23. Hukuk Dairesi 2012/5399 E. , 2012/7438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı aidat borcuna yönelik davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurmaya yer olmadığına, kat farkı alacağına ilişkin talebin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlunun kooperatife birikmiş aidat ve kat farkından kaynaklanan borçlarını ödemediğini, 13.985,00 TL aidat borcu, 11.332,00 TL kat farkı borcu olmak üzere toplam 25.317,00 TL"nın tahsili için icra takibine başlandığını, borçlunun borcunu inkar etmeyip, yargılamayı gerektirdiğinden bahisle takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, borçların, genel kurul kararlarının, çekilen kur"a ve kat farkı ödeme bilgilerinin müvekkiline bildirilmediğini savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı vekilinin yargılama aşamasında tutanağa geçen beyanı ile de anlaşıldığı üzere davalı aidat borcunu ödediğinden konusuz kalması nedeniyle aidat alacağına ilişkin hüküm kurmaya yer olmadığı, kat farkı alacağının ise takip tarihi itibariyle muaccel olan ilk taksidinin 4.250,00 TL olup, bunun gecikme faizinin ise 425,00 TL olduğu gerekçesiyle, kat farkı alacağı yönünden davanın kısmen kabulü ile takibin 4.250,00 TL kat farkı, 425,00 TL gecikme faizi olmak üzere 4.675,00 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren %9 yıllık faiz uygulanmasına, kat farkı alacağının %40"ı icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden,
Mahkemece, takip konusu aidat alacağının dava tarihinden sonra ödenmiş olduğu gerekçesiyle davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkemece davanın açılmasına davalı tarafça sebebiyet verildiği ve aidat alacağı ile ilgili itirazında haksız olduğu gözönünde bulundurularak, takip konusu alacağın ne kadarlık kısmının aidat alacağı olduğu ve ne kadarının ödendiği üzerinde durularak YHGK"nın 08.06.2009 tarih ve 19-270 E., 365 K; 19.10.2011 tarih ve 19-532 E, 660 K. sayılı ilamlarında belirtildiği üzere davalının itirazında haksız olduğu miktarın dava tarihi itibariyle belirlenip bu tutar üzerinden davacı lehine İİK"nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatı verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmamıştır.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden,
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
b-Takip konusu alacak kalemlerinden bir bölümü kat farkı (şerefiye bedeli) alacağına yönelik olup, 23.01.2011 tarihli genel kurulda "Kat farkı aidatlarının Nisan 2011 tarihine kadar eşit taksitler halinde ödenmesine oybirliği ile kabul edildi" şeklinde karar alınmıştır. Bu kararda herhangi bir ödeme miktarı kararlaştırılmamış olup, anasözleşmedeki prosedür ile kesinleşecek miktara atıf yapıldığının ve sadece ödeme gününün belirlendiğinin kabulü gerekir. Yapı kooperatifleri tip anasözleşmesinin 61.maddesi uyarınca şerefiye bedelleriyle ilgili teknik heyet raporunun ortaklara tebliği yapılmadıkça bu bedellerin kesinleşmesi mümkün değildir. Mahkemece, kat farkı listesinin davalıya tebliğ edilip edilmediği, kesinleşip kesinleşmediği, dolayısıyla davalının usulüne uygun olarak temerrüde düşürülüp düşürülmediği araştırılmadan genel kurul kararı ile takip tarihi arasında hesaplanan işlemiş faize hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
3-Kabule göre, mahkemece 23.01.2011 tarihli genel kurul ile 16.02.2011 takip tarihi arasındaki dönem için işlemiş temerrüt faizi miktarı genel kurulca belirlenen %10 temerrüt faizi oranına göre hesaplanmıştır.
Mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı TBK"nın 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüd faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi"nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın veya şerefiye bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK"nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK"nın 117. ) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK"nın 88 nci maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120 nci maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorundadır.
Somut olayda, işlemiş faiz miktarı genel kurul kararları ile belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davalı ortaktan borcun geç ödemesinden dolayı istenebilecek azami faiz oranı TBK"nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yılık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına ayrı ayrı BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, davalı yönünden karar düzeltme yolu kapalı, davacı yönünden ise kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.