Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/403
Karar No: 2019/681

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/403 Esas 2019/681 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/403 E.  ,  2019/681 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 21. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 145-140


    Sanık ... hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanığın, TCK"nın 205/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.02.2012 tarihli ve 145-140 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 03.12.2015 tarih ve 3647-5829 sayı ile;
    "1) Başkasının kimliğiyle yurt dışına çıkmayı amaçlayan sanık ..."ın, bu amaçla, "...’a ait" nüfus cüzdanındaki resmi çıkarıp yerine kendi resmini yapıştırmasından ibaret eylem nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, sahteliği iddia edilen belgenin aldatıcı niteliğinin bulunmadığı cihetle, resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığından bahisle, unsurları oluşan "resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme" suçundan hüküm kurulmuş olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcığınca bu hususa ilişkin olarak, beraat kararı verilmesi gerektiği yönündeki açıklama ile hükmün bozulması talep edilmiş ise de;
    TCK"nın 204. maddesindeki gibi 205. maddesindeki suçta da korunan hukuki yarar, ispat araçlarının dokunulmazlığına olan kamu güvenidir. Suçun oluşması için, genel kast yeterli olup, fail, eyleminin haksız, hukuka aykırı olduğunu biliyorsa, suç kastı var demektir. Suç, seçimlik hareketli suç olarak düzenlendiğinden, maddede sayılan hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterli olup, ayrıca bir zarar veya tehlikenin doğması gerekmez.
    205. maddenin gerekçesinde belirtildiği gibi "suçun konusu, hukuken geçerli, yani gerçek bir resmi belgedir. Söz konusu suçu oluşturan seçimlik hareketler, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir." 205. maddedeki "bozma" ile 204. maddedeki "değiştirme" fiilleri, birbirine yakın, hatta aynı olabilir. Aradaki fark, "aldatıcılık" vasfıdır. Nitekim bu hususa, hem 204, hem de 205. maddenin gerekçesinde yer verilmiştir. 205. maddenin gerekçesine göre, sahtecilik suçu, düzenlenen belgenin veya belgede yapılan değişikliğin başkasını aldatıcı nitelikte olmasını gerektirir. 205. maddedeki, "resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme" suçunun işlenmesi ise başkasını aldatma özelliği taşımayabilir. 204. madde gerekçesine göre de, "mevcut olan resmi belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, resmi belgeyi bozma suçu oluşur." Öğretide de bu farka dikkat çekilmiştir.
    "Belli bir amaç veya saik" ile hareket edilmesinin arandığı suç tiplerinde veya suçun nitelikli hallerinde, bu husus Kanunda açıkça ve ayrıca gösterilir. Yargıtay CGK’nın bir çok kararında belirtildiği gibi, "Doğrudan kast, failin hareketinin yasal tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesini gerektirir. Ancak, failin hareketiyle hedeflediği doğrudan sonuçların yanısıra, hareketinin zorunlu sonuçları ya da kaçınılmaz yan sonuçları da, açık bir isteme olmasa dahi doğrudan kast kapsamında değerlendirilmelidir." (CGK., 23.11.2010, 171/232). TCK’nın 204. maddesinde olduğu gibi 205. maddesinde de kişilerin amacı değil, fiili cezalandırılmaktadır.
    Maddenin 765 sayılı TCK’ndaki karşılığı olan 348. maddede, suçun oluşması için belgenin ortadan kaldırılması veya bozulması yeterli görülmeyip ayrıca bu eylemler sonucunda umumi veya hususi bir zararın doğması da aranmışken, 205. maddede suç için herhangi bir zararın meydana gelmesi aranmamıştır. Suçun işlenmesiyle genellikle bir zararın oluşması veya hak sahibinin o belgeden yararlanma imkânının kalmaması mümkün olsa da, bu şart değildir. Kaldı ki, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, zararın suçun oluşması için zorunlu olduğu dönemde bile, "Devlet, bir olgunun kanıtlanma yeteneğini tanıdığı belgelerin öz ve biçimleri ile gerçekliklerine ve doğruluklarına beslenen ortak toplum inancını kamu güveni içinde korumak ve o yüzden de soyut varlık ya da yararın veya değerin somutlaştırdığı belgeleri erişilmez ve dokunulmaz kılmak istemiştir. Zarar doğma olasılığı yeterlidir. Kanıt değeri olan belgenin yok edilmesiyle zarar kendiliğinden doğmuştur" şeklindeki kararıyla, suçla korunan yarara dikkat çekmiş ve somut zararın oluşmasını aramamıştır (CGK, 7.3.1988, 596/73).
