12. Ceza Dairesi 2020/1813 E. , 2021/1042 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 06/02/2020
Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık ..."ın, 5237 Türk Ceza Kanununun 89/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Şebinkarahisar Asliye Ceza Mahkemesinin 06/02/2020 tarihli ve 2019/177 esas, 2020/30 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/02/2009 tarihli ve 2008/11-250 esas, 2009/13 sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 6. fıkrasının (c) bendinde belirtilen zararın, maddî zarar olduğu, manevî zararı kapsamadığı, ancak söz konusu maddî zararın da hâkimin basit bir araştırma ile saptayabileceği zarardan ibaret bulunduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanabilmesi için, diğer koşulların varlığının yanında, “Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” gerektiği nazara alınarak yapılan değerlendirmede; somut olayda, sanığın katılanın uğramış olduğu zararı gidermeyi kabul etmediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemiş ise de, öncelikle katılandan zararı sorulduktan sonra zarar tespitinin kesin olarak belirlenmesinden sonra sanığın zararı giderip gidermediği belirlenerek sonucuna göre 5271 sayılı Kanunun 231. maddesindeki koşullar dahilinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda hukuki durumun takdir ve tayin edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda basit yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında yer alan 03/06/2019 tarihli geçici hekim raporuna raporuna göre katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilemez şekilde yaralandığının anlaşılması karşısında, geçici rapor dikkate alınarak katılan hakkında kati rapor alınmak suretiyle rapor sonucuna göre suç vasfının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 10/06/2020 gün ve 94660652-105-28-6197-2020-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/06/2020 gün ve 2020/52361 sayılı ihbarnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan Sanık ... idaresindeki araçla katılan sanık ... idaresindeki araçların çarpışmaları sonucu her iki katılan sanığın da vücutlarında kemik kırığı olacak şekilde yaralandıkları, katılan sanık ...’in asli kusurlu kabul edilerek TCK’nın 89/1, 62/1 maddeleri gereğince 1.500 TL kesin nitelikte adli para cezası ile cezalandırıldığı, katılan sanık ...’in ise kusursuz olduğunun kabul edilmesiyle beraatine yönelik karar verildiği olayda; öncelikle katılandan zararı sorulduktan sonra zarar tespitinin kesin olarak belirlenmesinden sonra sanığın zararı giderip gidermediği belirlenerek sonucuna göre 5271 sayılı Kanunun 231. maddesindeki koşullar dahilinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda hukuki durumun takdir ve tayin edilmesi gerektiğinden ve yine katılanın geçici raporlarında kemik kırığı olacak şekilde yaralandığı tespit olunmasına rağmen katılanın kati raporu alınmak suretiyle rapor sonucuna göre suç vasfının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden kanun yararına bozma talebinde bulunulmuş ise de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/12/2010 tarihli ve 2010/4-210 esas, 2010/259 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Yasa yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlamak amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Yasasının 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiş olup bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlıklar ve esasa etkili usul yanılgılarının toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini sağlamaktır. Kanun yararına bozma yoluna istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle bu kanun yolu dar kapsamlı olup her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu olmayıp; ancak gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır. Her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu da değildir.Tüm bu nedenlerle; somut yasa yararına bozma isteminin CMK"nın 309 ve 310. maddesinde düzenlenen amaca uygun hukuka aykırılık niteliğinde bulunmaması nedeniyle,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, Şebinkarahisar Asliye Ceza Mahkemesinin 06/02/2020 tarihli ve 2019/177 esas, 2020/30 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin CMK"nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.