Esas No: 2014/1701
Karar No: 2020/3653
Karar Tarihi: 14.12.2020
Danıştay 13. Daire 2014/1701 Esas 2020/3653 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/1701
Karar No:2020/3653
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Rekabet Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı uyarınca verilen 59.567,50-TL idari para cezasının muhatabı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.'den (Şirket) tahsil edilememesi üzerine söz konusu alacağın 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca şirketin kanuni temsilcisi olduğunda bahisle davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … ana takip numaralı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davacının %1 hissedarı olduğu şirketin 07/06/2008 tarihli olağan genel kurulu kararı uyarınca 1. derecede imza yetkilisi olduğu, bazı konularda bir kişi ile birlikte, bazı konularda ise tek başına şirketi temsile yetkili olduğu, bu hususların da 28/11/2008 tarih ve 6692 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayımlandığı dikkate alındığında, vadesinde ödenmeyerek kesinleşen kamu alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilememesi nedeniyle, şirketin kanuni temsilcilerinden olduğu tartışmasız olan davacıdan tahsil edilmesi için tanzim edilen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı; öte yandan, dava konusu ödeme emrine dayanak olan idari para cezasının tahsilinin öncelikle davacının ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirketten tahsil edilmesi için hukuki işlemlerin başlatıldığı, bu bağlamda önce şirket adına 27/01/2005 tarihinde ödeme emrinin düzenlendiği, 25/03/2005 tarihinde ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 62. maddesi uyarınca haciz işlemlerine başlanıldığı, ancak şirketin iflasa gitmesi ve 17/02/2005 tarihinde iflasının açılması nedeniyle bahse konu kamu alacağının tahsil edilemediği, diğer taraftan 02/05/2011 tarihinde şirketin 6112 sayılı Kanun'un 2. maddesi kapsamında …Vergi Dairesi Müdürlüğü'nden tüm borçlarının yapılandırılması istemine yönelik başvurusu üzerine borçlarının yapılandırıldığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, kamu alacağının zamanaşımına uğramadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, asıl amme borçlusunun şirket olduğu ve kendisinin şirketin kanuni temsilcisi olmadığı, şirketi temsil yetkisine şirket ana sözleşmesinde yer verilmediği, dava konusu işlemle ilgili görevlendirildiği bir alan bulunmadığı, amme borçlusu şirkette hiçbir faaliyeti olmadığı gibi karar defterinde de hiçbir imzası bulunmadığı, idari para cezasının şirketten tahsil edilememiş olduğunun hukuken tespit edilemediği, şirkete karşı yasal takip yollarının tüketilmediği, şirketin 06/05/2009 tarihinde iflasının açıldığı, bu nedenle dava konusu ödeme emrinin iflas masasına bildirilmesi gerektiği, şirket yönetim kurulu başkanı olan … ile boşandığı ve bu kararın kesinleştiği, boşanma dosyasında … ile protokol imzalandığı, protokolde bu şahsın davacının şirketteki tüm sorumluluklarını 31/12/2011 tarihine kadar kaldırmayı kabul ettiği, bu nedenle amme alacağından sorumlu olmadığı, tebliğ edilen borcu ödeyecek maddi imkânı bulunmadığı, ödeme emrine konu alacağın zaman aşımına uğradığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Rekabet Kurumu tarafından idari para cezasından kaynaklanan kamu alacağının takip ve tahsili amacıyla … Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne bildirim yapıldığı, Müdürlüğün tahsil dairesi olarak takip işlemlerini yürüttüğü, idari para cezasının takip ve tahsili amacıyla tanzim edilerek tebliğ edilen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu, davacının mükellef şirketin temsilcisi olduğu ve bu durumun Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edildiğinin açık olduğu, iflası açılan şirketten dava konusu edilen alacağın tahsil edilemeyeceği gerçeği karşısında kamu alacağının davacıdan istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Davacının ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirkete, seramik kaplama malzemeleri pazarında satım fiyatı ve şartlarının tespit edilmesi, arz miktarının kontrolü, pazar paylaşımı ve rekabete duyarlı bilgi değişimi yoluyla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesini ihlâl ettiğinden bahisle aynı Kanun'un 55. maddesi uyarınca Rekabet Kurulu'nun ….tarih ve … sayılı kararıyla 59.567,50-TL idari para cezası verilmiştir.
Bu cezanın tahsili amacıyla yapılan çalışmalarda, şirketin iflasının açıldığının ve bu alacağın şirket mal varlığından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, söz konusu kamu alacağının tahsili amacıyla şirketin kanuni temsilcileri hakkında 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca işlem yapılmasına karar verilmiştir.
Yapılan araştırmalar sonucunda şirketi temsile yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu tespit edilen davacı adına idari para cezasının tahsili amacıyla … gün ve … ana takip numaralı ödeme emri düzenlenmiş, bu ödeme emrinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un "Kanuni temsilcilerin sorumluluğu" başlıklı Mükerrer 35. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, 55. maddesinde; amme alacağını ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı, "Tahsil Zamanaşımı" başlıklı 102. maddesinde amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı, para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümlerinin mahfuz olduğu, zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemelerin kabul olunacağı, 103. maddesinde ise tahsil zamanaşımının haciz tatbiki ile kesileceği kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan kurallardan, amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içerisinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı, tahsil zamanaşımı süresinin haciz tatbiki ile kesileceği ve yeniden işlemeye başlayacağı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, ödeme emrine konu olan idarî para cezasının şirketten tahsil edilemediği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 62. maddesi uyarınca 25/03/2005 tarihinde şirket adına haciz varakası düzenlendiği ve bu tarihte tahsil zamanaşımı süresinin kesildiği dikkate alındığında, dava konusu amme alacağı açısından 01/01/2006 tarihinde işlemeye başlayan tahsil zamanaşımı süresinin 31/12/2010 tarihinde dolduğu ve amme alacağının zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği gerekçesiyle 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emri 30/01/2013 tarihli olduğundan 31/12/2010 tarihinde tahsil zamanaşımına uğrayan amme alacağı hakkında 30/01/2013 tarihinde düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, her ne kadar Mahkemece şirket tarafından 02/05/2011 tarihinde 6112 sayılı Kanun'un 2. maddesi kapsamında … Vergi Dairesi Müdürlüğü'nden tüm borçlarının yapılandırılması istemine yönelik başvurusu nedeniyle kamu alacağının zamanaşımına uğramadığı sonucuna varılmış ise de amme alacağının bu tarihten önce 31/12/2010 tarihinde tahsil zamanaşımına uğradığı, zamanaşımına uğrayan bir alacak açısından zamanaşımının durması veya kesilmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.