    Ne 204., ne de 205. maddede suçun unsuru olarak özel bir saik veya amaç öngörülmemiştir. Bu nedenle, "failin kastı sahte resmi belge oluşturmaktır, bu suç resmi belgenin unsurlarından birisinin yokluğu nedeniyle gerçekleşmemiştir, o halde, olayda resmi belgeyi bozma gibi bir kasıt, niyet yoktur" denilemez. Aksinin kabulü, madde gerekçesine hiç değer vermemek, gerçek bir resmi belgeyi değiştirme suçu için genel kast yeterli görülmesine rağmen, aynı resmi belgeyi bozma suçu için özel bir amaç veya saik aramak demektir. Bu ise; "suçun, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla işlenmesi ve belgenin bozulmasıyla bu hususun gerçekleşmesi" şartına bağlanması, dolayısıyla, bir "tehlike suçu"nun "ancak özel amaçla işlenebilen zarar suçu"na dönüştürülmesi demektir.
    Belirtilen nedenlerle; tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
    2) Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle,
    T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; "TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların" hükümden çıkartılması ile yerine "TCK"nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi"nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına" ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün isteme aykırı olarak düzeltilerek onanmasına" oy çokluğuyla karar verilmiş,
    Daire başkanı H. Boyrazoğlu ve üyesi M. Kaya; "...28.01.2011 tarihli iddianame ile sanık ..."ın, olay günü Adana Havalimanından K.K.T.C.’ne çıkış yapmak üzereyken yapılan kontrolde, ... adına olan, ancak üzerinde kendi fotoğrafı yapıştırılmış nüfus cüzdanını ibraz ettiğinden bahisle resmi belgede sahtecilik suçundan ...nın 204/1. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle açılan davada;
    Mahkemece, 05.05.2011 tarihli oturumda suça konu belgenin incelenip "fotoğraf üzerinde soğuk mühür izi bulunmadığından aldatma kabiliyetine haiz bulunmadığı" belirtilip, hükmün gerekçesinde de resmi belgede sahtecilik yönünden aldatma kabiliyetinin bulunmadığı, ancak resmi belge niteliğindeki nüfus cüzdanı üzerinde tahrifat yapıldığından resmi belgeyi bozma suçunun oluştuğu kanaatine varıldığından bahisle sanığın ...nun 205/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm Cumhuriyet savcısı tarafından; suça konu belgedeki tahrifatın aldatma kabiliyetini haiz olmadığından unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle temyiz edilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17.06.2013 tarihli tebliğnamede de aynı gerekçe ile hükmün bozulması talep edilmiştir.
    Daire çoğunluğu ise, sanığın eyleminin "resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme" suçunu oluşturduğundan Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; "TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların" hükümden çıkartılması ile yerine "TCK"nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi"nin 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına" ibaresi eklenmek suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesindedir. Sayın daire çoğunluğunun kararına aşağıdaki sebeplerle katılmak mümkün görülmemiştir.
    Belgelerde sahtecilik suçlarında, gerek yargısal kararlarda gerekse doktrinde kabul edilen baskın görüşe göre suçun hukuki konusu kamu güvenidir. Belgelerin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir belgeye ilaveler yapılması, tamamen veya kısmen değiştirilmesi eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanmıştır. Bu nedenle eylemden dolayı bir zararın oluşması aranmamakta zarar doğma ihtimali yeterli görülmektedir.
    765 sayılı ...nın aksine, 5237 sayılı TCK’nın resmi belgede sahteciliği düzenleyen 204 ve özel belgede sahteciliği düzenleyen 207. maddelerinde Yargıtay’ın içtihatla oluşturduğu "aldatma unsuruna" madde metinlerinde yer verilmiştir. Bu nedenle belgelerde sahtecilik suçlarında aldatıcılık, suçun oluşması için bulunması gereken temel unsurlardandır.
    Aldatma niteliğinin suçun unsuru olduğu hususu doktrinde ve uygulamada tartışmasız kabul görmektedir. Belgedeki sahteciliğin, ilk bakışta birçok kimse tarafından anlaşılabilecek derecede olması halinde suç oluşmayacaktır. Bu nedenle belgenin aldatma niteliği olup olmadığının objektif olarak belirlenmesi gerekir.
    Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu 14.10.2003 gün ve 232/250 sayılı kararında; "...zarar olasılığının bulunması için belgede sahteciliğin çok sayıda kişiyi aldatacak nitelikte olması, bir başka anlatımla belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması gerekir. Aldatma keyfiyeti belgeden objektif olarak anlaşılmalıdır..." demiştir.
    Aldatma yeteneğinin bulunmadığı, kaba taklit veya tahrif halinde kamu güveninin sarsılmayacağı kabul edildiğinden cezalandırılması gereken bir sahtecilik suçundan da söz edilemeyecektir.
    Belgede sahtecilik suçunun konusu, kanıtlama güçleri nedeniyle hukuki sonuç doğuran ve bu yüzden toplumsal ilişkilerde doğruluklarına inanılan belgelere karşı, kamunun beslediği güven olup, zararın doğması için aldatma olgusunun hukuken korunan bu güveni sarsacak oran ve düzeyde bulunması gerekir.
    Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip, birçok kişiyi aldatabilecek yetenekte olması ve bu konunun objektif olarak saptanması gerekir. Örneğin imzalayan kamu görevlisinin açık kimliği sayı ve tarihi bulunmayan bir belgenin aldatma yeteneği bulunmadığı gibi soğuk damga ile mühürlenmeyen bir nüfus cüzdanının da kandırma yeteneği bulunmadığı uygulamada kabul edilmektedir.
    Dairemizin 08.10.2015 gün, 2793/3700 ve 04.11.2015 gün 4112/4547 ve 11. Ceza Dairesinin 14.05.2014 gün, 27484/9340 sayılı kararları da bu yöndedir.
    Sahtecilik ilk bakışta ve kolaylıkla herkes tarafından anlaşılabiliyorsa, diğer bir anlatımla başka kişileri aldatacak nitelikte değilse sahtecilik suçu oluşmaz.
    Aldatma yeteneğini, suçun maddi öğesine göre takdir edecek olan kişi hâkimdir. (Yargıtay 11. C. D. 24.01.2011, 2009/779) Hâkim gözlem yaparak aldatma niteliğini takdir etmeli, şüphenin giderilmesi için gerektiğinde bilirkişiye başvurmalıdır. (CGK. 01.04.2003, 12/76)
    Bir resmi belge olan nüfus cüzdanında; fotoğraf üzerinde bulunması gereken soğuk mühür izinin mevcut olup olmadığı özel bir incelemeye tabi tutulmadan ilk bakışta hemen anlaşılabilir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince: 26.12.2010 tarihli olay tutanağında sanığın ibraz ettiği suça konu nüfus cüzdanındaki fotoğraf üzerinde bulunması gereken soğuk mühür izinin aslına uygunluk sağlamadığının tespit edilmesi ve 07.01.2011 tarihli ekspertiz raporunda "...bahse konu nüfus cüzdanında fotoğraf değişikliği yöntemiyle gerçekleştirilmiş olan tahrifatın, dikkati çekecek nitelikte olması nedeniyle aldatma kabiliyetini haiz olmadığının..." belirtilmesi ve mahkeme tarafından da aynı gerekçe ile resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağının kabul edilmesi ve suça konu nüfus cüzdanı aslının da denetime imkan vermesi açısından dosya arasında bulundurulmadığının anlaşılması karşısında; her şeyden önce suça konu nüfus cüzdanı aslının Yargıtay denetimi için dosya arasında bulundurulması ve heyet tarafından da incelenerek aldatma niteliğinin olup olmadığının değerlendirilip; olduğunun anlaşılması halinde eylemin ...nun 204/1. maddesinde öngörülen resmi belgede sahtecilik suçuna uygun bulunduğundan anılan madde uyarınca cezalandırılması, aksi halde yasal unsurları oluşmayan suçtan beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulması yerine, sayın çoğunluğun, sanığın eyleminin "resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme" suçunu oluşturacağına ilişkin düşüncesine katılmak mümkün görülmemiştir.
    Ayrıca; Önemli gördüğümüz diğer bir husus da 28.01.2011 tarihli iddianamedeki tavsiftir. İddianamede sanık hakkında "..."a ait nüfus cüzdanındaki fotoğrafı çıkartıp yerine kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirip kullandığından bahisle eylemine uyan resmi belgede sahtecilik suçundan TCK 204/1. maddesi uyarınca cezalandırılması..." talebiyle kamu davası açılmış olup, anılan iddianamede sayın çoğunluğun, oluştuğunu bildirdiği "resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme" suçundan açılmış bir kamu davası da mevcut değildir.
    5271 sayılı CMK.nun 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, sanık hakkındaki kamu davasının "resmi belgede sahtecilik" suçundan açılmış olduğu gözetilmeden, ek savunma almak suretiyle dava konusu yapılmayan "resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme" suçundan hüküm kurulması da kanımızca mümkün değildir.
    Sonuç olarak sanığın, bir başkasına ait nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğrafı çıkartıp yerine kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle gerçekleştirdiği sahteciliğin aldatma niteliğini haiz olup olmadığını tespiti için her şeyden önce suça konu nüfus cüzdanı aslının Yargıtay denetimi için dosya arasında bulundurulması ve heyet tarafından da incelenerek aldatma niteliğinin olup olmadığının değerlendirilip; olduğunun anlaşılması halinde eylemin ...nun 204/1. maddesinde öngörülen resmi belgede sahtecilik suçuna uygun bulunduğundan anılan madde uyarınca cezalandırılması, aksi halde yasal unsurları oluşmayan suçtan beraat kararı verilmesi gerektiği..." düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.01.2016 tarih ve 109451 sayı ile;
    "...28.01.2011 tarihli iddianame ile sanık ..."ın,olay günü Adana Havalimanından K.K.T.C.’ne çıkış yapmak üzereyken yapılan kontrolde, ... adına olan, ancak üzerinde kendi fotoğrafı yapıştırılmış nüfus cüzdanını ibraz ettiğinden bahisle resmi belgede sahtecilik suçundan ...nın 204/1. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle açılan davada;
    Mahkemece, 05.05.2011 tarihli oturumda suça konu belgenin incelenip "fotoğraf üzerinde soğuk mühür izi bulunmadığından aldatma kabiliyetine haiz bulunmadığı" belirtilip, hükmün gerekçesinde de resmi belgede sahtecilik yönünden aldatma kabiliyetinin bulunmadığı, ancak resmi belge niteliğindeki nüfus cüzdanı üzerinde tahrifat yapıldığından resmi belgeyi bozma suçunun oluştuğu kanaatine varıldığından bahisle sanığın ...nun 205/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş, somut olayda, eylemin resmi belgeyi bozmak, yok etmek suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususu itirazımızın özünü oluşturmaktadır.
    Resmi belgeyi bozma, yok etme veya değiştirme suçu, TCK"nun 205. maddesinde kumu güvenine karşı suçlar arasında düzenlenmiştir.
    Evrakı yok etmek sahtekarlık sayılmamakla birlikte, resmi veya özel bir belgeyi ortadan kaldırmak veya bozmak suretiyle var olan bir delilin yok edilmesiyle kamu ispatlayıcı bir vasıtadan yoksun kalmaktadır.
    Suçun faili herkes olabilir.
    Suçun mağduru kamu yani devlettir.
    Suçun konusu hukuken geçerli, kanıt niteliğini taşıyan resmi ve gerçek belgelerdir.
    TCK"nun 205. maddesi gerçek bir resmi belgenin aslı yerine geçen örneklerini de kapsar.
    Kanıt gücü bulunmayan, hukuki değer taşımayan sahte ya da özel mahiyetteki belgeler bu suç kapsamında değerlendirilmeyecektir.
    Bir hukuki ilişkiyi, durumu veya vakayı kanıtlama gücü bulunan ya da bir hakkın doğumu veya sona ermesini kanıtlayan resmi belgelerin bozulması, gizlenmesi veya yok edilmesine yönelik eylemler, toplumda ispat araçlarının doğruluğu ve gerçekliğine olan güvenin sarsılmasına neden olmakta ve dolayısıyla bu suç ile de kamu güveninin korunmasına amaç edinilmektedir.
    TCK"nun 205. maddesinde suçun maddi unsurlarını teşkil eden hareketler seçimlik olarak suç konusu belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesi şeklinde belirtilmiştir.
    Resmi belgeyi bozmak, suç konusu belgenin maddi varlığına dokunmaksızın esaslı unsurlarının tamamı veya bir kısmı üzerinde değişiklik yapmak suretiyle ondan yararlanma olanağını engellemektir. Başka bir anlatımla belgenin hukuki sonuç doğurmasının önüne geçilmektedir.
    Bozmak deyimiyle kanun, varakanın maddi varlığına dokunmaksızın ondan faydalanma imkanlarını engelleyen fiilleri kastetmiştir. Yani varaka maddeten vardır fakat okunmaz hale getirildiği için hak sahibinin bundan yararlanıp bir iddiayı ispat etmek imkansız hale gelmektedir. Bu itibarla faydalanma imkanları bulundukca suç oluşmayacaktır.
    Resmi belgeyi yok etmek, belgenin maddi varlığına son vererek tasarruf sahiplerinin belgeyi kullanma olanağını ortadan kaldırmaktır. Yok etme eylemi, suç konusu belgenin yırtılması ve yakılması ya da hak sahibinden hukuka aykırı şekilde alıp ortadan kaldırarak kullanmasına fırsat verilmemesi şeklinde gerçekleşebilir. Eylemin her halükarda TCK"nun 205. maddesindeki suçu oluşturabilmesi için hukuki değer taşıyan gerçek resmi belgenin yasal unsurlarına, kanıt niteliğine yönelmesi gerekir.
    Failin bu amaca yönelmeyen, hak sahibinin belgeyi kullanma imkanını ortadan kaldırmayı amaçlamayan eylemlerinde anılan suçun unsurlarının gerçekleştiğinden söz edilemez.
    Yok etme eyleminin resmi belgenin kanıt olma özelliğine değil de ekonomik değerine yönelmesi halinde hırsızlık veya mala zarar verme suçları gündeme gelecektir.
    Resmi belgeyi gizlemek, varlığı ve bütünlüğü muhafaza edilmesine rağmen, hak sahibi tarafından belgenin kanıt olarak kullanılmasına olanak tanınmamasıdır. Resmi belgenin yok edilmesinden farkı gizleme halinde belgenin mevcudiyetinin korunmuş olmasıdır. Kıymetli evrak borçlularının alacaklısından, başka bir senet ya da çekle değiştirileceğinden veya bakılıp inceleneceğinden bahisle aldıkları bonoyu iade etmeyerek icra takibinden kurtulmaya çalışmaları uygulamada çok rastlanan resmi belgeyi gizleme eylemi olarak karşımıza çıkmaktadır.
    Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun manevi unsuru genel kasttır.
    Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçuna ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, konuya benzer nitelikli Yüksek Yargıtay içtihatlarına baktığımızda;
    Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi 31/10/2014 gün ve 2013/9169 Esas 2014/18019 Karar sayılı ilamında; "...5237 sayılı TCK"nun 205. maddesinde düzenlenen "resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek" suçunun, hak sahibinin o belgelerden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacağı, sanığın ele geçirdiği, şikayetçiye ait sürücü belgesinin fotoğrafını kendi fotoğrafı ile değiştirerek kullandığı olayda bir hakkın kullanımının engellenmediği gibi, suçun konusunu oluşturan ve fotoğraf değişikliği yoluyla sahteleştirilen sürücü belgesinin hak sahibince talep halinde her zaman yenisi düzenlenebileceği cihetle belirtilen suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi...",
    Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 17/11/2014 gün ve 2014/17849 Esasa, 2014/19379 Karar sayılı ilamında; "...5237 sayılı TCK"nun 205. maddesinde düzenlenen "resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek" suçunun; hak sahibinin o belgelerden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacağı, sanığın kendisine ait nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğrafı sökmesi eyleminde herhangi bir hakkın kullanımının engellenmediği gibi, suçun konusunu oluşturan nüfus cüzdanının hak sahibince talep halinde her zaman yenisi düzenlenebileceğinden bu suçun unsurlarının oluşmadığı, kaldı ki sanığın, mağdur Murat Ulalı"ya ait nüfus cüzdanına kendi fotoğrafını yapıştırarak kullanması şeklinde gerçekleşen "resmi belgede sahtecilik" eyleminden dolayı ayrıca mahkumiyet hükmü kurulduğu anlaşılmakla, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki istem yerinde görüldüğünden, Yüksekova 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.02.2007 gün ve 2006/139 Esas, 2007/39 sayılı kararının "resmi belgeyi bozmak" suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden CMK"nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, bozma nedenine göre aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca karar verilmesi mümkün görüldüğünden, yüklenen "resmi belgeyi bozmak" suçu unsurları itibariyle oluşmadığından sanığın bu suçtan beraatine, cezanın çektirilmemesine...",
    Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 10/03/2014 gün ve 2012/20960 Esas, 2014/4299 Karar sayılı ilamında; "5237 sayılı TCK"nun 205. maddesinde düzenlenen "resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek" suçunun, hak sahibinin o belgelerden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacağı, sanığın ele geçirdiği, şikayetçiye ait nüfus cüzdanının fotoğrafını kendi fotoğrafı ile değiştirerek kullandığı olayda bir hakkın kullanımının engellenmediği gibi, suçun konusunu oluşturan ve fotoğraf değişikliği yoluyla sahteleştirilen kimliğin hak sahibince talep halinde her zaman yenisi düzenlenebileceği cihetle suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi...",
    Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 24/09/2014 gün ve 2012/28839 Esas, 2014/15656 Karar sayılı ilamında; "5237 sayılı TCK"nun 205. maddesinde düzenlenen "resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek" suçunun, hak sahibinin o belgelerden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacağı, sanığın ele geçirdiği, şikayetçiye ait sürücü belgesinin fotoğrafını kendi fotoğrafı ile değiştirerek kullandığı olayda bir hakkın kullanımının engellenmediği gibi, suçun konusunu oluşturan ve fotoğraf değişikliği yoluyla sahteleştirilen sürücü belgesinin hak sahibince talep halinde her zaman yenisi düzenlenebileceği cihetle belirtilen suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi...",
    Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 18/12/2012 gün ve 2010/4108 Esas, 2012/21952 Karar sayılı ilamında; "5237 sayılı TCK"nun 205. maddesinde düzenlenen resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun hak sahibinin o belgelerden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacağı, değişik suçlardan aranmakta olan sanığın, ele geçirdiği başkası adına düzenlenmiş ehliyetin fotoğrafı üzerine kendi fotoğrafını yapıştırarak kullanmaktan ibaret eyleminde herhangi bir hakkın kullanımı engellenmediğinden bu suçun, belgede gerçekleştirilen sahteciliğin aldatma yeteneğinin bulunmadığı anlaşıldığından resmi belgede sahtecilik suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı ve beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması...",
    Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 27/01/2011 gün ve 2010/7224 Esas, 2011/460 Karar sayılı kararında; "765 sayılı TCK’nın 348 ve 5237 sayılı TCK’nın 205. maddesinde düzenlenen suçun maddi unsuru; bir gerçek belgenin haksız olarak bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesidir. Resmi bir belgeyi yok etmek suçu, belgenin maddi varlığına son vermek olup tasarruf sahiplerine kullanma olanağı tanımamaktır. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak veya bozmakla elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasına engellemekten ibarettir ki belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuçta gerçekleşecektir. Belgeyi sahte olarak düzenlemek veya gerçek bir belgeyi değiştirmek biçimsel suç olduğu halde, gerçek bir belgenin bozulması yok edilmesi gizlenmesi maddi suçtur. Genel kastla işlenebilen bu suç tipinde fail bilerek, isteyerek resmi belgeyi bozmalı, yok etmeli veya gizlemelidir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; suç tarihinde Hayrabolu Asliye Hukuk Hakimi olarak görev yapan sanığın, tanık olarak dinlenen Av. M. Münir Tuna ve Av. Nebi Aydoğan tarafından müvekkilleri adına bir kısım şirket ve gerçek kişiler aleyhine açtıkları haksız eylemlerin önlenmesi ve muarazanın giderilmesi davasında, 17.01.2003 tarih ve 2003/15 Esas 2003/15-1 müt sayılı "ihtiyati tedbir" kararı verip davacı vekillerine verdikten 15-20 dakika sonra, kararın yanlış olduğu, bir kısım yerlerin eksik bulunduğunun belirtilmesi üzerine talep doğrultusunda yeniden aynı sayı ve numara ile bir ihtiyati tedbir kararı verip önceden yazılan ihtiyati tedbir kararını imha ettiğinden bahisle resmi belgeyi yok etmek suçundan açılan davada: HUMK’nun 101 ve devamı maddelerinde düzenlenen "İhtiyati tedbir" kararlarının, yargılama sırasında alınan geçici tedbirler olup, ihtiyati tedbir sebeplerinin sınırlı olmadığı,olayın niteliğine göre uygun bir ihtiyati tedbire karar verilebileceği, durum ve şartların değişmesi halinde her zaman mahkemenin ihtiyati tedbir kararı vermek veya bu kararda değişiklik yapmak yetkisine sahip olduğu gözetildiğinde; İster sanığın ve dinlenen bir kısım tanıkların beyanlarında geçtiği şekilde sadece isim yanlışlıklarının, maddi hataların düzeltildiği isterse mahkemenin gerekçesinde belirttiği gibi önceki kararda olmayan bir kısım ilavelerin yapıldığı kabul edilsin, mahkemece önceki kararda unutulan hususlarda karara dokunmadan da yeni tedbir kararı verebileceği düşünüldüğünde sanığın haksız olarak resmi belgeyi yok etme ve hak sahibinin belgeyi kullanma imkanını ortadan kaldırma amacının bulunduğundan söz edilemeyeceği ancak sanığın savunmada geçtiği şekilde bir kısım maddi yanlışları veya müphem veya açık olmayan hususlarda HUMK’nun 455 ve devamı maddelerinde düzenlenen "hükümlerin tavzihi" müessesi yada eksik olan hususlarda anılan Yasanın 101 ve devamı maddelerine göre yeni bir ihtiyati tedbir kararı vermekle yetinmek yerine daha önce yazdığı ve davacı tarafa tebliğ ettiği ve mahkeme kartonuna koyduğu bir kararı kanuna aykırı biçimde yok etmek eyleminin görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi..." isabetsizliğinden hükümleri bozmaktadır.
    Bu bilgiler ve içtihatlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 28.01.2011 tarihli iddianame ile sanık ..."ın, olay günü Adana Havalimanından K.K.T.C.’ne çıkış yapmak üzereyken yapılan kontrolde, ... adına olan, ancak üzerinde kendi fotoğrafı yapıştırılmış nüfus cüzdanını ibraz ettiğinden bahisle resmi belgede sahtecilik suçundan ...nın 204/1. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle açılan davada;
    Mahkemece, 05.05.2011 tarihli oturumda suça konu belgenin incelenip "fotoğraf üzerinde soğuk mühür izi bulunmadığından aldatma kabiliyetine haiz bulunmadığı" belirtilip, hükmün gerekçesinde de resmi belgede sahtecilik yönünden aldatma kabiliyetinin bulunmadığı, ancak resmi belge niteliğindeki nüfus cüzdanı üzerinde tahrifat yapıldığından resmi belgeyi bozma suçunun oluştuğu kanaatine varıldığından bahisle sanığın ...nun 205/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın kastı suça sonu belgeyi bozmak değil, aksine başkasına ait nüfus cüzdanında fotoğraf değişikliği suretiyle belgede sahtecilik yapmaktır. Suça konu nüfus cüzdanında kendi fotoğrafı üzerinde soğuk mühür izinin bulunmaması nedeniyle suçun unsurları bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde resmi belgeyi yok etmek, bozmak suçundan mahkumiyet hükmü kurulan mahkeme hükmünün bozulması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 02.03.2016 tarih, 281-1959 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme dışı sanık ... hakkında resmî belgeyi bozmak suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında resmî belgeyi bozma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin resmî belgeyi bozma suçunu mu, yoksa resmî belgede sahtecilik suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    26.12.2010 tarihinde saat 15.00 sıralarında KKTC’ye gitmek için Adana Havalimanı’na gelen sanığın, kimlik kontrolünde üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ancak, inceleme dışı sanık ... adına düzenlenmiş nüfus cüzdanını görevlilere ibraz etmesi üzerine görevlilerce yapılan incelemede kimlik üzerindeki fotoğrafın yerinden sökülerek mevcut fotoğrafın yapıştırılmış olabileceğinden şüphelenildiği ve araştırma neticesinde ibraz edilen kimliğin başkasına ait olduğu anlaşılarak sanık hakkında soruşturma başlatıldığı,
    Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 07.01.2011 tarihli bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu nüfus cüzdanında tahrifen fotoğraf değişikliği yapıldığının, belgenin aldatma kabiliyetini haiz olmadığı kanaatine varıldığının belirtildiği,
    Yerel Mahkemece suça konu belge aslı 05.05.2011 tarihli oturuma getirtilerek yapılan incelemede özetle; ... kimlik bilgilerinin yazılı olduğunun, üzerinde bulunan orijinal fotoğrafın yerinden çıkarılarak sanığın fotoğrafının yapıştırıldığının, fotoğraf üzerinde soğuk mühür izinin bulunmadığının, belgenin aldatma niteliğini haiz olmadığının gözlemlendiği,
    Sanığın üzerinde fotoğraf değişikliği yaptığı nüfus cüzdanının sahibi olan inceleme dışı sanık ...’ın, talimat mahkemesinde alınan savunması sırasında, nüfus cüzdanını kaybettiğine dair ilan verdiği Ayışığı Gazetesi’nin 22.12.2010 tarihli nüshasını dosyaya sunduğu,
    Ayışığı Gazetesi’nin 22.12.2010 tarihli nüshasının yedinci sayfasındaki ilanın: “Kayıp ilanı. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ...” şeklinde olduğu,
    Uyap sistemi üzerinden ulaşılan inceleme dışı sanığın nüfus cüzdanı bilgilerine göre, inceleme dışı sanık tarafından kayıp nedeniyle 24.12.2010 tarihinde yeni nüfus cüzdanının çıkartıldığı,
    Anlaşılmaktadır.
    İnceleme dışı sanık ...; sanığın, yanında 15 gün kadar çalıştığını, bu dönemde sanığın adını... olarak bildiğini, bilgisi ve rızası dışında kendisine ait nüfus cüzdanının sanık tarafından alındığını ve olayda kullanıldığını, kendisinin nüfus cüzdanını kaybetmesi nedeniyle gazateye ilan verdiğini, buna ilişkin gazeteyi ibraz ettiğini, üzerine atılı suçu kabul etmediğini ifade etmiştir.
    Sanık aşamalarda; daha önceden KKTC’de kaçak olarak çalıştığını, ancak bu sebeple KKTC’de cezalı duruma düştüğünden kendi kimlik bilgileriyle bu ülkede çalışamadığını, bu durumu Elazığ ilinde inşaat işinde birlikte çalıştığı inceleme dışı sanığa anlattığını, inceleme dışı sanığın nüfus cüzdanını kendisine verdiğini, inceleme dışı sanığın nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğrafını çıkartıp yerine kendisine ait fotoğrafı yapıştırdığını, ancak havalimanında yapılan kontrol sırasında yakalandığını, üzerine atılı suçlamayı bu hâliyle kabul ettiğini savunmuştur.
    Resmî belgede sahtecilik suçu 5237 sayılı TCK’nın 204. maddesinde;
    “(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
    Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.
    Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise, suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir.
    Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.
    Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
    Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi aldatabilecek nitelikte olması ve aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Bu nedenle örneğin, memurların bilgisizliği ve ihmalleri nedeniyle kandırıcılık yeteneği olmayan belge üzerinde işlem yapmaları belgeye hukuki geçerlilik kazandırmaz. Daha önceden var olan subjektif bir bilgi, belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip değildir.
    Gelinen bu aşamada resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçu üzerinde durulmalıdır.
    Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçu 5237 sayılı TCK’nın 205. maddesinde; “Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
    Maddede, resmî belgeyi bozma, yok etme ve gizleme fiilleri, resmî belgede sahtecilik suçundan ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir.
    Suçun konusu, hukuken geçerli yani gerçek bir resmî belge olup gerçek belge, bir olayı kanıtlama gücü bulunan hukuki sonuç doğurmaya elverişli olan belgedir.
    Suçu oluşturan seçimlik hareketler, gerçek bir resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir.
    Resmî belgeyi bozmak; belgenin maddi varlığına dokunulmaksızın, içeriğindeki bilgilerin anlaşılamaz, kullanılamaz hâle getirilmesi suretiyle belgeden faydalanma imkânının ortadan kaldırılması, başka bir deyişle belgenin delil değerini bozan davranışlarda bulunulmasıdır. Örneğin, resmî bir belgenin üzerindeki bazı bilgilerin silinmesi, boyanması, belgenin maddi olarak okunamaz hâle getirilmesi gibi durumlarda bozmadan söz edilir. Resmî belgeyi bozma eyleminde, belgedeki kanıt niteliğinin kısmen veya tamamen örtülmesi, perdelenmesi amaçlanmaktadır.
