17. Hukuk Dairesi 2009/7557 E. , 2010/1117 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, dava dışı ...’ın kullanımında iken meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, başvuruya rağmen davalı ... şirketince ödeme yapılmadığını belirterek, 14.277.00 YTL’nın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, sürücü değişikliği yapıldığını, alkollü olan davacı tarafından aracın kullanımı sırasında ve alkolün etkisiyle kazanın meydana geldiğini, Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.5. maddesi uyarınca hasarın teminat dışı kaldığını, tazminat miktarının fahiş olduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, sigortalı aracı kaza sırasında davacının kullandığı ve aldığı alkolün etkisi altında direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kazanın meydana geldiği, Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.5. maddesi uyarınca, rizikonun sigorta teminatı dışında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden doğan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Genel Şartlar’ın A.1. maddesine göre; gerek hareket, gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir
cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK.’nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın, sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın B.1.5. maddesi ve TTK.nun 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında, olayın 21.12.2007 tarihinde sigorta poliçesinin yürürlükte olduğu sırada meydana geldiği ihtilaf konusu değildir. Davalı vekili, davacının iddia ettiği gibi sürücünün ... değil, olay anında 1.32 promil alkollü olan davacı olduğunu savunmuştur.
Mahkemede dinlenen zabıt mümzii tanık ... kaza ihbarı geldikten sonra olay yerine gittiklerinde, aracın yakınında bir erkek şahıs ile bir bayanın bulunduğunu, aracı kimin kullandığını sorduklarında, bayanın aracı kendisinin kullandığını söylediğini, ancak kazanın oluş şekli ve çarpma yeri ile ilgili çelişkili beyanlar verdiğini, kaza yapan aracın yakınında başka şahıslar ve bir aracın daha bulunduğunu, bayanın bu aracın da kendilerine ait olduğunu söylediğini, şüphe üzerine bayanın yanında bulunan ...’ın da alkol testi yapılarak 1.32 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini bildirmiştir. Davacı tanığı ... ve ..., kaza sırasında aracı ...’ın kullandığını beyan etmişlerdir.
Bu durumda mahkemece, sürücü değişikliği yapıldığı ve aracı alkollü sürücü davacının kullandığı somut delillerle ispatlanamadığından, alkolsüz ve yeterli ehliyetnameye sahip sürücü ... tarafından kullanılırken kazanın meydana geldiği kabul edilerek, işin esası incelenip bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de, mahkemece, sürücünün alkollü davacı olduğunu kabul ettiği halde, nöroloji uzmanı doktor ve kusur uzmanından oluşan bilirkişi kurulundan olayın meydana geliş şekli itibariyle, bu kaza ve hasarın münhasıran sürücünün aldığı alkolün tesiri altında ileri gelip gelmediği hususunda ayrıntılı, gerekçeli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de isabetli değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.