3. Hukuk Dairesi 2017/5440 E. , 2017/14047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının 24.12.2000 tarihinden itibaren dava konusu taşınmazda kiracı olduğunu, Borçlar Kanununun 347. maddesi yürürlüğe girdiğinde kiracılık süresinin 10 yılı doldurduğunu, akdin yenilenmeyeceği hususunun süresi içerisinde davalıya ihtar edilmesine rağmen davalının tahliyeyi gerçekleştirmediğini belirterek, kira sözleşmesinin feshi ile davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 24.12.2013 tarihinde imzalanan kira akdine istinaden, kira müddeti henüz dolmadan dava açıldığını, bu sözleşmeye göre yasada belirtilen 10 yıllık süre dolmadığını, savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiş ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 16.11.2015 gün ve 2015/7214 E. 2015/9917 K. sayılı ilamı ile; davalının 24.12.2013 tarihli yazılı kira sözleşmesini dosyaya ibraz etmemesi sebebiyle, imzası inkar edilmeyen davaya dayanak ve taraflarca imzalanmış 24.12.2000 başlangıç tarihli, bir yıl süreli yazılı kira sözleşmesine göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalının tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) yargılamanın makul sürede bitirilmesini sağlamak amacıyla düzenlemeler yapılmış ve bu amaca ulaşılabilmesi için önemli bir katkı sağlayan delillerin bildirilme zamanı özel olarak düzenlenmiştir. Delillerin belirli bir zaman dilimi içinde gösterilip sunulması yargılamayı çabuklaştıracak olmasının yanı sıra, taraflara da gösterilen delillerden haberdar olma ve zamanında gösterilen delillere
karşı delil veya görüş bildirebilme imkanı tanıyacak, böylece uyuşmazlıklar en kısa sürede adilane çözüme kavuşacaktır.
6100 sayılı HMK’nın “Belgelerin Birlikte Verilmesi” başlıklı 121/1. maddesine göre; dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur. Ayrıca, aynı Kanunun “Cevap Dilekçesinin İçeriği” başlıklı 129/1-d-e maddelerine göre, cevap dilekçesinde; davalının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ile savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin bildirilmesi gerekir. Bu husus davalının savunmasını somutlaştırma yükünün de bir gereğidir. Davalı da davacı gibi yazılı delillerini cevap dilekçesine ekleyerek mahkemeye vermeli ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamalarda bulunmalıdır.
6100 sayılı HMK’nın “Ön İncelemenin Kapsamı” başlıklı 137/1. maddesine göre; dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.
6100 sayılı HMK’nın “Ön İnceleme Duruşması” başlıklı 140/5. maddesine göre; ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir. Aynı Kanunun 119 ve 121. maddelerinde delillerin gösterilmesinden bahsedilmesine rağmen, 137 ve 140. maddelerinde delillerin sunulmasından ve toplanmasından bahsedilmektedir. Burada vurgulanması gereken husus özellikle 140. maddede “dilekçelerinde gösterdikleri” ibaresinin kullanılmış olmasıdır.
6100 sayılı HMK’nın 140. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere taraflar, delil olarak dayandıkları belgeleri dilekçelerine ekleyerek vermek ya da başka yerden getirilecekse bunu belirtmek zorundadırlar. Şayet taraflar, bu konuda yapmaları gereken işlemleri eksik bırakmışlarsa, tahkikata başlamadan önce, taraflara son kez kısa bir süre verilerek bu eksiklikleri tamamlamaları yönünde olanak sağlanmıştır. Taraflar bu imkanı da doğru kullanamazlarsa, artık tahkikat mevcut delillerle yürütülecek ve tarafların o delile dayanmaktan vazgeçtikleri kabul edilecektir.
Somut olayda; Taraflar arasında akdedilen 24.12.2000 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile dava konusu işyerinin davalıya kiralanmış olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı cevap dilekçesinde, 24.12.2013 tarihinde imzalanan kira akdine istinaden, 10 yıllık uzama müddeti henüz dolmadan dava açıldığından bahisle davanın
reddini savunmuştur. Bu durumda Mahkemece; HMK"nun 140/5 maddesi gereğince 24.12.2013 başlangıç tarihli sözleşmenin sunulması için davalıya 15 günlük kesin süre verilerek, sunulmaması durumunda mevcut delillere göre karar verilmesi gerekirken, davalıya delillerini sunması için kesin süre verilmediği görülmektedir. Bu halde Mahkemece kesin süre verilmeden davalı tarafından sözleşme ibraz edildiğine göre, davalı tarafından sunulan sözleşme altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı sorulup, sözleşmenin geçerliliği üzerinde durularak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün davalı taraf yararına HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.