    Resmî belgeyi yok etmek; imha etmek suretiyle resmî bir belgenin maddi varlığını ve belge niteliğini ortadan kaldırmaktır. Belgenin yırtılıp kullanılamayacak hâle getirilmesi, yakılması, imha olacak şekilde gömülmesi gibi davranışlar yok etme sayılabilir. Yok etme eylemiyle elde edilmek istenen sonuç, resmî belgenin delil teşkil etme niteliğine son vermektir.
    Resmî belgeyi gizlemek; belgenin maddi varlığına zarar vermeksizin, ilgilileri tarafından kullanılmasını önlemek amacıyla saklanması, belgeye ulaşılmasının engellenmesidir.
    Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun manevi unsuru genel kasttır. Fail, bilerek ve isteyerek resmî belgeyi bozmalı, yok etmeli veya gizlemelidir.
    Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunda failin amacı, belgenin kullanılmasını önlemektir. Suçun oluşması için, resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme eylemlerinin belgenin kanıt niteliğini etkilemesi, kısmen de olsa belgenin kullanımını önlemesi gerekir (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2. Baskı, 5. Cilt, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s.6291-6292.).
    Sahtecilik suçlarında, düzenlenen belgenin veya belgede yapılan değişikliğin aldatma yeteneğinin olması zorunlu iken, bu maddede düzenlenen seçimlik hareketlerin mahiyetleri gereği, başkasını aldatmaya uygun ve elverişli olması gerekli değildir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanığın, gizlice alarak üzerindeki fotoğrafı kendi fotoğrafıyla değiştirdiği inceleme dışı sanık ...’a ait nüfus cüzdanını 26.12.2010 tarihinde Adana Havalimanı’ndan KKTC’ye gitmek istediği sırada yapılan kimlik kontrolünde görevlilere ibraz etmesi üzerine yapılan incelemede kimlik üzerindeki fotoğrafın yerinden sökülerek mevcut fotoğrafın yapıştırılmış olabileceğinden şüphelenildiği ve araştırma neticesinde ibraz edilen kimliğin başkasına ait olduğunun anlaşıldığı olayda, dosya kapsamına göre söz konusu nüfus cüzdanı üzerindeki değişikliğin ilk bakışta ve kolaylıkla anlaşılması nedeniyle aldatıcılık özelliği bulunmadığından TCK"nın 204. maddesinde düzenlenen resmî belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığı,
    Öte yandan resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun unsurları tartışılmaksızın, yalnızca suça konu nüfus cüzdanının inceleme dışı sanık ... tarafından 24.12.2010 tarihinde yenisinin çıkartılmış olması nedeniyle eskisinin belge vasfını kaybedip kaybetmeyeceği ile sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonucunda; inceleme dışı sanığın, suça konu nüfus cüdanının sanık tarafından bilgisi dışında alındığını savunduğu, nüfus cüzdanını kaybettiğine ilişkin ilan verdiği Ayışığı Gazetesi’nin 22.12.2010 tarihli nüshasını dosyaya sunduğu, bu gazetenin yedinci sayfasındaki ilanın; “Kayıp ilanı. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ...” şeklinde olduğu, ayrıca Uyap sistemi üzerinden ulaşılan inceleme dışı sanığın nüfus cüzdanı bilgilerine göre, inceleme dışı sanık tarafından kayıp nedeniyle 24.12.2010 tarihinde yeni nüfus cüzdanının çıkartıldığının anlaşıldığı ve sanığın 26.12.2010 tarihinde Adana Havalimanı’ndan çıkış yapmaya çalıştığı sabit olup dosya kapsamında suça konu belgedeki fotoğraf değişikliğini bu tarih öncesinde yaptığına dair delil bulunmadığı hususları ile nüfus cüzdanının, yenisinin çıkarılması hâlinde eskisinin hükümsüz kalacağı, hükümsüz kalan nüfus cüzdanının belge vasfını da yitireceği hususları birlikte göz önüne alındığında, hükümsüz bir belge üzerinde gerçekleştirilen bozma, yok etme veya gizleme eylemlerinin TCK"nın 205. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmayacağı,
    Bu nedenle somut olayda sanığın eylemi suç oluşturmadığından hakkında beraat hükmü kurulması yerine mahkûmiyet hükmü kurulmasının isabetli olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
    2- Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesinin 03.12.2015 tarihli ve 3647-5829 sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.02.2012 tarihli ve 145-140 sayılı hükmünün, sanığın eylemi suç oluşturmadığından hakkında beraat hükmü kurulması yerine mahkûmiyet hükmü kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.11.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi