Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2048
Karar No: 2021/986
Karar Tarihi: 14.09.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2048 Esas 2021/986 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2048 E.  ,  2021/986 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete kasko sigorta sözleşmesiyle sigortalanan aracın 19.05.2009 tarihinde seyir halindeyken Erdem Apartmanının çatısından düşen kiremitlerin aracın muhtelif yerlerine çarpması sonucu hasarlandığını, sigortalısına ödenen 8.616TL hasar bedelinin rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı tarafça haksız yere itiraz edildiğini ileri sürerek takibe vaki itirazın iptali ile davalı borçlunun icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kiremitin çatıdan düşmesinin dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlalinden değil de fırtına niteliğinde olan rüzgârdan kaynaklandığını, mücbir sebep sonucu meydana gelen hasar nedeniyle müvekkiline atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, fırtına dolayısıyla diğer apartmanların çatılarından düşen kiremitlerin de araca zarar vermiş olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.03.2013 tarihli ve 2011/232 E., 2013/52 K. sayılı kararı ile; sigortalı aracının davalının yönetim kurulu başkanlığı yaptığı Erdem Apartmanı önünde trafik ışıklarında durması sırasında aşırı rüzgârın da etkisiyle apartman çatısından düştüğü anlaşılan kiremit parçalarının araca isabet etmesi sonucunda hasarlandığı, araçta meydana gelen gerçek hasar bedelinin 8.600TL olduğu, bilirkişi raporunda apartman yönetiminin çatı bakımını zamanında yaptırmadığı ve o gün gerçekten 8 Bofor şiddetinde esen fırtınanın bina çatılarında etkisinin olamayacağını ancak binanın konumu nedeniyle o gün ve saatteki rüzgarın yönü ve şiddetine bağlı olarak bina çatısından kiremidin koparak bina önünde düşmesinde meteorolojik bir etki olabileceğinin de belirtildiği, meydana gelen zararda apartman yönetimi kadar, o gün ve saatte esen rüzgarın yönü ve şiddetinin de etken olabileceği kanaatine varıldığından davalının bina sahibi olması dolayısıyla oluşan hasardan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 51. maddesi hükmü de dikkate alınarak takdiren %50 oranında sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; davalının İstanbul 8. İcra Dairesinin 2010/12947 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın 4.300TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, bu miktara 28.05.2009 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin ve icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 13.11.2013 tarihli ve 2013/14183 E., 2013/15678 K. sayılı kararı ile;
    “…6100 Sayılı HMK’nin 266. (1086 sayılı HUMK’nin 275 ve 276) ve takip eden maddeleri uyarınca, “mahkemece, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşü alınarak karar verilmelidir” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamında alınan ve karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda "Hasarın oluşmasında esas itibariyle birinci derecede davalı Erdem Apartmanı yöneticisinin davalı binanın çatısının bakım ve onarımını tekniğe uygun olarak ya da hiç yaptırmadığından ya da eksik yaptırdığından kaynaklandığı, olay günü şiddetli esen rüzgarın da olayın meydana gelmesinde ikinci derecede meteorolojik olarak tetikleme etkisi yarattığı, her iki durumun bir arada yaşanması neticesinde davalı bina çatısından kopan kiremidin bina önünden geçen aracın üstüne düşerek hasarına neden olduğu, şayet Erdem Apartmanı çatısı ilk başta fenni icapların gerektirdiği şekilde sağlam yapılmış olsaydı, fena yapılmamış olsaydı, olay günü esen şiddetli rüzgarın tek başına çatıdan kiremit kopmasına sebebiyet veremeyeceği, dolayısıyla bu hasarın oluşamayacağı, hasarın oluşmasında birinci derecede apartman çatısının bakım ve onarımının noksan bırakılması olduğu, olaydan sonra 2010 yılında bahse konu çatının mevcut örtü sisteminin tamamen sökülüp başka örtü sistemiyle değiştirildiği, bu durumda esasen mevcut çatının bakım