
Esas No: 2013/21841
Karar No: 2014/14102
Karar Tarihi: 04.07.2014
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/21841 Esas 2014/14102 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2012/436-2013/358
Ş.. O.. ve Ö.. G.. aralarındaki mirasın hükmen reddi davasının kabulüne dair Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 09.07.2013 gün ve 436/358 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürlüğü vekili ile davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde; vekil edeni Ş.."ın eşi ve diğer vekil edeni Ö.."nin babası muris İ.. O.."nın 01.07.2011 tarihinde vefat ettiğini, geriye vekil edenlerinin mirasçı olarak kaldığını, murisin sağlığında sonradan ünvan değişikliği ile "İnteks Tekstil İnşaat Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketi" olan "....Gümrük Müşavirliği Limited Şirketi"nin" ortağı olup faaliyet göstermekteyken murisin uzun yıllar hastanede yatıp tedavi görmesi nedeniyle şirket işleriyle ilgilenemediğini, işlerin vekiller vasıtasıyla yürütüldüğünü ve bu sürecin hayli yüksek kamu borçlanmalarına neden olduğunu, murisin Sosyal Güvenlik Kurumu"na 83.353,30-TL ve İzmir Defterdarlığı Kordon Vergi Dairesi Başkanlığı"na 209.958,78-TL olmak üzere toplam 293.312,08 TL şahsen sorumlu olduğu borcu bulunduğunu, muristen aktif olarak kalan tek malvarlığının sadece eşi ile 1/2"şer hisseye sahip oldukları .. ada . nolu parselde yer alan mesken olduğunu, bilinen borç karşısında terekenin borca batık olduğunu açıklayarak terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddi talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili cevap dilekçesinde; şirketin borca batık olduğu yönündeki iddiayı kabul etmediklerini, davanın kurum borçlarından kaçmaya yönelik olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; yasal üç ayın geçirilmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, davalı olarak gösterilen vergi dairesinin tüzel kişiliği olmadığından davanın Maliye Bakanlığı hasım gösterilmek suretiyle açılması davacıların murisin malvarlığından hiçbir şekilde yararlanmamış olmaları murisin malvarlığının araştırılarak değerinin ve borçlarını karşılama oranının saptanması gerektiğini, terekenin borca batık olduğu iddialarını kabul etmediklerini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, murisin terekesinin borca batık olduğu benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili ile davalı Hazine vekili tarafından dilekçelerinde yazılı nedenlerle süresi içerisinde ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Dava Türk Medeni Kanunu"nun 605/2 maddesinde yer alan "ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır." hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkindir.
Murisin ölümü ile, tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Miras bırakanın vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; miras bırakanın 01.07.2011 tarihinde vefat ettiği belirlenmiştir. Mirasbırakanın ödemeden aczinin belirlenmesi için öncelikle ölüm tarihi itibariyle miras bırakanın aktif ve pasif malvarlığı araştırılmalıdır. Ölüm tarihi itibariyle, miras bırakanın tüm mal varlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK.md.605/2).
Toplanan delillerden mirasbırakanın ..Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti."nin ortağı olduğu, borcun, mirasbırakanın şahsi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu limited şirketin sigorta primlerinden kaynaklanan borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun"un 22.07.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı Kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen Mükerrer 35. madde hükmüne göre de; tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince, miras bırakanın; "ortağı" ve "temsilcisi" olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak "koyduğu sermaye hissesi oranında" doğrudan doğruya; "temsilcisi" olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur.
O halde Mahkemece; mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle ( 01.07.2011 ) tüm taşınır ve taşınmaz mallarının ilgili yerlerden (Bankalar, Vergi Daireleri, Belediyeler, Tapu Müdürlükleri, Trafik Tescil Şube Müdürlüğü vb. yerlerden) sorularak belirlenmesi, zabıta marifetiyle araştırılması, mirasın hükmen reddine engel teşkil eden TMK"nun 610/2.maddesinde sözü edilen tereke mallarını kendisine mal edinme durumunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin, mirasçılara intikal yapılıp yapılmadığı araştırılması, murisin 1/2 oranında pay sahibi bulunduğu..ada ..parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde taşınmazı değerlendirebilecek bilgi ve donanıma sahip bir mülk bilirkişisi aracılığıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, terekenin aktifini oluşturan taşınmazın mirasbırakanın ölüm tarihindeki normal rayiç değerinin tespit ettirilmesi, bu suretle terekinin aktifinin belirlenmesi, ayrıca konusunda uzman ve bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; mirasbırakanın, “ortağı” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve mirasbırakanın şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise; bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin
reddedilmesi; değilse miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle tespit edilen terekesinin aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu yönler araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bundan ayrı Mahkemece murisin terekesinin aktifi ve pasifi belirlenirken dava tarihindeki değerlerin araştırılması, yine murisin vergi borcu ile SGK"ya olan prim borçlarının ölüm tarihi itibariyle değil dava tarihinden sonraki ulaştığı güncel değerler esas alınarak tereke pasifi belirlenmesi ve bu değerlere göre inceleme yapılarak düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan ayrı ayrı kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 04.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.