3. Hukuk Dairesi 2020/6294 E. , 2021/5526 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; İzmir ... Devlet Hastanesinde işçi statüsünde çalışmakta iken, yasa uyarınca memur statüsüne geçirildiğini, İş Yasasına tabi olduğu dönemde Türkiye Sağlık İşçileri Sendikasına üye olduğunu, bu sendika ile işveren SSK arasında imzalanan sözleşme uyarınca ödenmesi gereken alacaklarının tahsili için davalıya vekaletname verdiğini, hakettiği TİS"den kaynaklanan ikramiye, fazla çalışma, genel tatil ücretlerinin tahsili için açılan İzmir 3. İş Mahkemesi"nin 2004/824 esas sayılı davasının karara çıktığını ve kesinleştiğini, mahkeme kararının takibe konulduğunu, vekil olan davalının hatalı ve eksik hesaplamalar yaptığını, gerek faiz başlangıçlarında gerekse faiz türlerinde hataları bulunduğunu, bu nedenle zarara uğratıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 9.000TL"nin temerrüt tarihi olan 05/02/2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslahla da talebini 37.305,43TL"ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 2.357,90TL"nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 03/10/2016 tarihli, 2015/24441 esas ve 2016/17615 karar sayılı ilamı ile; "1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- ... Öte yandan benzer nitelikte ve aynı davalının taraf olduğu bir kısım dosyalarda da, Dairemizce bozma kararı verilmiş olup, bozma ilamında Davalı vekilin aleyhine açılan davalar ile, örnek gösterdiği dava dosyalarında faiz oranı konusunda farklılık bulunduğu belirtilerek çelişkinin giderilmesi istenmiştir (Dairemizin 18.6.2013 gün ve 2012/11887-2012/16514 sayılı karar).
Mahkemece, uygulanabilir en yüksek işletme kredisi faizinin tespiti için davacının da talebi doğrultusunda ilgili bankalara müzekkereler yazılmış ancak Türkiye Ekonomi Bankası"na yazılan müzekkere cevabı temin edilmeden dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Her ne kadar bilirkişi raporunda yukarıda lafsı geçen ilkeler doğrultusunda rapor tesis edilmeye çalışılmış ise de TEB"den cevap gelmediği için o bankaya ait faiz oranın tespit edilmediği yine emsallerde belirtildiği üzere davalının taraf olduğu aynı nitelikte dosyaların dosya arasında bulunmadığından incelenmediği belirtilmiştir. Bu noktada raporun hükme esas teşkil edemeyecek oranda eksik olduğunun kabulü gerekir. Öyleyse mahkemece yukarıda bahsi geçen eksiklikler giderilerek, ek rapor tesisi ile karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, 843,11TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (9.5.1960 gün 1/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece ilk kararda 2.357,90TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu kararın davacı lehine bozulmasına karar verilmiş olup bu husus davacı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturmaktadır. Bu nedenle bozma sonrasında davacının usuli kazanılmış hakkı ihlal edilerek 843,11TL"nin dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26/05/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.