ve onarım gerekliliği var iken bunun ancak hasarlı olaydan sonraya bırakılarak ikmal edilebildiği" şeklinde görüş bildirdiği ve raporda davacıya kusur izafe edilmediği, rapordaki tespitin ise HMK 266. maddesi anlamında teknik bilgi olarak kabul edilmesi gerektiğine göre, mahkemece davalının kusursuz sorumluluğu kapsamında alınan hasar raporu doğrultusunda belirlenen zarar miktarı açısından davanın kabulüne karar vermek gerekirken, hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2014 tarihli ve 2014/223 E., 2014/314 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ilave olarak bilirkişi raporunda çatının olaydan sonra onarıldığı belirtilmiş ise de; o gün esen rüzgârın da olayın meydana gelmesinde etken olabileceğinin anlaşıldığı, sorumluluğun yalnızca bina sahibine ait olduğunun söylenemeyeceği, meteorolojinin olaya etkisinin olduğunun da kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; belirlenen gerçek zarar miktarından mahkemece takdir edilen indirimin ve indirime dayanak yapılan gerekçenin yerinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalının bilirkişi raporunda belirlenen gerçek zarar miktarının tamamından sorumlu tutulmasına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Kusursuz sorumluluk, genellikle olumsuz bir biçimde sorumlu kişinin kusurunu gerektirmeyen bir sorumluluk olarak tanımlanır. İstisnai nitelik taşıyan hakkaniyet sorumluluğu bir yana bırakıldığında kusursuz sorumluluk, özen sorumluluğu ve hakkaniyet sorumluluğu olarak ikiye ayrılır. Kusursuz sorumluluğun en hafif şeklini oluşturan özen sorumluluğu ya sorumlu kişinin objektif özen ve gözetim ödevini yerine getirmemesine ya da maliki bulunduğu şeydeki noksanlığa dayanmaktadır (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2018, s. 519).
    13. Özen sorumluluklarının çoğu, kusur sorumluluğuna oldukça yakındır. Özensizlik isnadı kusurun biraz daha objektifleştirilmiş hâlinden ibarettir. Sorumlu, özen ödevinde bir noksanlık yapmadığını, her türlü özeni gösterdiğini ya da gerekli özeni göstermiş olsaydı bile zararın yine de gerçekleşeceğini ispat ettiği takdirde sorumluluktan kurtulabilir. Buna bir tür kurtuluş kanıtı getirilebilen “olağan özen sorumluluğu” da denilebilir.
    14. Kazanın meydana geldiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK) 58. maddesinde; “Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurundan dolayı mes’ul olur” denilmektedir. Burada, yasa koyucu bozuk yapılan bir yapı eserinden zarar görenlere mümkün olduğu kadar basit ve dolaysız bir tazmin imkânı sağlayarak, onları korumaktadır. Bu anlamda sorumlu olabilecek malik, gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olabileceği gibi, kamu hukuku tüzel kişisi de olabilir. Malikin, bina ya da tesisin tehlike taşımayacak bir durumda bulunmasını sağlama yükümlülüğü, yalnız onu kullananlara karşı değil, herkese karşı vardır.
    15. Yapı malikinin sorumluluğunda görülen yapım ve bakım bozukluğu da aslında özensizliğe dayanmaktadır. Ancak burada sorumluluğun sebebi özensizlik olmayıp, bakım bozukluğu ya da eksikliğidir. Bu nedenle sorumlu her türlü özeni göstermiş olmasına rağmen bakım noksanlığını ya da yapım bozukluğunu öğrenmese bile, bu nedenlerden meydana gelen bir zarardan sorumludur. Eş söyleyiş ile burada yapı maliki, gerekli özeni gösterdiğini ispat etmek suretiyle sorumluluktan kurtulamaz. İşte bu nedenle yapı malikinin sorumluluğu, kurtuluş kanıtı getirilemeyen “ağırlaştırılmış özen sorumluluğu” olmakta ve tehlike sorumluluğuna yaklaşmaktadır. Tehlike sorumluluğunda da özel kurtuluş nedenleri yoktur. Sadece genel kurtuluş nedeni olan illiyet bağını kesen sebepler sorumluluğu ortadan kaldırır (Eren- s. 520). Zarar, mücbir sebep ya da üçüncü kişinin illiyet bağını kesen kusuru sonucunda meydana gelmiş ise yani zarar görenin ya da üçüncü şahsın fiili zararı doğuran başlıca sebep niteliğinde ise, bina maliki zararı tazmin etmek ile yükümlü değildir (Reisoğlu, Sefa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2004, s. 171).
