Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/308
Karar No: 2019/684

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/308 Esas 2019/684 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/308 E.  ,  2019/684 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 258-52

    Sanık ...’nun nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-h, 168/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.02.2013 tarihli ve 258-52 sayılı hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 09.05.2017 tarih ve 9161-1200 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.05.2018 tarih ve 35750 sayı ile;
    "Mahkemece "Alkollü bir şekilde gece saat 01.00 sıralarında bindiği ve tanımadığı taksi şoförü mağdura esasen bindiği taksinin ücretini ödemesi gereken sanığın, ısrarlı bir şekilde paran var mı diye sormasının mağdur tarafından kendisine yönelik bir tehdit olarak algılandığı ve ayrıca her normal vatandaşın da kendisine yönelik bir tehdit olarak algılamasının mümkün bulunduğu, bu şekilde davranan sanığın davranışlarının başkaları tarafından tehdit olarak algılanacağını bilmesi gerektiği, ayrıca kamu davasına konu olayda, sanık tarafından bu yönde bir davranışta bulunulmamış ise de mağdurun, sanığın belindeki şişliği silah olarak algıladığı, açıklanan sebeplerle mağdurun korktuğu, tehditteki amacın mağduru korkutmak olduğu, kamu davasına konu olayda da sanığın sergilediği davranışların mağdur tarafından kendisine yönelmiş tehdit olarak algılandığı ve sanıktan korkarak suça konu 130 TL"yi sanığa teslim ettiği," gerekçeleriyle yağma suçunun sübut bulduğu kabul edilmiştir.
    Bilindiği gibi, 5237 sayılı TCK"nın 148/1. maddesine göre, bir başkasının kendisinin veya yakınının hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişinin eylemi yağma suçunu oluşturur. Malın alınması veya verilmesini temin için zilyedin üzerinde cebir ve tehdit kullanılmaktadır. Bu suçla yalnızca korunan hukuki değer malvarlığı değil aynı zamanda kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığıdır.
    Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suçtur. Bu itibarla, birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan, kişi özgürlüğü, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir. Yağma suçu birden çok suçun bir araya gelmesiyle oluşmuş olsa da onlardan ayrı ve bağımsız bir suçtur.
    Burada kullanılan cebir ve tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkartmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Tehdit muhatabın üzerinde zorlama etkisinin hali hazırda bedensel tesir eden zorlama ile değil gelecekte belirtilen manevi bir zorlama, korkutmayla oluşmasıdır. Ciddi tehdidin objektif olarak ciddi görünüm uyandırması ve tehdit edilen tarafından ciddiye alınması da gerekir. Yağma suçunda tehdit şahıs veya malvarlığına ilişkin ve kişiyi büyük bir tehlikeye düşürecek ağırlıkta bulunması gerekir. Hafif bir tehlikeyle tehdit yani şahsen ve malen büyük bir tehlike oluşturmayan tehditler yağma cürümünün oluşması bakımından yeterli değildir. Bu açıklamalara göre, sanığın mağdura yönelik tehdit ve/veya cebir oluşturacak herhangi bir söz ve davranışının olmadığı olayda, mağdurun salt korkuya kapılarak rızası dışında malı vermesinin yağma suçunu değil hırsızlık suçunu oluşturacağı söylenebilir.
