23. Hukuk Dairesi 2012/5612 E. , 2012/7483 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava dışı borçluya ait taşınmazın satışından elde edilen 45.000,00 TL’nin dosya alacaklısına alacağına mahsuben verildiğini, paranın verildiği takip dosyasındaki davalı alacağının, alacaklılardan mal kaçırmak için muvazaalı biçimde oluşturulduğunu ileri sürerek, davalıya ayrılan payın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkilinin alacağının bonoya dayandığını, takipten sonra borçluya ait 3 adet taşınmazın haczedildiğini, müvekkilinin maliki olduğu ... ilçesi, ... mahallesi, 1631 ada 1 parsel sayılı 1/30 arsa paylı, A blok 2. Kat 7 no"lu bağımsız bölümü dava dışı... e satıp, 17/03/2006 tarihinde tapuda temlik ettiğini, satış bedeli olarak da icra takibine konu olan bonoyu aldığını, bononun düzenlenmesine neden teşkil eden borç ilişkisinin sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan tapu kayıtları ve satış senedinden kolaylıkla anlaşılacağını, satılan taşınmaz üzerinde davacı bankanın haczinden önce Denizbank A.Ş"nin haczinin bulunduğunu, davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının mevcut olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı alacaklı ile dava dışı borçlu arasında gayrimenkul satışı nedeniyle düzenlenen bononun takibe konulduğu, bononun düzenlenmesine neden olan hukuki ilişkinin gerçek olduğu, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir..
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava ,muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır.
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, alacağına itiraz edilen alacaklıya aittir. Alacaklı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır. Senetler ancak tarafları ve onların cüz’i ve külli haleflerine karşı ileri sürüleceğinden, davacı
üçüncü kişi bakımından bir ispat vasıtası olamazlar. Somut olayda davalı borçluya bir gayrimenkul sattığını ve karşılığında takip konusu bononun kendisine verildiğini savunduğuna göre bu savunmasını yukarıda gösterilen şekilde ispatlamalıdır. Davalının takip, kesinleşme ve haciz tarihlerinin önce olması tek başına yeterli olmayıp, her zaman düzenlenebilecek nitelikteki bono bakımından borcun doğumu tarihinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 299 ncu maddesi de göz önüne alınarak belirlenmesi gerekir.
Öte yandan, takibe konu bononun ihdas hanesinde nakden kaydının bulunmasına ve ihdas nedeninin talili halinde aksini ispat yükünü üstlenen davalının, bu hususu da ispatlayamamış olması da göz önüne alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.