23. Hukuk Dairesi 2012/5668 E. , 2012/7413 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Şikayetçi vekili, ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/3439 sayılı dosya ile başlattıkları takip üzerine borçluya ait... plaka sayılı aracın hazcedilerek satıldığını, satış bedelinin paylaşımına esas sıra cetvelinde ..."in ilk sırada gösterildiğini, müvekkilinin 2.sırada yer aldığını, ..."in takip dosyasından ilk haczin 30.06.2010 tarihli olduğunu, 05.05.2011 tarihli satış talebinin reddedildiğini, red kararı ile ilk haczin hükümsüz olduğunu, fiili haciz tarihi olan 10.11.2011 tarihinin ilk haciz sayılması gerektiğini, kendi hacizlerinin ise daha önce olduğunu ileri sürerek, 16.05.2012 tarihli derece kararının iptaline, 10.11.2011 tarihinin ise şikayet olunanın ilk haciz tarihi olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Şikayet olunan vekili, bir yıl içerisinde avans yatırılarak satış talebinde bulunulduğunu, avansın alınmasına rağmen satış talebinin reddedilmesinin fiili imkansızlıktan kaynaklandığını, hacizlerinin geçerliliğini koruduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, şikayet olunanın haczinin daha önce olduğu, haczin düşmemesi için yeniden talepte bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.
Şikayet, sıra cetvelindeki sıraya ilişkindir. Şikayet olunan vekili tarafından borçlu hakkında ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/173 sayılı dosyası ile takip başlatılmıştır. Bu takip kapsamında bedeli paylaşıma konu ... plaka sayılı araç 30.06.2010 tarihinde kayden haczedilmiştir. 05.05.2011 tarihinde, alacaklı vekilince satış talebinde bulunulmuş ve aynı tarihte 600,00 TL satış avansını yatırılmıştır. İcra Müdürlüğünce aynı tarihte, satışı istenilen aracın fiilen haczedilip kıymet takdiri yapılamadığından alacaklı vekilinin satış talebinin reddine karar verilmiştir. Bu red kararına karşı şikayetçi icra tetkik merciine şikayet yolu ile başvurarak ret kararının iptali talep etmemiştir. Şikayetçi alacaklının ilk haciz tarihi ise 02.06.201 olup, araç 30.03.2012 tarihinde satılmıştır.
Şikayet olunan vekilinin, satış talebi reddedilmiş ve bu red kararına karşı şikayet hakkının kullanılmamış olmasına göre İcra Müdürü kararı kesinleşmiştir. 05.05.2011 tarihli talebi, geçerli bir satış talebi olarak kabul etmek mümkün değildir. İİK"nun 106 ve 110. maddelerine göre, menkullerde haciz tarihinden itibaren bir yıl içinde satış talep edilmezse o ../..
mal üzerindeki haciz kalkar. Satış talebi reddedildiğinden ve bir yıl içinde yeniden satış talep edilmediğinden şikayet olunanın ilk haczi düşmüştür. (HGK. 10.03.2010 gün ve 2010/19-45 Esas, 2010/140 Karar 19. Hukuk Dairesi"nin 05.06.2008 gün ve 2008/4756 Esas, 2008/6197 Karar). Ancak şikayet olunanın satış tarihi itibariyle 26.10.2011 tarihli yeni bir haczi mevcut olup, bir yıllık süre geçmeden satış yapıldığından şikayet olunanın geçerli ilk haczi kabul edilmelidir. Bu tarih ise şikayetçinin ilk haczinden sonradır. Bu durumda, şikayet olunan alacaklının, alacağının ilama dayalı olması nedeniyle İİK"nun 100.maddesindeki şartlar gerçekleştiği takdirde satış bedeline ancak garameten katılması mümkünken, açıklandığı üzere düşen haciz geçerli ilk haciz sahibiymiş gibi değerlendirilerek yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.12.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Şikayet olunan tarafından bedeli paylaşıma konu aracın haciz tarihinden itibaren bir yıl içinde satışının talep edilip satış avansının yatırıldığı, icra memuru tarafından aracın henüz ele geçirilememesi nedeniyle satış talebinin reddine karar verildiği dosya kapsamıyla sabittir. Mahkemece süresinde satış talebinde bulunulduğundan dolayı haczin ayakta olduğunun kabulü ile şikayetin reddine karar verilmiştir.
İİK"nun 106 ncı maddesi "alacaklı haczolunan mal taşınır ise bir sene, taşınmaz ise iki sene içinde satılmasını isteyebilir"
İİK"nun 59. maddesi "bir talepte bulunan taraf bununla ilgili masrafları peşin olarak verir" İİK"nun 110. maddesi "bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya takip geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar. "hükümlerini içermektedir.
Olayımızda alacaklı tarafından bir yıllık kanuni süre içinde satış istendiği, satış avansının yönetmeliğin 61. maddesinde belirlendiği şekilde para olarak yatırıldığı, satış talebi üzerine icra memuru taşınır(araç)ın henüz elde olmadığı, satışın bu nedenle yapılamayacağından bahisle satış talebini reddettiği konularında bir ihtilaf yoktur.
Sayın çoğunluk icra müdürünün ret kararının şikayet yolu ile icra hakimi huzuruna getirilmemesi nedeniyle satış isteminin geçersiz olduğunu bu nedenle de haczin düştüğünü kabul etmektedir.
İİK"nun 106. maddesi ile alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amaçlanmıştır. Bu amaca uygun olarak alacaklı tarafından satış talebinde bulunulmuş avans da yatırılmıştır.
Satış talebinin ret gerekçesi aracın elde olmamasıdır. Bu karar ret olarak tezahür etmiş bir tesbittir. İcra müdürü tarafından verilen ret kararı, hakkın özüne zarar verecek nitelikte yorumlanarak, şikayetçi haczinin düşmesine neden olarak gösterilemez.
Sonuç itibariyle İİK"nun 106. maddesi uyarınca bir yıl içinde satış talebinde bulunan, 59. maddesi uyarınca masrafını yatıran alacaklının kanuni gerekleri yerine getirdiğinden haczinin ayakta olduğunun kabulü gerekir. İcra müdürünün, satışın yapılamayacağının tesbiti mahiyetinde kabul edilmesi gereken red kararının, satışın istenmemiş sayılması sonucunu doğurması ve bu bağlamda haczin düştüğünün kabulü hakkın özüne zarar vermektedir.
Kararın bu gerekçelerle onanması görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bozma yönünde oluşan görüşüne katılamıyoruz.