    Oluş ve dosya içeriğine göre; olay tarihinde saat 01.00 sıralarında alkollü olan sanığın, mağdurun şoförlüğünü yaptığı taksiye binerek mağdurun yanına aracın sağ ön koltuğuna oturduğu, "Aliağa"ya kaça götürürsün?" diye sorduğu, mağdurun da 250,00 TL"ye götürebileceğini söylediği, sanığın daha sonra bir arkadaşına uğrayacağını, borcu olduğunu söylediği ve mağdura "Eşrefpaşa"ya doğru yürü" dediği, bunun üzerine mağdurun taksiyi Eşrefpaşa"ya doğru sürdüğü, yolda giderken sanığın mağdura para olup olmadığını sorduğu, mağdurun "Bende yok" diye cevap verdiği, bunun üzerine sanığın "Yok mu hiç birşey ya" dediği, bu arada mağdurun sanığın sol cep tarafında bir kabarıklık olduğunu gördüğü, gece vakti olmasının da etkisiyle korkup paniğe kapılarak cebinde bulunan 130 TL"yi çıkartarak sanığa verdiği somut olayda, malın teslimi sırasında yağma suçunda aranan boyutta objektif nitelikteki ciddi, korkutucu seviyede cebir/tehdit içeren söz veya hareket bulunmadığı, salt katılanın kendi iç dünyasındaki korku ve endişeyle malın teslimine yöneldiği anlaşılmakla, sanığın hırsızlık suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken suçun vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması," düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 22.05.2018 tarih ve 1812-3931 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin yağma suçunu mu yoksa hırsızlık suçunu mu oluşturduğunun tespitine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    07.06.2012 tarihinde saat 01.00 sıralarında sanığın, mağdurun şoförlüğünü yaptığı 35 T 6... plaka sayılı taksiye binerek Aliağa ilçesine kaça gideceğini sorduğu, mağdurun 250 TL’ye gideceğini söylemesi üzerine “Eşrefpaşa’ya doğru yürü” dedikten bir süre sonra mağdurdan para istediği, mağdurun para olmadığını söylemesi üzerine ısrar ederek "Yok mu hiç bir şey ya?" diye sorduğu, sanığın belindeki kabarıklığı silah zannederek korkan mağdurun, cebinde bulunan 130 TL’yi sanığa verdiği, sanığın, mağdura parasını iade edeceğini ve geri döneceğini söyleyip Kahramanlar bölgesinde arabadan inerek geri gelmediği iddiası ile kamu davası açıldığı,
    07.06.2012 tarihli tutanakta; 07.06.2012 tarihinde saat 05.00 sıralarında devriye görevini ifa eden kolluk görevlilerince, mağdurun ve market sahiplerinin kendilerini dolandırdıklarını iddia ettikleri kendilerince ... olarak bilinen şahsın muhtemel bulunabileceği yerlerin kontrol edildiğinin, bu sırada sanığın Kahramanlar’da görüldüğünün ve durdurularak konunun izah edildiğinin, sanığın üst aramasında suç unsuruna rastlanılmadığının belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdur ... kollukta; 35 T 6... plaka sayılı takside şoförlük yaptığını, 07.06.2012 tarihinde saat 01.00 sıralarında Kahramanlar"da iken sanığın aracı durdurup bindiğini, ilk önce “Aliağa’ya kaça gidersin?” diye sorduğunu, 250 TL"ye gideceğini söylemesi üzerine “Eşrefpaşa’ya doğru yürü” dediğini, yolda kendisinden para istediğini, vermek istemeyerek "Para yok" şeklinde cevap verdiğinde “Yok mu hiçbir şey ya?” diye sorduğunu, sanığın belinde kabarıklık olduğunu görüp çekinerek cebindeki parayı çıkarttığını, sanığın bu 130 TL’yi alıp taksimetre ücreti ile birlikte hepsini vereceğini söylediğini, Eşrefpaşa’da bir yere uğradıktan sonra tekrar Kahramanlar"a döndüklerini, sanığın “Rus alıp Aliağa’ya gideceğiz, bekle hemen geliyorum.” diyerek taksiden indiğini, ancak bir daha geri gelmediğini, dolandırıldığını anlayarak karakola geldiğini, sanığın, yakalanıp karakola getirildiğinde aldığı parayı iade ettiğini, dört saat çalışamadığını, sanığın daha öncede pek çok kişiyi bu şekilde dolandırdığını öğrendiğini, şikâyetçi olduğunu,
    Mahkemede; taksicilik yaptığını, olay tarihinde de Taksim"de seyir hâlinde iken sanığın el kaldırıp kendisini durdurarak yanına oturduğunu, “Aliağa’ya kaça götürürsün?” diye sorduğunu, 250 TL’ye götürebileceğini söylemesi üzerine sanığın borcunun olduğu bir arkadaşına uğrayacağını belirtip "Eşrefpaşa"ya doğru yürü" dediğini, seyir hâlinde iken sanığın kendisinde para olup olmadığını sorduğunu, olmadığını söyleyince “Yok mu hiçbir şey ya?” diye tekrar sorduğunu, bu sırada sanığın sol cep tarafında bir kabarıklık gördüğünü, gece vakti olduğu için korktuğunu, daha sonra sanığın Alsancak’ta Çorbacı İsmet’e gitmesini kendisinin de oraya geleceğini söyleyerek arabadan indiğini, bu yeri bulduğunu ancak sanığın gelmediğini, sanığa verdiği 130 TL’yi geri aldığını, 30 TL taksi parasını ise alamadığını, kısmi ödeme nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına muvaffakat ettiğini, şikâyetçi olmadığını,
    İfade etmiştir.
    Sanık ... müdafi huzurunda kollukta; daha önce taksi şoförlüğü yaptığı için ticari taksi şoförlerini ve taksileri tanıdığını, 07.06.2012 tarihinde saat 01.00 sıralarında Kahramanlar olarak bilinen yerden Adliye Taksi Durağından tanıdığı, mağdurun kullandığı 35 T 6... plaka sayılı arabaya bindiğini, bu sırada alkollü olduğunu, nereye gittiğini bilmediğini, daha sonra polislerce yakalanarak karakola getirildiğini, bu sırada mağdura borcu olan 130 TL’yi ödediğini, atılı suçu kabul etmediğini,
    Mahkemede; iddianamedeki anlatımın ve mağdurun beyanlarının doğru olduğunu, babasının taksicilik yaptığını, mağdurun da onunla aynı durakta çalıştığını, bu nedenle mağduru simaen tanıdığını, olay günü alkolün etkisiyle arkadaşına olan 130 TL borcunu ödemek için mağdurdan borç para istediğini, bu sırada silah, bıçak veya herhangi bir aletle mağduru tehdit etmediğini, mağdura İsmet Usta isimli çorbacıya gideceğini kendisinin de buraya gelmesini söylediğini, burada mağdura borcunu ödemek istediğini ancak parası olmadığı için bu yere gitmediğini, yakalandığında üst aramasında herhangi bir suç aleti ele geçirilemediğini, parayı mağdurdan borç olarak aldığını, yağma kastının olmadığını ve parayı karakolda mağdura iade ettiğini,
    Savunmuştur.
    5237 sayılı TCK"nın "Yağma" başlıklı 148. maddesinde; "Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmeye yer verilmiştir.
    Madde gerekçesinde; "Madde metninde yağma suçunun temel şekli tanımlanmıştır. Hırsızlık suçunda olduğu gibi, yağma suçunda da, taşınır malın alınmasıyla ilgili olarak zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Ancak, hırsızlık suçundan farklı olarak, bu suçun oluşabilmesi için, mağdurun rızasının, cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması gerekir. Yağma suçu açısından tehdidin, kişiyi, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle yapılması gerekir. Yağma suçu, cebir kullanılarak da işlenebilir. Ancak bu cebrin, neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama boyutuna ulaşmaması gerekir.
    Yağma suçunun tamamlanabilmesi için, kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymamalıdır. Bu bakımdan, kullanılan cebir veya tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Bu nitelikte olmayan bir cebir veya tehdit, sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse, yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir." açıklamasına yer verilmiştir.
    Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
    Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan, birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.
    Yağma suçunun oluşabilmesi için, suça konu malın, elinde bulunduran kişiden cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle alınması veya mağdurun malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur kılınması gerekir. Cebir ya da tehdit, bir kişiyi malını teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak amacıyla yapılmalıdır. Cebir ya da tehdidin belirtilen amaçla ve bu şekilde gerçekleştirilmesi, yağmayı mal varlığına karşı işlenen diğer suçlardan ayırmaktadır.
    Failin mağdura yönelttiği cebir veya tehdidi, kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya zorlamak amacıyla gerçekleştirmiş olması gerekir. Cebir veya tehdit ile malın alınması veya verilmesi arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Yağma suçunun oluşabilmesi için, baştan beri yağma amacıyla hareket eden failin, eylemin başında veya ortasında cebir veya tehdit kullanmasının bir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan cebir veya tehdidi kullanmasıdır.
    Yağma suçu, bir kişinin malını cebir veya tehdit kullanarak almak suretiyle işlenmiş sayılacağından, unsurları itibarıyla hem zilyetliğe, hem de kişi hürriyetine yönelik bir suçtur. Ancak kişi hürriyetine yönelen saldırı, mal aleyhine işlenen suçun gerçekleşmesi bakımından bir araç niteliğinde bulunduğundan, bu suç sonuç itibariyle "mal aleyhine" işlenen bir suçtur.
    TCK"nın 149. maddesinde yağma suçunun nitelikli hâlleri arasında gece vakti işlenmesi de sayılmıştır.
    Uyuşmazlık konusu ile ilgili ikinci suç olan hırsızlık, 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinin 1. fıkrasında da; “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma” olarak tanımlanmıştır.
    TCK’nın 141. maddesinin 1. fıkrasında sözü edilen zilyetlik kavramı 4721 sayılı Medeni Kanunumuzun 973. maddesinde; “Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” şeklinde açıklanmış, asli ve fer"i zilyetlik ise aynı kanunun 974. maddesinde; “Zilyet, bir sınırlı aynî hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse, bunların ikisi de zilyet olur. Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan aslî zilyet, diğeri fer"î zilyettir” biçiminde tanımlanmıştır.
    Hırsızlık suçu ile korunan hukuki yarar mülkiyet hakkı ile birlikte zilyetliktir. Kanunda "zilyet" kelimesi ile "başkasına ait" olma kelimesi aynı anda kullanılmıştır. Bu şekilde kanun koyucu, iki farklı hukuki duruma aynı anda yer vererek hırsızlık suçunda zilyetlik ile mülkiyeti ayırmış, her ikisini de koruma altına almıştır. Zilyetliğin hukuka uygun ya da aykırı şekilde tesis edilmiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak malı çalarak zilyetliği ele geçiren kişinin elinden de malın çalınması hâlinde hırsızlık suçu oluşabilecektir.
    Suçun maddi konusu ise başkasına ait taşınır maldır. Bu nedenle malın malikinin bu suçun faili olması mümkün değildir. Suçun mağduru ise malik olabileceği gibi zilyet de olabilir. Çalınan mal, malikin elinden alınmış ise mağdur, malın malikidir. Zilyedin elinden alınmışsa mağdur zilyet, malik ise suçtan zarar görendir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    07.06.2012 tarihinde saat 01.00 sıralarında alkollü olan sanığın, mağdurun şoförlüğünü yaptığı 35 T 6... plaka sayılı taksiye binerek aracın sağ ön koltuğuna oturduğu, "Eşrefpaşa"ya doğru yürü" dediği, yolda giderken mağdura parasının olup olmadığını sorduğu, mağdurun olmadığını söylemesi üzerine "Yok mu hiç bir şey ya?" dediği, bu arada mağdurun sanığın sol cep tarafında bir kabarıklık olduğunu görmesi ve gece vakti olması nedeniyle korkarak cebindeki 130 TL’yi sanığa verdiği kabul edilen olayda; sanığın, 130 TL’yi almak için mağdura yönelik cebir kullanmamasına, ayrıca mağdurun hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit içeren bir söz sarf etmemesine rağmen mağdurun, sol cep tarafında kabarıklık olan sanıktan, orantısız şekilde etkilenip, sanığın cebinde silah olduğunu ve kendisine zarar verebileceğini düşünerek parayı sanığa verdiğinin anlaşılması ve yağma suçunun düzenlendiği TCK’nın 148. maddesinin gerekçesinde de “...Sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse, yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir.” şeklinde açıklamanın bulunması karşısında; sanığın eyleminin, yağma suçunun oluşması için gereken tehdit veya cebir unsurlarını içermediği, sanığın cebinde kabarıklık olmasının ve mağdurdan ısrarla para istemesinin tek başına mağdurun vücut dokunulmazlığına yönelik tehdit olarak değerlendirilemeyeceği, ancak sanığın, mağdurun parasını onun rızası dışında alması eyleminin bir bütün hâlinde hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı kabul edilip Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle cezanın infazının durdurulmasına ve sanığın tahliyesine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için yazı yazılmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 09.05.2017 tarihli ve 9161-1200 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.02.2013 tarihli ve 258-52 sayılı mahkûmiyet hükmünün, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı kabul edilip Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve sanığın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
    5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.11.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi