ve 2017/3489 (K) sayılı bozma kararı kaldırılarak, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2013 Tarih, 2013/114 Esas ve 2013/213 Karar sayılı kararının onanmasına karar verilmesi,
II-İtiraz yerinde görülmediği takdirde, itiraz hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na TEVDİİ,
İtirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20/07/2016 tarih ve 2016/202602 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan 6352 sayılı Kanun ile değişik CMK"nın 308/3. maddesi gözetilerek itirazın kabulüne,
2-Dairemizin 18/04/2017 tarih ve 2016/9151 esas 2017/3489 karar sayılı 3 numaralı bozma kararın kaldırılarak yeniden yapılan incelemede;
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/03/2013 suç tarihli 2013/110 esasına kayıtlı dava dosyasının suçtan zarar göreni bu dava dosyasının suçtan zarar görenlerinden farklı olduğu için, sanıklar hakkında TCK" nın 43. maddesinin uygulama olanağı ve davaların birleştirilmesi hususuna ilişkin tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanıkların sorumlu oldukları Vatan Gazetesinin 12/03/2013 tarihli nüshasının 5. sayfasında aynı haber içeriğinde 18 yaşından küçük olan mağdurlar ... ve ..."un kimliklerinin açıklanması eyleminin birden fazla kişiye karşı tek fiille gerçekleştirmeleri nedeniyle hükmolunan cezaların TCK"nın 43/2. maddesi gereğince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Sanıklar müdafiinin, 14/06/2013 havale tarihli dilekçesindeki lehe olan hükümlerin uygulanması isteğinin, TCK"nın 52/4. maddesindeki taksitlendirme hükmünün uygulanmasını kapsadığı gözetilmeden, bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanıklar müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, hükümlerin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, aynı Kanun"un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 18/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.