    16. Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi kapsamında, sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk-bakım eksikliği ayrımının bir önemi bulunmamaktadır. Zira malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Her iki olasılıkta da yalnızca malikin sorumluluğu söz konusu olmaktadır. Bir bina veya yapı eseri malikinin BK’nın 58. maddesine göre sorumlu tutulabilmesi için, zararın, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğduğu ispatlanmalıdır. Buradaki ispat yükü zarar görene düşer. Bununla birlikte sorumluluğun son şartı, yukarıda da ifade edildiği gibi; zararla yapım bozukluğu veya bakım eksikliği arasında uygun illiyet bağının bulunmasıdır. Yani zararın yapımdaki bozukluktan veya bakımdaki eksiklikten dolayı meydana gelmiş olması gerekmektedir. Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 16.09.2015 tarihli ve 2014/11-2057 E., 2015/1767 K. sayılı kararında da kabul edilmiştir.
    17. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendiğinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 266 vd. maddeleri uyarınca alınan teknik bilirkişi raporunda; hasarın oluşmasının esas itibariyle birinci derecede davalı Erdem Apartmanı çatısının bakım ve onarımının tekniğe uygun olarak ya da hiç yapılmamasından veya eksik yapılmasından kaynaklandığı, 8 bofor şiddetinde olan rüzgârın bina çatılarına etkisinin olmayacağı, olay günü şiddetli esen rüzgârın da olayın meydana gelmesinde ikinci derecede meteorolojik olarak tetikleme etkisi yarattığı, her iki durumun bir arada yaşanması neticesinde davalı bina çatısından kopan kiremitin bina önünden geçen aracın üstüne düşerek hasarına neden olduğu, şayet Erdem Apartmanı çatısı ilk başta fenni icapların gerektirdiği şekilde sağlam yapılmış olsaydı, fena yapılmamış olsaydı, olay günü esen şiddetli rüzgârın tek başına çatıdan kiremit kopmasına sebebiyet veremeyeceği ve dolayısıyla bu hasarın oluşamayacağı, söz konusu kiremitlerin başka binalardan düşmesinin mümkün olmadığı, hasarın oluşmasının birinci derecede apartman çatısının bakım ve onarımının noksan bırakılmasından kaynaklandığı, olaydan sonra 2010 yılında bahse konu çatının mevcut örtü sisteminin tamamen sökülüp başka örtü sistemiyle değiştirildiği, bu durumda esasen mevcut çatının bakım ve onarım gerekliliği var iken bunun ancak hasarlı olaydan sonraya bırakılarak ikmal edilebildiği yönünde görüş beyan edilmiştir. Bilirkişi raporunda davacıya kusur izafe edilmediği, sonucun meydana gelmiş olmasında rüzgârın illiyet bağını kesen bir etken olarak da kabul edilmediği sabit olduğundan, mahkemece HMK’nın 266. maddesi anlamında teknik bilgi olarak kabul edilmesi gereken ve davalının kusursuz sorumluluğu kapsamında alınan hasar raporu doğrultusunda belirlenen gerçek zarar miktarının tamamı yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmektedir.
    18. Öte yandan, direnme kararının başlık kısmında dava tarihi “16.04.2011” olduğu hâlde “13.05.2014” olarak yazılmış ise de bu husus mahallinde düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
    19. Hâl böyle olunca; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    20. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440/III-1 maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi